1
Mayıs
2025
Perşembe
ANASAYFA

Teslim Olsam...

Bazı dostlarım, “Seksen yedi yaşına girdin, her gün yazıyorsun, artık yoruldun, köşene çekil, yan gel yat müzik dinle” diyorlar!

Gözlerim kapalıyken, düşündüm; bir bakıma doğru, nasılsa yakında, yan mı olur, sırt üstü mü olur, bir yerde yatacağız... O zamana kadar uzatmaları oynarken, kendimi, geriye kalan zamanda, sonunda başarılı olacağı şüpheli bir mücadele için neden zorluyorum, yoruluyorum? Yan gelip yatarım, televizyonda, radyoda, ülkeyi dinlerim. Olaylar karşısında hırsımdan çatlasam da “neme lazım” der, bağrıma taş basar, klasik mi olur, memleket havaları mı olur, müzik dinlerim...

Fakat daha da iyisi, ahir ömrümde bana kazanç, ödüller getirecek bir yol var; mücadeleden vaz geçmek, zamana ve zemine uyarak iktidara yanaşmak, teslim olmak ve şimdiye kadarki inançlarımdan “döneklik” yapmak ve cemaatlere sokulmak! Canlı örnekler var; dönek olmak şu sıra para ediyor! Ben şimdi çıkıp, “Milliyetçiliğin zararlı, Atatürk’ü, sevmenin boş, Anıtkabiri Kâbe imiş gibi tavaf etmenin gülünç, Mustafa Kemal’in kurduğu Cumhuriyetin yanlış olduğunu, yerine 2. Cumhuriyet kurulması gerektiğini, Türk Ordusunun sadece vesayetinden değil, tümünden kurtulup, yerine Nizam-ı Cedit kurulmasının gerektiğini” söylesem, yazsam, Türk Birliği yerine Avrupa Birliği’ni savunsam, ABD’ye sarılsam ne kadar makbul olurum!

Hele, neden, “Varlığım Türklüğe armağan olsun” diyeyim? Ben Türk değilim ki, kökenlerim, Abaza, Gürcü, Özbek... “Türküm” değil, “Türkiyeliyim” desem, mesela Abazalar, Gürcüler için “demokratik özerklik”, anadilde eğitim istesem veya Güneydoğuya gidip Kürtçe konuşsam... Beni, herhalde tv sohbetlerine davet ederler ve gazetelerinde dolgun maaşla köşeler verirler... Gün uğursuzların; vatan hainliği makbul, hele dönekliğin ayrıcalığı var, daha fazla akçe sağlıyor!

Allah aşkına, ben aptal mıyım, imkânları bol, yüksek tirajlı, reytingli holding gazete ve televizyonları varken, neden milliyetçi ve vatansever medyada akıntıya kürek çekiyorum ki?

Elli küsur yıldır, binlerce makalemde yazdıklarımdan, inançlarımdan dönsem, Cumhurbaşkanı ve Başbakanın gözdesi, uçaklarının gediklisi olurum. Herhalde artık aleyhimde tazminat davaları açmazlar, bana “başka imkânlar” sağlarlar!
Ve... “Ermenilere soykırım yaptık, Kürtleri mağaralarda zehirli gazla boğduk” desem, (Ben de Hrant Dink’im)diye haykırsam, uçak ve konaklama paraları “şirketten”, sıkça davet edileceğim uluslararası platformlarda kimbilir kaç ödül, hatta Nobel Ödülü bile alabilirim!. Öyleyse, neden Don Kişot gibi yel eğirmenlerine saldırır, gerçekleşmesi imkânsız bir rüyayı düşlerim? Hayır, ben deli filan değilim, sadece vatansever bir Atatürk milliyetçisiyim... Saldırdığım “yel değirmenleri” de, yalan rüzgârlarıyla işleyen, durmadan fesat, iftira öğüten “değirmenler...”

Hayatımın sonuna kadar, Türklüğü, Atatürk Cumhuriyetini ve Türk Ordusunu, düşmanlarına karşı korumak için mücadeleye ahdim var. Mustafa Kemal’e, babam Kılıç Ali’ye, amcam Mustafa Kemal’in yaveri Muzaffer Kılıç’a verilmiş sözüm var; dönersem kahpeyim onların yolundan!

Atatürk’ten özür diliyorum, mirasını, emanetini mirasyediler gibi harcadık! Şimdi mirasa sahip çıkmanın zamanıdır!

“Don Kişot” dedim. Hakkındaki “Mancalı Adam” müzikalinin, ünlü tema müziğinin
sözleri:  “İmkânsız bir rüyayı düşlemek... Ulaşılamayacak düşmanla savaşmak. Çekilemeyecek acılara katlanmak... Yiğitlerin bile gidemeyecekleri yerlere koşmak... Kollarınız yorgun düşse de ulaşılamayacak yıldıza ulaşmaya çalışmak. Amacım işte bu; o yıldıza ulaşmak, gerçekler uğruna hiç durmadan mücadele etmek... Kutsal bir amaç uğruna, cehenneme bile gitmeye razı olmak... Bir adam ne kadar aşağılanmış ve yaralı olursa olsun, cesaretinin son katresine kadar ulaşılması imkânsız yıldıza ulaşmaya hala çalışırsa, dünya daha iyi olacaktır.

Bilmem anlatabildim mi? ***

 

Yayın Tarihi : 29 Kasım 2010 Pazartesi 01:12:26


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?