1
Mayıs
2025
Perşembe
ANASAYFA

“Türbülans”, “Dalgalar”, “Beceriksiz Pilotlar”, “Korkusuz Kaptanlar”

“Mavi Marmara” baskını Pandora’nın Kutusu gibi…”Kutunun” kendisi, İsrail’in hoyratlığı, komandolarının uluslararası sularda, silahsız bir yardım gemisine saldırmaları ve insanlarımızı şehit etmeleri düpedüz korsanlık, savunulacak tarafı yok! Korsanlar saldırınca, gemidekilerin kendilerini silahla bile savunmaları “meşru müdafaadır”! … “Mavi Marmara” hakikaten, Türk bandıralı ise ve bir Türk limanına kayıtlı ise, bu gemi “Türk Toprağı” sayılır ve Türk Toprağına saldırı, devletler hukukunda “cassus belli” yani meşru “savaş sebebi” olur. TC hükümetinin, hemen bunun gereğini yapması lazımdır… Hatta, Güvenlik Konseyinden de, karar çıkartmadan- “Yapacağız edeceğiz” demekten öte… Nitekim TBMM ortak deklarasyonunda, AKP vekillerin, itiraz ettikleri “beklenir” sözcüğü, Muhalefetin bunları beklediğinin ifadesi idi… Ve hala, somut tedbirler, hareketler bekliyoruz, ama yerine, bol bol miting, üstüne miting; hamasi ve popülist havalar alıyoruz!..

Ama gene de yalan söylememeli: Bu olayın en iyi neticesi, dünyayı Gazze trajedisine uyandırmak oldu… İsrail dirense de artık Gazze ablukası devam edemez!

ÇAPANOĞULLARI SOLUCANLAR

Ancak bu olayın altından “çapanoğulları-Pandora kutusunun” kapağının altından solucanlar, şüpheler, başka şeyler çıkmakta…

Önce sorular: “Mavi Marmara” Türk gemisi mi? Değilse kimin gemisi?… IHH, bir “Deniz Feneri” mi? Nasıl bir örgüt? Türk gemisi ve amacı sadece Gazze'dekilere insani yardımsa -ve AKP iktidarının veya Partinin- desteğinden öte, inisiyatifi varsa, neden resmileştirilmedi? Neden, Kızılay tarafından üstlenmedi? Neden Kızılay işaret ve Bayraklarını taşımıyordu? Taşısaydı, İsrail saldırısı uluslarası alanda daha da başka anlam alır, tepkiler çok daha fazla olurdu? Bir de, haydi diyelim ki; daha önce İsrail makamlarına bu gemiye müsaade edilmesi için, neden müracaat edilmedi? Diyecekler ki: “çünkü kabul etmeyecekleri malumdu”…O zaman, bu Türk bandıralı geminin, olası daha doğrusu gerçekleşeceği muhakkak korsan saldırırınsa karşı, Türk savaş gemileri tarafından korunması zorunlu olurdu… Ve o zaman da, haklı olarak akıllara, acaba AKP -İktidar- böylelikle, “oy-puan” getirecek bir “şov” yapmayı mı hesapladı? Ve de oldu! Erdoğan -AKP ve İktidar bu olayı dini siyasete alet edip, oy ve puan toplamak için- “dini popülizm” eski tabiriyle “avamfiriplik” yapmaktalar!

Öyle ya… Başbakanın ateşli sözleri, meydan okumaları ve hemen düzenlenen, yeşil bayraklı şeriat Filistin Bayraklı hatta Kürdistan bayraklı, tekbir sedaları yükselen, cümbür, cemaat - yüz binlerce kişilik- gösteriler!.. Başarılı da oluyorlar…

Nihayet son bir soru: PKK’nın, öldürdüğü şehitler için, böylesine toplu mitingler neden hiç düşünülmedi, düzenlenmedi. Erdoğan, şehit cenazelerini “siyasi istismar” olarak nitelemişti! Ve Başbakan, hastanelerde yaralı gazilerin ziyaretine de hiç gitmedi. Acaba “açılıma “ gölge düşürür diye mi, fazla puan getirmez diye mi?

AVAMFİRİPLİK

Bu “avamfiripliğin”, bir de “Arap-firiplik”, “Arabizm” yönü var... Başbakan; dünyaya sesleniyor; “Kudüs’ün kaderi İstanbul’un kaderinden ayrı değildir. Gazze’nin kaderi Ankara’nın kaderinden ayrı değildir” diyor. Büyük sözler!..

Arap ülkelerinde yapılan Türkiye lehindeki gösterilere bakmayın. Araplar, bu devletler şimdiye kadar hiç bir davamızda yanımızda olmadılar ve dedeleri, Osmanlıyı altın mukabili İngilizlere satmışlardı!.. Erdoğan Hamasın terör örgütü olmadığını söylüyor, çünkü oyla seçilmiş, “meşru” olmuş… Mâlum, AKP de iktidara tramvay dolusu oylarla gelmişti… Hitler de öyle! Erdoğan, neredeyse Türkiye’de de “eserlerini” gördüğümüz ve “Mavi Marmara” gemisinin içinde bulunduğu söylenen Hızbullah da, terör örgütü değil “insancıl yardım” örgütü!

Ancak, her “popülist” politikacı gibi. Erdoğan da “gaza gelince” halkı “gaza getirmek” için, sözlerinin ucunun nerelere varacağını ve Türk devletini nerelere sürükleyebileceğini hatta kendi siyası kaderini, nasıl etkileyeceğini fark edemiyor! ...Fark etse bile umurunda değil!

Toz duman yatışınca neler olacağını “Müslüman” kardeşlerimiz tarafından yabancı devletlerle birlikte, Türkiye’nin başına ne çoraplar örüleceğini bekleyiniz.

“Türkiye uçağı” şu sırada kara bulutlarla dolu bir türbülansa, girmiş durumda... Pilotlar, yardımcıları, ne yapacaklarını, hatta hangi meydana ineceklerini biliyor mu? “Korkusuz Kaptan”, Recep Reis, belki Mavi Marmara’nın rotasını biliyor da, Türkiye gemisinin bir “müsademe rotasında” olduğunun, hangi kayalıklara çarpacağının pek farkında değil.

Erdoğan İsraillilere Tevrat’ın “Avamiri aşere” den - 10 emirinden- altıncısını hem de İbranice ve İngilizce hatırlattı. “Öldürmeyeceksin" … Evet hatırlatmakta yarar var! Şimdi bazıları, Erdoğan’a diğer “emirleri” de hatırlatıyorlar; Tevrat’ın 8’inci emri : “çalmayacaksın”, 9’uncu emri: “yalan söylemeyeceksin, kul hakkı yemeyeceksin.”

DİP NOTU:

Ankara’da İsrail Büyük elçiliği ikametgahı önünde yapılan eylemde, kırmızı boyalı binayı gördüm… Kavaklıdere’deki bu bina, halamın eşi – eniştem –ve Leyla Umar’ın dedesi, merhum Mithat Beyin (Alam), ünlü Mimar Kemal tarafından inşa edilen, Ankara’nın ilk kaloriferli, yerleri parkeli modern köşktü! O zaman, Ankara’da başka münasip konut olmadığı için, Afgan Kralı Amanullah ve eşi Sürreya orada misafir edilmişti! Ben de bu evde yaşadım ve içinde oynadım… İsmet Paşa “şark odasında” briç oynar ve bana topçu komutları söyletir, keyif alırdı! Tesadüf bu ya: Mithat Bey, Osmanlı Devletinin son Kudüs mutassarafı idi! ***
 

Yayın Tarihi : 7 Haziran 2010 Pazartesi 00:22:41


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
ŞERİAT DÜZENBAZLIKLARI IP: 88.252.162.xxx Tarih : 7.06.2010 17:37:06

Direktör ile oyuncuları düzenledikleri "Mavi Marmara" taktiği sonucu, kan kaybetmeye başlayan takımlarına - kurban kanı akıtmak pahasına -  belli kesimlerden taraftar çekmeye çabalarken, ne yazık ki, masum insanları kurban olarak ileri sürdüler; keza bu oynanan oyunun sonucu ABD hakemleri tarafından belirlenmişti ve bu nu da direktör pek âlâ biliyordu. Çelişkiler şudur ki, oynanan bu oyunun mağlubu Türkiye ilan edilmiştir, galibi ise - kendi amaçları doğrultusunda - ABD ile işbirliği içinde olan malûmlar olmuştur. Son bir ay içinde şehit olan onlarca Türk genci karşısında tepki göstermeyen malûm takımın yöneticileri ve taraftarları, bu yenilgilerini bahane (!) ederek, bir tek Türk bayrağının olmadığı yüzlerce araç konvoyuyla zaferlerini (!) kutlamak dirayetsizliğini göstermişlerdir.