PKK’nın ve DTP’nin “onursal başkanı”- Terörün, “uzaktan” komutanı- İmralı’da, her konforu devletçe sağlanan, Abdullah Öcalan -nam-ı diğer APO- avukatları aracılığıyla buyurmuş: "31 Mayıs’a kadar bekleyeceğim. Bu zamana kadar olumlu bir gelişme olmazsa ve böyle bir “orta yoğunluklu” savaş gelişirse bu sadece öyle dağla da olmaz, şehirlerde de bunun etkisi çok büyük olur. (Kürt halkının) “serhıldanlar” - başkaldırıları - kent isyanlarına dönüşebilir. Her şehirde büyük katliamlar da gelişebilir… Savaştan beslenenler büyük bir şiddet uygulayabilir. Bu şiddette birçok genç, kadın, çoluk, çocuk ve halkımızdan birçok insan da ölebilir.”
Bu sözler, küstahlıktan da öte, “ilan edilmemiş savaşın” ilanı ve bir ültimatomdur! Bu ültimatomun ilk muhatabı ve sorumlusu da, “açılım” diye, bölücüleri, büsbütün azdıran- ve Anayasayı değiştirmek için, PKK’nın TBMM’deki temsilcisi BDP’den destek arayan - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dır! Bakalım, şimdi, daha nasıl “açılacak”, Dolmabahçe’deki ofisinde sporcuları toplarsa, onlara neler diyecek?
Bugün, APO–BDP “ültimatomunun” birinci muhatabı Erdoğan, ama eski ve diğer, yeni sorumluları çok… APO’nun, binlerce kişinin ölümünden sorumlu olduğu, açık duruşmada sabit olduğu halde, idam hükmünün, hangi sebeple- olduğu bilinmez- infazına engel olanlar… İmralı’da konuşmasına mani olmayıp, ona her konforu sağlayanlar ve hala, onun aracılığından medet umanlar… Ve de sonunda Onu, böyle, Türk devletine meydan okuyacak, kesin uyarı verebilecek konuma getirenler! ... Bölücülerin –PKK- “vekillerini”, demokrasi uğruna, Türkiye Büyük Millet Meclisine, sokanlar… Nihayet bölücülerin ve bölücülüğün, medyadaki hamileri! Gaflet ve ihanet listesi uzun!
Güya- Türk olmaları bir yana “Türkiye” partisi BDP ileri gelenlerinin, şu sözlerine bakın: “Bitlis Milletvekili Nezir Karabaş, "Bu politikalar sürerse Kürt halkı yemin ediyorum sadece gerilla mücadelesiyle kalmayacak, yaşamı cehenneme çevirecek" … Diyarbakır İl Başkanı Nijad Yaruk, "Kürtler, eski Kürtler değil. Diz çöktürmeye çalıştığınız bu halkın önünde diz çökeceğiniz günler yakındır."
Ve Diyarbakır’daki mitingdeki pankartlar. “Dağda, şehirde, her yerde operasyonları bertaraf edeceğiz. Operasyonlar yine arttı. Tankları, uçakları helikopterleri Kürdistan topraklarına çıkıyor. Bizler bunu durduracağız.”
Yani eğer bu tehditler tahakkuk ederse, “halk” BDP’nin TSK operasyonlarına karşı “Kürdistan’ı” korumak için, Türk tankların önünde “etten kalkan” oluşturacak!
AKP Hükümeti bu ültimatomlar ve eylemler karşısında ne yapacak? BDP’liler, ettikleri yemine ihanet ettikleri ve açık suç teşkil eden eylem ve sözlerinden dolayı, cezalandırılmaları için yargıya teslim edilecekler mi? Göreceğiz.
Eğer, mevcut İktidar, bu gerekenleri yapmaz, aksine, TSK’nın operasyonlarını durdurmaya kalkarsa, olacakları ben hemen söyleyeyim: Büsbütün küstahlaşan eşkıya, Türkiye topraklarını “Kürdistan’a” katıp, “Büyük Kürdistan’ı” tamamına erdirir!
Zira bu, APO’nun ve BDP’nin ültimatomlarının, asıl maksadı “Büyük Kürdistan” -gerisi- ilerisi “teferruat”!
CESARET NEREDEN – KİMDEN?
Nereden cesaret alıyorlar? Önce ABD’den AB’den ve asıl İktidarın tutumundan, bu tutum yüzünden ülkenin en zayıf kırılgan ortamda olmasından… Siz, “APO-BDP olsanız ve de saf, kandırılmaya müsait Kürt kökenli, Güneydoğu halkı olsanız, PKK ile mücadele edenlerin “hapiste”- PKK’lıların Mecliste” olmasından- Türk Ordusunun etkisiz hale getirilmesinden, cesaret ve kuvvet almaz mısınız?
Durumda, stratejik çarpıklık var. “BDP etten kalkanı oluşturamaz, hatta böyle bır kalkanı tanklar ezip geçse, topraklarımızdaki eşkıyaları ve inlerini i yok etse bile, canlarını kurtarabilen eşkıyalar, Kuzey Irak’taki (Kürdistan’daki) yuvalarına sığınacaklar; gelecek bahara kadar! Ana üsleri, karargâhı orada, Kandil Dağında. Komutan, Karayılan ve İmralı’da mukim, PKK onursal başkanı APO’nun emir ve talimatlarını uygulayan eşkıya başı orada! Bu böyle olduğuna göre PKK, “Büyük Kürdistan” sorunu, devlet içindeki bazı aklı evvellerin önerdikleri gibi, Barzani’nin yardımı, APO’nun arabuluculuğu ile mi çözülecek?
Ve eğer, BDP’liler meydan okumasını gerçekleştirirse ve Türk Ordusunun harekâtına engel olmaya kalkışırsa, ne olur? İşte o günler geldi çattı: şimdi ne yapılacak?
Yapılması gereken, eşkıyanın Kuzey Irak’taki yuvalarını, karargâhını, vurup yok etmektir. TSK, Türk uçakları, ABD’den icazet beklemeden ve almadan bunu yapmaya kadirdir... AKP Hükümeti, bunun içim gerektiği gibi “ vur emrini” veremezse de. Engel olmasın yeter!
APO’nun n ültimatomu, onurlu bir devlete yakışacağı gibi ret edilir hatta hiç kale alınmazsa, o zaman “ortalığın”, kan gölüne dönüşmesinden, Türk Devleti, milleti ve Ordusu sorumlu olmayacaktır! Tarih düşürüyorum!***
Bu noktada yapılacak olan 4 şey vardır! 1- mademki anayasa değişikliğine gidiliyor ordunun terore karşı verdiği savaşta önü tamamen açılmalıdır, 2- yeni eklenecek bir madde ile terör suçundan hüküm giymiş kişilerin dış dünya ile tamamen bağlantısı kesilmeli, beyanat vermesi engellenmeli, avukatları ile görüştürülmemelidir. 3- idam terör suçları için yeniden geitilmeli kapsamı terör suçu ile sınırlı olmalıdır! 4- açılım denen şey neyse ülkeyi kaosa sürükleyen bir saçmalığa dönüşmeden adam gibi her iki halka da içeriği ( eğer varsa!) açıklanmalı ve iyi anlatılmalıdır! Bu terör bitecekse üstü kapaşı söylemlerle değil icraaatla biter!
Türkiye Cumhuriyeti'ni, Anadolu'yu, Türk Ulusunu ve Türk Milliyetçiliğini "Ak" sıfatı altında "KARALARA" bulayan, "Ampül" sembolu ile, "aydınlıklar içinde, bugün de yaşadığımız yakın tarihimizi", - o ampülü ile arasıra - karartan, gelecek umutlarımızı "-BU AMPÜLÜ SÖNDÜRÜRSEM GÖRÜRSÜNÜZ" tehditleriyle bizleri yeise düşüren, "kendilerine göre adalet kavramıyla" adaleti yok eden, "kalkınma" çıkışlarıyla Türk Devletini Batı emperyalistlerinin karşısında "ÇÖKÜNMEYE" uğratan hangi partidir ?