“Vaka-i Hayriye” Sultan II. Mahmut’un 1826’da, Yeniçeri ocağını ortadan kaldırması ve yerine çağdaş bir Ordu kurması olayıdır! Bugün bir “Vaka-i Şeriye” - şer olayı- ile, AKP iktidarının yeni ve daha da vahim bir “oldu-bittisi” ile karşı karşıyayız. Başbakan Erdoğan’ın, alelacele yayınladığı ve hemen yürürlülüğe giren genelgesiyle ve AB’ye “uyum ve entegrasyon” gerekçesi veya bahanesiyle TSK’dan, ordudan ayrı bir “Sınır Savunma Birlikleri” kurulacak! Bu “tatlandırılmış zehirli hapı” da yutacağız.
Kendi Ordusuna güvenmeyen, adeta düşman hükümet olur mu? Olur; AKP iktidarı. Ordusunu yıpratmaya çalışan “Aydınlar” olur mu? Olur; bizim, tatlı su aydınları ve yanaşma yalakalar! Bu “şer” olayı, “Güvenlik Müsteşarlığı” kurulması ve bunun bünyesine, yabancı istihbarat uzmanları yerleştirilmesiyle, eş zamanda ve de “anayasa paketi” ile eşgüdümde çok anlamlı, gündemdeki diğer olaylardan, uzun vadeli olarak, daha vahim. Ama her nedense, medyada pek tartışılmıyor!
Yalnız, geçen akşam SKYTV’de konu oldu. Ve böyle bir örgütün kurulmasını, Mümtaz’er Türköne savundu, gerekçelerini, anlattı; Bu adamım amaç ve zihniyetini belirtmek için tezviratını, özetle, naklediyorum... Diyor ki; “Kendi halkına, ülkesine ve hatta kendi mensuplarına karşı komplolar, entrikalar çeviren bir fesat ocağı ile (TSK) karşı karşıyayız. Fesat üretmek Yeniçeri ordusunda, Kabakçı Mustafa gibi birkaç düzenbazın işiydi. Bugün ise, kurumsal yapı içine yerleşmiş bir fesat merkezi (yani TSK) yok mu? Ordunun varlık gerekçesi güvenliği sağlamaktır. Vatandaşlarını suç işleyerek tezgâha düşüren bir ordu ile bir ülkenin güvenliği sağlanabilir mi? Karargâh merkezinde geniş çaplı komplolar, provokasyonlar tezgâhlayabilen bir ordunuz varken “demokratik açılım” yürütebilir ve etnik sorununuzu çözebilir misiniz? Ergenekon sanıklarını kurtarmak için operasyonlar planlayan askerlerinizle hukukunu koruyabilir misiniz?.. Türk askerinin şerefini, ülkemizin güvenliğini, Türkiye’nin birliğini, halkın hukukunu, devletin bekasını koruyabilmek için bu ”kurumsal yapı“ya son vermemiz ve yeni bir ordu kurmamız lâzım. Bizim bir Nizam-ı Cedit ordusuna ihtiyacımız var!”
Gördünüz mü “Vehbi’nin kerrakesini”, Başbakanın yeni ordu kurmasındaki kerameti.
ORDU-MİLLET
Türkler, her dönemde ve her coğrafyada “ordu”, orduları da “millet ordusu” olmuştur. Fütuhatları yapan, Beylik birlikler, akıncılar, sipahiler ve hatta devşirmelerden oluşan, Yeniçeri teşkilatı da, başlangıcında adı gibi “Yeni” askerdi, aynı ruhta idi fakat sonra yozlaştı; şer şebekesine ve fesat ocağına dönüştü... Padişah III. Selim, Avrupa ordularını örnek alarak Nizam-ı Cediti, modern Orduyu kurdu. (1792) Ama Kabakçı Mustafa ayaklanmasıyla hüsrana uğradı ve Nizam-ı Cedit dağıtıldı, III. Selim tahtından indirildi. Ancak daha sonra, II. Mahmut Yeniçerilerin, büsbütün azıtması üzerine, 1826’da Yeniçeri Ocağını Vaka-i Hayriye ile dağıttı ve yerine, “Asakir-i Mansure-i Muhammediyye”yi, kurdu. İlginçtir; o sırada da gericiler, modern millet ordusuna karşı idiler. Padişah, onları susturmak için, bu Ordunun adına “Muhammediyye” sözünü eklemişti!
Özetle; AKP İktidarı şimdi, tarihin saatini, geriye -tersine- işletiyor: TSK’nın dışında (gücü yetse yerine), AB’ye “uyumlu” bir “Sınır Savunma Birlikleri” tersine bir “Vaka”, açıkçası bir “Vaka-i Şeriye”!
Böylesine bir “düzeni”, “düzmeceyi” hangi tarafından eleştirmeli? Türkiye, AB üyesi mi ki, bütünleşmiş olacak? Böyle bir tertip, Türkiye’nin savunma gücünü, bölmez mi, güvenlik zaafı yaratmaz mı? TSK ile bu yeni Ordu arasında, Polisle olduğu gibi, çatışmalara yol açmaz mı? Hem, TSK’nın savunma gücünün yıpratılması, Avrupalıların umurunda mı?
Bu konuları, milli savunma sorunlarını, Türköne’den daha iyi bilen, doktoralı askeri uzmanlara bırakmak gerek!
VE BU SIRADA
Bugün 31 Mayıs. PKK saldırmak için, APO’nun, uzaktan kumandalı, işaretini bekliyor! Şükürler olsun ki, “Nizam-ı Cedit” ve “Asakiri Muhammediyye” henüz kurulmuş değil! TSK, cephede ve de “Ergenekon Kapsamında”, kayıplar vermesine rağmen, kahramanca dövüşüyor!
Nihayet, ilginç bir nokta, son zamanlarda, PKK’ya karşı operasyonlarda “Genelkurmayla İçişleri Bakanlığı” ibaresi kullanılıyor, tesadüf mü? ***
Mümtazer TÜRKÖNE.... Kendisini hayret ve dehşetle izliyorum televizyonlarda... .Amacı nedir bilemiyorum....Ama ...bu adama şunu hatırlatırım.TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ FESAT YUVASI DEĞİLDİR....bazen insanlar irticalen laflar ederler.... Mümtazer Bey.....hey....sen bu lafları ederken hangi amaçla ve Türkiyenin gözbebeği kurumları Tahkir,aşağılama ,hakaret ve küçük düşürdüğünün farkındamısın.
10 KASIM 1919
Mustafa Kemal Atatürk, Temsilciler Kurulu adına, Bursa'da bulunan 56. Tüm Kom. Bekir Sami Günsav'a şu telgrafını gönderdi: "Siyasî durum tümüyle belirsizdir. İngilizler bağımsız bir Türkiye'nin olmasını istemezler. Fransızlar ülkemizden en son derecede faydalanmak isterler; Yunanlıları da bu nedenle başımıza sardılar. İtalyanlar kuvvetli olmamızı isteseler de, kuvvetli bir devletin korunmasına girmemizi de istemezler. Ülkemizi gezen Amerikan Kurulu'nun bu durumları değerlendirip lehimize rapor verdiklerinden eminim, ama, bunun için hiçbirisini tercih etmiyoruz. ŞU ANDA DOSTUMUZ YOKTUR. TEK DOSTUMUZ ULUSAL BÜTÜNLÜĞÜMÜZ VE ULUSAL KURULUŞLARIMIZDIR.
Kaynak: "Atatürk'ün Bütün Eserleri" Kaynak Yayınları. cilt: 5, sayfa: 130