KARAGÖZ oyununda, sağduyulu- tok sözlü, sözünü esirgemeyen, halk adamı “Hacivat” – züppe – bugünkü liboşların ağababası ”Karagöz”, ukalalık ettiğinde; “vay benim köse sakalım” der! Benim de şu “seçim sath-ı mailinde”, bazılarının yaptıklarına, söylediklerine bakarak,”sakalım köse” olmadığı için “Vay benim sakalım” diyesim geliyor!
EĞİK, KAYGAN DÜZEY
Seçimleri “seçim siyaseti” –“seçim ekonomisi”, ülkeyi - bütün sorunlarını ve de temel “ilkeleri “ esir almış durumda! Sanki bütün sorunlar “derin dondurucuya” kondu; seçimler bittikten sonra, çıkarılıp ısıtılacak!
Gerçi, Martta yapılacak seçimler yerel, ama bu seçimlerin neticeleri, Genel Seçimler konusunda, bir nevi kamuoyu yoklaması olacak. Bundan sonra olacaklara, genel İktidar sorununa, yön verecek!
NETICE BELLİ
Benim tahminim; yerel seçimlerin galibi, AKP olacak; çoğu yörelerde, AKP adayları, Güneydoğu’da DTP kazanacak ve buna karşılık, MHP’nin, CHP’nin, geleneksel “kalelerinde” bu partilerin adayları kazanacak! Ancak AKP’nin oy oranı geçen genel seçimlerdeki %47’yi bulmayacak- %30’larda dolaşacak! AKP yöneticileri, bu neticeyi de “zafer” mi sayarlar ve eski rotasında, ”pervasızca” devam mı ederler? Yoksa dersler çıkarıp siyasetlerini rötuşlarlar mı? Diğer Partiler de, kendilerine göre “dersler” çıkarırlar mı? Hep beraber göreceğiz!
Fakat şu var ki, AKP’nin aslında “inişe” geçmiş olmasına rağmen “başarısı” mahdut olsa da, bu Türkiye’nin ve rejimin geleceği bakımından, halkımızı ve diğer Partileri, özellikle CHP’yi, ciddi olarak düşündürmelidir! Bu tehlikeye karşı, ilkelerden taviz mi vermeli, yoksa kısa vadede uygun gözükse bile, temel ilkelere sadık mı kalmalı? İşte, asıl mesele budur!
MUHALEFET SORUNU
Bu dönemde başlıca sorun sadece İktidar değil, “Muhalefet”tir, muhalefet zaafıdır! Açıkçası AKP ne yaptığını biliyor, ama özellikle CHP bocalıyor!
Şu sırada görülüyor ki, seçim kampanyalarında ve propagandalarında, Ülkenin asıl sorunları ihmal ediliyor ve hatta oy uğruna, rejimin temel ilkeleri göz ardı ediliyor. Acıdır söylemesi, bunun en bariz örneği, CHP Genel Başkanı Baykal’ın, AKP Genel Başkanı ve Başbakan’a, “Türbanı siyaset simgesi yaptı” diye eleştirmişken, kendisinin “çarşafı” oy uğruna “siyaset aleti “yapması, Atatürk’ün göğsünde taşıdığı “altı oku”, bazı hanımların kara çarşaflarına takması! Bu, CHP’nin kendi öz geçmişini inkâr etmesidir!
BAYKAL
Bazılarının, hatta CHP içindekilerin Baykal’a karşı olmalarının sebebini anlamazdım. Konuşmaları, benim de düşündüklerime tercüman oluyordu! Beni hayal kırıklığına uğrattı! Benim, naçizane kırgınlığım önemli değil; ama çoğu Atatürkçüler ve CHP’liler de, sukutu hayale uğradılar. Baykal’ın, Parti içindeki muhalifleri de haklı çıktılar! Liboş yazarlar, hasımları da, şimdi Onu maalesef, haklı olarak alaya alıyorlar; Çarşaf gösterisinin kareleri Baykal'ı, siyasi hayatı boyunca, rahatsız edecek! Baykal, maalesef CHP'nin ve rejimin ilkeleri üzerine “kara çarşafı” örttü!...
İzmir’deki olay açıkça bir “şov”du; sonra anlaşıldı ki, rozet takılan hanımlar, Belediye Başkanı adayının konu mankenleriymiş!
CHP genel Başkanın, Mustafa Kemal’in halefinin, asıl yapması gereken o hanımları, kara çarşaflarını atmaya ikna etmesi olurdu! Ve bu da “siyasi şov” değil, “devrim” olayı olurdu!
Bu şov Gazipaşa’da CHP’li adayı kazandırsa bile. Genel CHP ‘yi kazandırır mı? Belli değil, ama muhakkak, çoğu Atatürkçülerin oylarını kaybettirecektir!
TEVİL Mİ TAKİYYE Mİ?
Baykal kendisini savunmak için “Tek parti zihniyeti geride kaldı.” “Cumhuriyet döneminde Atatürk Bulvarı’ndan kılık kıyafeti müsait olmayan insanları geçirmiyorlardı. Tek parti zihniyeti oydu. Biz de kıyafet tüzüğü mü ilan edelim” demiş.
Doğrudur; “Devrimler”, oy çokluğuyla yapılmadı. “Tek Parti” döneminde tüzükler ve kanunlarla, yerleştirildi. Ama şimdi oy çokluğuyla ve oy uğruna mı kaybedilecek! Bundan sonra “Tek Parti dönemi” asla gelemez ama “ilkeler giderse”, bunlar bir daha geri gelmez! Unutulmamalı ki, daha devrimler tamamlanmamışken, Atatürk’ün “Serbest Fırka tecrübesinde” irtica ayaklandı. Bundan sonra da CHP, tek parti olarak, Cumhuriyeti ve Rejimi korudu! Tek Partili rejimin, artık süresi dolmuştu, ama 1950’de Muhalefet Partisi, Demokrat Parti, iktidara gelmeden önce, seçim kampanyasında, gerici kesimlerin oyları için, onlara hoş görünmeye çalıştı ve iktidara geldikten sonra da “kahır oy ve Meclis çoğunluyla” rejimin ilkelerinden, tavizler verdi! Sakalın üzerinden fareler geçmeye görsün!
Sayın Baykal maalesef Tek Parti dönemini kınarken, kendi Partisi CHP’nin geçmişini ve kurucusu Mustafa Kemal'i de kınamış oluyor! Şimdi O’nun mevkiinde, CHP başkanı olarak otururken, asıl yapması gereken, İzmir’de önüne CHP adayını desteklemek için “konu mankenleri” olarak getirilmiş kara çarşaflı hanımların çarşaflarına “altı ok” rozeti takmak değil, sokaklarımızda sayıları artan bu hanımları, gericiliğin simgesi “çarşafı” atmaya ikna etmesi olurdu! Ve işte, o zaman, “politikacı” değil, gerçek “devrimci” “devlet adamı” olurdu! ***
Cumhuriyetin getirdiği rahatlıktan yararlanıp,dilediğimiz gibi giyinip soyunuyoruz. Kadınların işsiz,aşsız,aç bırakıldığı durumlar var. Kadınların eğitimsiz bırakıldığı durumlar var. Kadınlara uygulanan şiddet var. Cahilliği,yoksulluğu,açlığı ortadan kaldırmanın yollarını aramadan,bulmadan ,göstermeden,yaşam boyu,yoksul halkın vergileri ile üksek maaşlar alıp,nefsini kurtarmak,bizim politikacıların biricik hayali. Sayın yazar,çok iyi söylese de.