1
Mayıs
2025
Perşembe
ANASAYFA

Ya Kapatılmazsa!


İki "üniversiteli" kadın; Nuray Bezirgân ve Kevser Çakır, Fatih Altaylı’nın “Teke Tek” programında, Atatürk’ü sevmediklerini, fakat Humeyni’yi çok sevdiklerini, söylemişler. “Büyük şok; rezalet, küstahlık, densizlik”… Gönül bu ; “b...k" da konar”… Fakat bu olay ve sözlere neden şaşıyoruz?

Bu kadınlar, tepkiler üzerine, kameraların içine baka baka, söyledikleri bu sözleri, tevil hatta inkâr ediyor, Hocaları gibi, takiye yapıyorlar; Ne çare- kayıtlara geçti bir kere! Ama korkmasınlar; iktidar ve yalakalar onları korur!’

Bu olay, bu sözler yeni değil, mevzii değil; : Nuray ve Kevser kadınlar tek değiller, beyinleri, Kuran Kuran Kurslarında, Hatip Okullarında böyle yıkanmış “kara Fatmalar”, her yerde deliklerinden çıkmışlar.

Bu –güya Üniversiteli kadınların cehaletine, Erzurumlu Nene Hatunu Maraşlı yapmalarına, Kurtuluş Savaşının Maraş’ta, Sütçü İmamın ilk kurşunuyla başladığı gibi yanlışları, o kadınlar ve başkalarıyla tartışmaya, tenezzül bile etmem! Bu “efsanevi yalanlar” , Mustafa Kemal hakkında akıl almaz, alçakça dedikodular, öteden beri, Internet sitelerinde dolaştırılır ve Kuran Kurslarında, İmam Hatip Okullarında, gençlerin beyinlerini yıkamakta kullanılır!

Yalnız “Sütçü İmam” konusunda şunu söyleyeyim:

Maraş’ta Fransızlarla mücadele etmiş babam, bu “İmamın” Şahin Bey, Kara Yılan gibi gerçek kahraman olduğunu söylerdi, Onun yaptığını- bir Müslüman Türk kadının çarşafını çekemeye kalkışan Fransız neferini silahını çekip vurması, Gaziantep-Maraş mücadelelerini menkıbelerinden biridir!

Bu gün de türbana ve çarşafa karşı olsam da, yabancı asker Türk kadınının kılına başörtüsüne dokunsa, her vatansever gibi , “Sütçü İmamın” yaptığını yapardım! Aradaki inceliği anlatabildim mi? Kısacası “Sütçü İmam” vatanseverliğin –milliyetçiliğin simgesidir – irticanın değil!

ASIL SORUN

Asıl soru ve sorun, bu “zakkum çiçeklerinin” , hem de gözlerimizin önünde, nasıl büyüdükleri, türedikleri?

Hiç kuşku yok ki, Milli Nizam Partisiyle başlayan AKP’yle genişleyen, “mümbit zeminde”! Bu olay bir bakıma şu sırada “iptal kararından" sonra, AKP'yi kapatma davasının kararından önce denk düştü, hayırlı oldu; Somut bir delil teşkil etmese bile –yargıçların vicdanlarını etkileyecek bir “Karine” teşkil edebilir!

HÜLYANIN HÜLYASI

Hülya Avşar Hanım, sohbet programında: Recep Tayyip Erdoğan, Hülya Avşar’ın elini sıktı mı bilmiyorum, ama Avşar kızının Muzip sorularını, açık kalple, cevaplandırmış… Avşar’ın, “ Şeriat gelecek mi?” açık sorusuna, onun ve bizlerin - gözlerimizin içine, baka baka;“Şeriat getirmek diye bir şey yok ki. Böyle bir hedefimiz, böyle bir anlayışımız yok ki. Bu nereden çıkıyor…”demiş!

“MALÛM” OLAN

31 Mart Vak’asında, “Hareket Ordusu” zabitleri “şeriat isteriz” diye ayaklanan yobazlardan birini tutup götürürlerken, takkeli, cüppeli adam, medrese ağzıyla ,”âyınları çatlatarak ; “Benim yobaz olduğum nerden “mâalum” diye direnirmiş… Zabit: “Mâalundan mâalum… Yürrü!” diye yobazı, tutup götürmüş!

Bu, “şeriat geliyor lafı da nereden çıkıyor? “ diye soruyor Erdoğan? El cevap:“Mâalum”dan çıkıyor, Sayın Erdoğan!

Ve İlahı Hülya kızım, “şeriat geliyor mu?” diye soruyorsun! Hu! Çoktan geldi de, inşallah gitmesi yakın olur! .Gidecek ama arkada tortuları, Bezirgânları, Kevserleri ve daha nicelerini bıraktıktan sonra!

BAŞBAKANA SORARDIM

Eğer Sayın Başbakan lütfeder de, benimle de, uçağında yüz be yüz –teke tek -sohbet etmeyi kabul ederse, Ona ve Abdullah Gül’e soracak “çanak” olmayan sorularım var:

”Refah döneminde, Cumhuriyet'e, Atatürk’e, Laik devlete ve de AB'ne karşı söyledikleriniz yalan mı? Bunları söylediniz mi, söylemediniz mi? Eğer söyledinizse, şimdi düşüncelerıniz gerçekten değişti mi? Yoksa , “durum ve konum icabı” mı değişti? ; O zaman mı yanlış düşünüyordunuz - yoksa şimdi takiyye mi yapıyorsunuz?...Ve TC’nin kaderi “takıyeye “-”şekle” emanet edilebilir mi?

Erdoğan bizleri, kör, aptal mı sanıyor! Hayal mi görüyor, evham mı ediyoruz! Etrafımıza, sadece kasabaların değil büyük kentlerde de, son on yılda, sokakların, nasıl değiştiğini türbanlıların, çoğaldığını, “mahalle” baskılarının, ülke sathına yayıldığını, dehşetle izliyoruz! Hayal mi görüyoruz- , cümlemiz, paranoyak mıyız?

SON NOKTA

AKP kapatılırsa ne olur” diyorlar! Asıl, AKP kapatılmaz ve “mümbit zemin” kurutulamazsa, ne olur? **********


(*) Bezirgân ; “eskimiş Tüccar”., “Alışverişte çok kâr amacı güden kimse”, “Mesleğini sadece kazanç için kullanan kimse” -

Yayın Tarihi : 13 Haziran 2008 Cuma 13:29:17


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
El Salud IP: 88.242.113.xxx Tarih : 15.06.2008 01:03:01

Sayın Kılıç, yazınızdaki düşüncelere katılmamak mümkün değil. "Ya Kapatılmazsa" diye soruyorsunuz. Daha önce kapatıldılar da ne oldu? Bir demokratik yönetimimizin, kendisi için en büyük tehlike olan şeriat isteklerine karşı bu kadar korumasız bırakılmasını nasıl kabul edebiliriz. Son dava gerekçesinin, siyasal islamın yakın zaman sürecinde ülkemizdeki ilk vukuatı olmadığını hepimiz biliyoruz. İslamın, bireye ve topluma kendi kurallarını dayatma konusundaki hırsını nasıl durdurmaliyız. Kurtuluş savaşımızda istilacı ülkelerle işbirliği içinde "Bunlar İslama savaş açtılar." diye Atatürk'e direnen, zor günlerimizde karışıklıklar ve isyanlar çıkaran radikal islamı denetlemek üzere Atatürk laiklik mekanızmasını kullanmış. Bataklığı kurutmak maksatlı olarak da "tekke ve zaviyeleri kapatma" ve "hilafeti kaldırma" kararlarını almıştı. Demokrasimizin çok partili sisteme geçmesiyle, islamında siyasallaşarak sisteme entegre olma gayretleri görüldü. O yıllarda meclis çoğunluğunu ele geçiren sabık bir başbakanın kendi vekillerine yönelik "siz isterseniz, hilafeti geri getirirsiniz" söylemindeki aymazlığı ve sonraki yıllarda cumhuriyete düşman nesillerin yetiştirildiği İmam Hatip Liselerinin sayılarının cığ gibi artması sonrasında bu günlere gelindi. Laiklik ve Cumhuriyet düşmanı tarikatlarla organik bağı olan siyasi görüş zaman zaman koalisyon ortağı oldu ve sonunda seçim sistemimizin zafiyetleriyle de iktidar oldu. 80 yıl önce Atatürk'ün yasayla faaliyetlerine son verdiği tarikatlar, bu tarikatların önderleri ve cemaatı bugünün Türkiye'sinde ekonomik alt yapılarını da oluşturmuş olarak dim dik ayaktalar. Internet'te ulaşabildiğiniz web sayfaları var, devletten farklı konularda ihale alabilen şirketleri var, kendi okulları var hatta bazılarının üniversiteleri de var. Sizce Büyük önderimizin gösterdiği hedeflerden, "tabiri caizse" U dönüşü yaparak bugünlere gelmemizin nedenleri nelerdir. Veya başka bir deyışle "Biz nerede çok yanlış yaptık?" Bugün bırakın 2000 yıllık Türk tarihini, kurtuluş savaşımızda hangi ülkelere karşı savaşarak vatanımızı kurtardığımı, Çanakkale destanını yazdığımız Çanakkale boğazının hangi ilimizde olduğunu bilmeyen bir nesille gelecekte neler yapabiliriz. Belki bir beyin fırtınası olacak ama, bu konulardaki düşüncelerinizi de ve uyarılarınızı da zevkle okumak isteriz. teşekkürlerimizle...


Cemal KARAKAŞ IP: 88.247.63.xxx Tarih : 14.06.2008 13:29:35

Eline sağlık Altemur Amca ; Maalesef yurdumun bazı gözü bağlanmış ,aklı yıkanmış ,koyun haline gelmiş ,güzel insanları birilerinin onlara ,yalan yanlış ,kulaktan dolma vede çoğu zaman işlerine geldiği gibi öğrettiği şeylere körü körüne inanıp sonrasında televizyona çıkıp utanmadan, arlanmadan "ben Atatürk'ü sevmiyorum" "İngilizler olsaydı daha iyi olurdu" diyebiliyor .kurtuluş savaşında yaşanan olayları kendi istediği şekilde , işine geldiği gibi yorumlaya biliyor. Ve maalesef yine aklı yıkanmış yada yıkanmaya müsayit insanlar bu tv programını izledikten sonra bu ikitane tendini bilmez densize hakveriyor. tabi bu durumda birilerinin işine yarıyor . Altemur Amca emin ol ki Atatürk’ün ,babanız Kılıç Ali’nin ve o zaman LAİK TÜRKİYE CUMHURİYETİNİ kurmakta emeği geçen yediden yetmişe kim çalışmış ,kim uğraşmış , kim bu uğurda can vermiş ŞEHİT olmuşsa BİZ ONLARIN TORUNLARIYIZ . Ve LAİK TÜRKİYE CUMHİREYİTİNİ İLELEBED MUHAFAZA VE MÜDAFA EDECEĞİZ…


Erol Gökmen IP: 85.103.92.xxx Tarih : 14.06.2008 14:04:53

Suç işleyen cezasını çekmeli.Kapatılması gerekiyorsa gerekende yapılmalı.Ama: Bundan önceki kapatma davaları iyice incelenmeli ve ona göre gereken önlerler alınmalı.Hiç bir şekilde kapatılan partinin siyasetten uzaklaştırılan siyasetcileri asla bir daha politikaya dönememeli.Devletine karşı suç işleyen bu partinin kayıtlı üye ve siyasetcileride gerektiği şekilde cezalandırılmalıdır.Bu Bugün için A partisidir,yarın kuracakları B partisi olabilir.Onun için Cumhuriyetin Kazanımları ile dalga geçen,Atatürk ilke ve İnkilaplarına saldıran,koltuktan gitmemek için de her türlü iftirayı atmaktan çekinmeyen bu insanlara karşı Yasalar kendilerini korumalıdır.Bizim Ceza yasamız Kendi örf ve ananelerimize uygun olmalıdır.AB.nin yasaları ile biz Örtüşmeyiz.Burada Yargı organlarımıza çok iş düşmektedir.Malesef Ayni Kanunun ayni maddesi hatta ayni bendi değişik şekilde yorumlanmaktadır.Bunun hiç bir şekildede İZAH'I olamaz.Önüne gelen bir ünvan almış ama yaptığı YORUM ile UNVANI uyuşmuyor.Bu ülke bukadar sahipsiz değil ve bu kendini bilmezlerin bu ahlaktan yoksun saldırılarına layık değil.