1
Mayıs
2025
Perşembe
ANASAYFA

Yalaka Geceleri!


“Yalaka Geceleri” mi, yoksa “Yalakalar Gecesi” “mi? Geçen Cumartesi gecesi, Başbakan Erdoğan, Ordu ve milliyetçilik düşmanı TESEV vakfının Başkanı, SOROS’un temsilcisi Can Paker’in evinde akşam yemeğinde , ”dost” (yalaka) bir ortamda, ağırlanmış… Paker’in evi nerde? Balta limanı’nda, Damat Ferit’in yalısı mı? .Menüde neler vardı, bilmem; yedikleri, içtikleri. Onların olsun! ; Ancak konuşulanlar… Erdoğan’ın “off the record” söyledikleri, Mehmet Ali Birand'ın, D Kanalındaki Programında deşifre ettikleri enteresan; Çelişkili olmakla beraber Erdoğan’ın Kapatma Davası konusundaki “yol haritasının” ipuçlarını veriyor. Başbakanlığın sert tepkisinden n belli ki, Sayın Başbakan, bunların açıklanmasından rahatsız olmuşlar! Allah onları Birand’ın intikamından –kaleminden korusun!

GENİŞLETİLMİŞ KONSEY

“Can Paker daveti” Başbakan uçağındaki yalaka medya toplantılarının – yemekli “genişletilmiş” şekli! Bundan önce, hiçbir Başbakan döneminde, İktidarın çanaka ve yalakaları, hatta “besleme basın” dedikleri, bu kadar ayukka çıkmamıştı!

Her ülkede, hükümetler, her zaman medyayı basını idare etmeye- “manipüle” etmeye-hatta satın almaya çalışmışlardır, ama bu “iş” ,bu sırada, biraz fazla “kör gözüne parmak” oluyor!

Başbakanın söyledikleri -hatta söylemedikleri gündeme oturdu!

Bu “Yalaka” sistemi, zaten kökünden yanlış: Ertuğrul Özkök’ün yazdığı gibi, Başbakan bu “sistemden” vazgeçmezse, sonunda, medya da, kamuoyu da ondan “vazgeçer.”

AB KOMSERLERİ KONUŞTU

Gene şu son günlerde, AB Komiserlerinden n Olın Rehn ve Joost Lagandjık’ın söyledikleri- uyarı ve tehditleri gündeme, “lök gibi” oturdu. Bunları- Parti Kapatma konusundaki sözleri ve “eniştemiz” Joost’un, İzmır’de, CHP ye hakaretlerini tekrar etmeyeceğim! CHP, Sosyal Demokrat Enternasyonal örgütüne “yakışmıyormuş” ve örgütten atılmalıymış! . Hak ettiği sunturlu cevabı öncelikle CHP’den muhakkak almalıdır! Ben Baykal olsam ona derdim ki ; “CHP’nin önceliği, o örgütte üye kalmak, hatta Sosyal Demokrat olmak değil, Atatürk Milliyetçisi, milli bir parti olmaktır” .

ENİŞTEMİZ

Lagendjik “eniştemiz olduğuna ve bır Türk hanınla evli olduğuna ve işlerimize böyle, devamlı burnunu soktuğuna göre barı adını ve soyadını da kolay yazacağımız okuyacağımız şekilde değiştirse!..
Fakat asıl soru: “Eniştemiz" bizi neden öpüyor ve buna hakkı var mı? Asıl maksadı ne?

Brüksel yaranı –Birand, Çandar ve şürekâsı, derler kı “Mademki AB sürecine ” kabul ettik bir kere; bu tehdit ve eleştirilere de katlanmalıyız, itaat etmeliyiz!” Tam “mütareke işbirlikçileri söylemi ve mantığı: “1919’ da, “Savaşta mağlup olduk; neticelerine, katlanmalıyız, işgalcilere boyun eğmeliyiz!”

Önce, Avrupaların şimdi “fuzuli işgalci” oldukları doğru da, savaşı kaybettiğimiz yanlış: Savaş, henüz bitmedi, ama içimizden fethediliyoruz! Bu “ mütareke şartlarına” ve bu sömürge komiserlerine itaat etmek de vatana ihanet!

Zaten, “yığınaktaki”, asıl yanlış , “AB sürecine, girmekten ve kriterlerini “kabul etmekten ve Atatürk’ün emanetine ihanet etmekten başlıyor! … O haltı neden yedik?

Atatürk’ün Onun “çağdaş uygarlık” hedefinin Türkiye için Kopenhag Kriterleri olmadığı, çoktan belli oldu – AB’nin Türkiye’yi asla tam üye yapmayacağı ve asıl maksadının, bu sürede Türklüğü “bitirmek” olduğu, her gün biraz daha anlaşılıyor! Bunu anlamak için, iki anahtar soru var: AB neden,“TCK’nin, 301.maddesini kaldırmak ister? Neden TSK'ni etkisiz kılmak ister? Güzel gözlerimi ve hayrımız için mi? Güldürmeyin beni! AB’nin, Kıbrıs, Ermeni konularındaki tavrı, Güneydoğuda “eyalet “sistemini" istemesi hatta hazırlıklarını yapması, da hayrımıza mı? Eski Komiser, Karen Fogg hanımın Kıbrıs’taki entrikalarını unuttuk mu?

VASİ – MAHCUR

Onlar, Oktay Ekşi'nin yazdığı gibi, Türk milletinin “vasileri”… Biz de, sanki “kendi başımıza hareket edemeyecek, karar veremeyecek “mahcurlarız” –hacir altındayız!

AB Komiserlerinden bu kadar fırça yememize rağmen, bu uğursuz, çıkmaz süreçten çıkamıyoruz. Sanki "binmişiz bir alamete" gidiyoruz kıyamete!

Türk siyasetini vs dost düşman yabancılar ve yazarlar tenkit ederler… Hatta bizim onların işlerine karışmamızdan ve tenkit edebileceğimizden daha fazla olsa da! Ama bunu Lagandjık, Rehn vb. yapınca anlamı değişiyor. Kim bu adamlar? Herhalde, Türkiye’nin “seçilmişleri” , devletimizin memurları değiller! Bu kadar ahkâm kesebilmek için milli davalarımızı, değerlerimizi, kitaplarda, şöyle bir okumuşlarsa bile, tarihimizi bizden daha mı iyi bilirler? ! Haydi, Lagandjık şimdi “yabancı damat” ama bu da ona, bizi böyle “öpmek” (!) hakkını vermez!

Ali Babacan, AB lilere, “bizi tam üye yapacağınız teminatını verirseniz, ev ödevlerimizi daha iyi yaparız” deneye getirmiş! Kaç sene bekleyeceğiz sonucu? On, on beş, yirmi yıl mı? O sürede neler olur! Aksine; Türkiye emir kulu, “mahcur” olmaktan, kurtulursa, belki o zaman, AB, Türkiye“ sürecine” girer!

Bugünkü “Ali Kemaller” Türklerin nasıl çıldırdıklarını ve ağababalarının acı akıbetini hatırlamalılar! ****

Yayın Tarihi : 8 Mayıs 2008 Perşembe 00:49:48


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?