10
Haziran
2025
Salı
ANASAYFA

Yanılmanın Dayanılmaz Keyfi

Bu, gazetecilik hayatımda ilk yanılmam değil; 1977’de İran’a gitmiştim; Şah yurtdışına gitmeye mecbur olduktan sonra “Bir daha İran’a dönemez” dedim; iki gün sonra döndü! (Ama sonra 1978’de devrildi)… İkinci Dünya Harbinden sonra, 1946’da, Nazi liderlerinden Göering Nüremberg’de İdama mahkûm edindikten sonra, infaz saati, gazetenin baskı saatine denk düşmediği için, İdam sahnesini, sanki olmuş gibi yazdım, oysa intihar etmiş! Bu yanılgılarımdan dolayı çok da mahcup olmuştum. Ama hiçbir zaman, bir yanılgımdan – yanlış tahmininden, dolayı önceki günkü 2009,“yerel seçimlerden” önceki yanlış tahmininden ötürü, sevindiğim kadar sevinmemiş, keyif duymamıştım!

Önceki yazımda, aynen ; “Tahminim; büyük bir sürpriz olmazsa, AKP’nin yüzde 40’tan yüksek bir oranla kazanacağı! Bu seçimlerin adı “yerel” ve fakat anlamı “genel” seçimlerdi. Görünüşe bakılırsa, kazananı da AKP olacak” demiştim.

Ancak, bu seçimde, sonuçta “kazanan” AKP olmadı; %47’lerdem %39 a kadar irtifa, kan kaybederek mağlup çıktı!

Siyasette, Partiler, tarihteki devletler gibi zirveye çıktıktan sonra, bir defa düşmeye başlamasınlar, sonları "çöküş" olur… Süratle irtifa kaybeden uçak gibi, sonunda yere çakılır! Gerçek şu ki “Mutlak İktidar” AKP’yi “ifsat etmemiş”, siyaset “altimetresini",- irtifa ölçen aleti- doğru okuyamamıştır.

Bu konuda şimdi çok yorumlar –analizler yapılacak. Yandaş medya gerçeği yazmamak söylememek için, bin dereden su getirecek. Ama en doğrusunu Recep Tayip Erdoğan söyledi; “Yenilgiden de, başarıdan da ders çıkaracağız” dedi. Burada “Başarı” neredeyse?

En önemli dersleri, Erdoğan’ın kendisinin çıkarması gerekiyor… Zira AKP’nin bu hezimetinin baş sorumlusu kendisidir- kavgacı üslubudur- gerçekleri görmemesidir!

Kabul etmek gerek; seçimlerden, hatta bir gün önce, seçmenlere açıkça para dağıtmanın, daha önce sadece, erzak vb. vermenin AKP için kısa vadede yararı oldu… Ne var ki, mesela Tunceli de “Akeşya” dağıtmak AKP'ye pek yaramadı. Uzun vadede-son tahlilde - bu yöntem de – devlet imkânlarından yararlanmak da –ahlaki olmaması bir yana, kurtuluş çaresi değil. İrtifa kaybederken “safra” atmak, ne kadar yetersiz kalırsa “kabinede yenilenme” de, sonunda, o kadar “anlık ” geçici, kalacaktır.

Dedim ya; asıl sorun, Erdoğan- üslubu- hareketleri. Öfkesidir. Yönetim anlayışıdır! Yenilgiden ders alır, değişir mi? Sanmıyorum. Korkarım, yakın tarihimizdeki örneklerde olduğu gibi, köşeye sıkıştıkça hırçınlaşacak ve tersine “radikal” yöntemlere başvuracaktır!

Yorumların, analizlerin sonu gelmez… Ülke için, bu sonuçtan çıkarılacak çok önemli dersler var.

KÜRT FAKTÖRÜ

Bu derslerden -uyarılardan en önemlisi, Güneydoğu’da DTP’nin yükselişi!.. Bu “yükselişi”, sadece AKP’ye karşı başarı olarak yorumlamak yanlış olacaktır. Gerçek şudur; bu “etnik Kürt milliyetçiliğinin” zaferidir! Bırakılırsa “eyalet sistemine” oradan da – Büyük Kürdistan’a kadar “yolu” vardır. Burada da, ciddi olarak düşünülmesi gerekir: “Kürdistan” diyerek, – Devlet Televizyonunda Kürtçe yayınları başlatarak – sonunda, PKK’yı, kurulacak “barış masasına” buyur ederek, Kürt “etnik milliyetçiliğine” tavizler vermek, Üniter Türk devleti açısından çıkar yol mudur?

MHP oylarının yükselişini, bu açık ve yakın tehlikeye karşı, milli refleksin canlanışı olarak, değerlendirmek gerek.

GALİPLER

Nihayet, bu seçimlerin, kişisel bazda galipleri var: Mesela Antalya’da güçlü AKP’li rakibini yenen- Abdullah Gül’ün veto ettiği, Akdeniz Üniversitesi eski rektörü Profesör Mustafa Akaydın! İstanbul’da, Kemal Kılıçdaroglu’nun kıl payı kaybetmiş olması bile, onun zaferi… Ve lider olarak parlak geleceğinin işareti!

SAĞDUYU

Bir “galip” daha var: halkımızın sağduyusu. Bu hususta da yanılmış; “demokrasiyi” halk yığınlarının oy çokluğu ile “mobokrasiye” çevrilmesinden endişe ettiğimi yazmıştım! : Ancak, Can Dündar'ın yazdığı gibi : “Seçmen sağduyusu” diye bir şey varsa, onun ortaya çıktığı bir seçim oldu 2009.” “Mağrur olma padişahım, senden büyük Allah var” sözü boşa söylenmiş değil”.

Ben ekleyim; Şehitlerden “kelleler” diye söz eden, “Ananı al git” diyeni beğenmiyor ve sonunda ona da, böyle, “Van minüt” “diyor!

Zaman da izafidir; bakalım bu konuda, “Van minüt” ne kadar sürecek?****
 

Yayın Tarihi : 31 Mart 2009 Salı 11:09:13


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?