Uygar ülkelerde –ve ülkemizde yazılı olmayan bazı kurallar vardı; Bazı şeyler, “olmaz –yapılamaz” denirdi! Çocukluğumuzda, büyüklerimiz bize bunları söylediklerinde, “Neden olmaz –neden yapılamaz?” diye sormaya cesaret etsek; “Olmaz da onun için olmaz- yapılamaz da onun için yapılamaz- ayıptır” derler ve iş orada biterdi!
Genel de “ayıp” kaldı mı? Özellikle ülkemizde – hem özel hayatlarda, hem de toplumda, “olmazlar- yapılamazlar “ kalmadı! “Olmaz, olamaz” denenler hep olmakta!
“Telefon –Ortam” dinlemeleri konusunda da böyle; telefonları dinlemek, başkalarının konuşmalarına “kulak misafiri “ olmak “olamazlardan –yapılamazlardandı”, ayıptı. Şimdi “yerin” çok uzun “kulakları” var!
DİNLENİYORUZ
Evet; “Telefon –ortam” dinlenmeleri artık, “ahvali adiyeden”- resmiyete hatta yasalara döküldü; en mahrem karı-koca, sevgililer arası konuşmalar dahi, iddianamelerde delil olarak kullanılıyor! Bütün dünyada da böyle, ama bizde çok daha fazla! “Ergenekon kapsamında” buna dehşetle tanık oluyoruz! Sadece telefonlar – cep telefonları, Internet, e-posta dinleniyor – “ortamlarda” böceklerle dinleniyor, kayıt altına alınıyor… Başbakanlar, Bakanlar, Komutanlar da, tehditten, tehlikeden masun değiller; kaçacak yer yok!
UZMANLAR KONUŞTU
Önceki akşam 32 Güm programında uzmanlardan bunu öğrendik… Hatta dinleme cihazlarının kataloglarla, isteyen ve parasını ödeyebilen herkese satıldığını da!
1984 ŞİMDİ!
Yıllarca önce Orwell’ın “1984”
Romanını okurken – “Büyük Biraderin”, herkesi dinlediği ve izlediği – 1984 yılının, yazarın hayali ve asla “gerçekleşemeyeceğini” düşünmüştük… Ama oldu – daha beteri oldu- işte…
Bu kâabustan nasıl uyanmalı nereye – dinlenemeyeceğiniz - nerelere kaçmalı? Dedim ya kaçacak yer yok. “Yangın çıkışı” yok!
Önceki gecedeki programda – dinlemelerin yasal yapılmasından ve yasal kontrolünden sınırlandırılmasından söz edildi ama bütün bunlar akademik, teknoloji ve ”kullanıcılar” yasalardan da üstün!
Çare? Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, çareyi bulmuş: “Telefonda konuşmayın” diyor… Maarif Nazırı Emrullah Efendinin formülü; şu “dinlemeler” olmasa Bakanlığı ne güzel idare edecek!
Ve de programa katılan Polis Akademisi Öğretim Üyesi Prof. Önder Aytaç’ın ayni mealde savunması; telefonlar ve “ortamlar” dinlenmese Ergenekon Davasında deliller nasıl elde edilirmiş? Ya insan hakları, ya özel mahremiyet ilkeleri? Bunlar onu ve “dinlemeleri” savunan diğer sözde aydınları, “insan hakları şampiyonlarını” hiç ırgalamıyor. “Ergenekon” süreci durmasın da insan hakları – adalet hukuk ihlal edilsin, ne gam!..
PROF. AYTAÇ
Parantez arasında, bu Prof. Önder Aytaç’ın hem Polis Akademisinde hoca hem de Ordu düşmanlığının karagahı olan TARAF gazetesi yazarı olması, tesadüf –çelişki değilse, maksatlı mı? Bu zatı, oraya kim –kimler koydu ve bu zat, acaba geleceğin polislerine neler öğretiyor? Kimse bana, “akademik özgürlükten” söz etmesin, bunun da sınırları vardır; –özellikle ülkenin güvenliği söz konusu olduğunda!
Aynı mantıkla, Aytaç gibilerin Harp Okullarında ve Harp Akademilerinde de “dersler” vermeleri caiz olur!
Polis Akademisi YÖK’e bağlı değilse sonunda nereye bağlı? İçişleri Bakanına ve Emniyet Genel Müdürüne, buradan bu çelişkiyi, sormak isterim.
Özetle; “Dinleme sorunu” bu çağın ve ülkemizin kâbusudur... Telefonları dinlemek herkes için yasak olsun ağır cezalar verilsin diyeceğiz ama o zaman – terör eylemleri, nasıl önlenir - kaçakçılık, mafya vs. suçlular nasıl izlenir, diyecekler. Ve işin kötüsü, böyle bir yasağa teknoloji el vermez! Hem; yurtta yasalarla, yasaklar konsa, bu teknolojik afet, dünya çapında, nasıl önlenir? Büyük Biraderler çok! Velhasıl bir “açmaz- bir ikilem” Galiba bu kâbusla yaşayacağız veya sonunda uyanamadan öleceğiz.***
Atatürk'ün manevi kızı Sayın Ülkü Adatepe'nin bir yerel gazetede çıkan
beyanatı, bir Atatürk Milliyetçisi olarak beni ve "T.C'de yaşamlarını sürdürmek
zorunda olan" çocuklarımı son derece endişeye sevketti; "ATATÜRK'Ü SİLMEK
İSTİYORLAR.." En kolay oy avcılığının, geçmişte olduğu gibi bugünde de
yurttaşlarımızın en temiz duygusu olan inançlarıyla oynayarak -din sömürüsüyle-
iktidar olan bir partinin zoraki tahakkümü altında; "DOĞRUDUR !., ATATÜRK
SİLİNMEYE ÇALIŞILMAKTADIR.." Bu durum, iktidarın tek hedefidir. Bu iktidar
sadece Atatürk'ü değil, vatanımızı düşman işgâlinden kurtarmak için kanını
topraklarımıza akıtan binlerce şehitimizi de silmek çabasındadır. Bu iktidar,
T.C'yi idame ettirmek arzusunda olan TSK'yı da silmek çabasındadır.
Bu iktidar, yarınlardaki yaşamlarında çocuklarımızı ve TC'yi ABD'ye, AB'ye
teslimiyet çabası içindedir ve belki birgün çocuklarımızı, dış güçlerin işgâli
sırasında onlara, tuz-ekmek ikram etmek zorunda bırakacaktır.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ, NEREYE?!..
Not: İngilizlerin Maltası'ndan, Abdülhamid'in Bekir Ağa Bölüğü'nden şerefleriyle
kurtulup, bu vatan uğruna mücadeleye atılanlar gibi, bu iktidarın Ergenekonunda
"gıyabında hüküm verilecek Atatürk" ile birlikte kalmak, en büyük arzumdur.