Samsun’da bir gencin, kapatılmış DTP’nin eski Genel Başkanı Ahmet “Türk”e yumruk atması ve her kim olursa olsun, yaşlı bir adamın burnunu kırması, nereden bakılırsa bakılsın “ilk bakışta” çok yanlış bir hareket. Görünüşte, tevil edilecek gibi değil... Kaba kuvvetle hiç bir sorun çözülmez...
Ancak bu olayı doğru görmek ve tahlil etmek gerekiyor... Bir defa, yıllardır Türkiye’nin her yöresinde, molotof kokteylli, havai fişekli eylemler yapanlar, terörle “rüzgâr ektiler” ve şimdi de “fırtına biçmeye” devam ediyorlar... Samsun’daki olaydan -Ahmet “Türk” ün burnu kırılmadan- önce de Türkiye’nin her köşesinde PKK eylemleri yapılıyordu... Bu sefer “mazeretleri” var... Ahmet “Türk” ve dolayısıyla PKK, mazur ve mağdur durumda! Cumhurbaşkanından, Başbakana, Muhalefet liderlerine kadar herkes Ahmet “Türk”e “geçmiş olsun” demeye koşuyor... Ahmet “Türk” ün yumruk yemesi ve burnunun böyle kırılması doğrusu, insani açıdan beni de üzdü! Ben de “geçmiş olsun” derim!
“TÜRK" NEDEN VE NASIL "TÜRK"?
Ancak bu zat, kendi soyadıyla çelişkili. Yani “Türk’e” düşman biri! Ve unutmayalım, Ahmet Bey, PKK’yı hiç telin etmedi. Aksine Habur olayını organize etmediyse de destek verdi. APO’ya “liderimiz” dedi!
Ahmet Bey’e, soyadı ile “Türk” derken ve hele gazete ve televizyonlarda “Türk” ün, burnu kırıldı denirken ben acı çekiyorum... Evet, bu zat, her hareketinde “Türkiye’yi hırpalarken” , soyadını “Türk” olarak muhafaza etmesi, büyük çelişki... Bunu nasıl izah eder bilmiyorum ama Onun “Türklerin” burunlarını kırmak istediği muhakkak. Şimdi, “mazereti” de var. Bu sakızı çok çiğneyecekler! Ahmet’in kendisi de sağduyu çağrısı yapıyor ama fırsat bu fırsat aba altından sopasını göstermeye devam edecek! Tabii yandaşları ve yanaşmaları da!
Ama gene de Ahmet Bey’in cezası yumruk yemek şeklinde olmamalıydı! Olayın, insancıl tarafı bir yana, çok ciddi gelişmeleri tahrik edeceği muhakkak... Şimdi, bu olayı fırsat bilenler, bütün kentlerde, sokaklarda dehşet saçıyor ve otobüsleri yakıyorlar... Onların da “mazeretleri” ve dokunulmazlıkları var, şu sıra! Acıdır söylemesi, bunlar, maazallah bir iç savaşın yeni habercileri...
Dışarıdan müdahaleye, “Barış Gücü” ABD ve AB müdahalesine zemin oluştu!
Zaman ve zemin de müsait. TSK, EMASYA protokollerinin de rafa kaldırılmasından sonra, saf dışı... Buyursunlar, “Uluslararası Barış Gücü” !
MÜNFERİT OLAY
Samsun’daki “yumruk olayının”,her ne kadar Ahmet iddia etse de “organize” bir hareket olmadığı, “münferit” bir tepki olduğu anlaşılıyor! Sanık İsmail Çelik, hiç bir siyası örgüt mensubu değil, her vatansever Türk genci gibi PKK’ya, cinayetlerine karşı... Asıl sanıkları orada görünce kızmış ve Sırrı Sakık’ın sözleri -küfür etmesi- onu çileden çıkarmış... Umarım, olaya el koyanlar -müfettişler- ses ve görüntü kayıtlarını dikkatle tetkik edince bu gerçeği ortaya çıkarırlar!
YANAŞMA YORUMLARI
Siz bir de yandaş ve yanaşmaların bu olay hakkındaki yorumlarına bakın... Post modern “Kürt Teali Cemiyeti Üyesi” sayılabilecek Hasan Cemal, bölücülerin “Hasan abisi” , “Burası Türkiye, burada her şey olur!” diyor ve Ahmet’e bir dizi övgü diziyor! Meğer neymiş bu adam!
Ahmet Altan da durur mu: “Sanki birileri Kürtleri çıldırtmak için harekete geçti” diyor. Evet, doğru; “Birileri harekete geçtiler” ama ne için ve ne yapmak için?
Bu “Ahmet , “Osmanlıda oyun çok” diyor, ama asıl onlarda oyun çok... Der ki “Tam Anayasa’nın değişmesi gündemdeyken, 12 Eylül Anayasası’nın “hukuk kurumları” demokratik hale getirilecek, “sistem” önemli ölçüde değiştirilecekken birden “devletin” saldırılara göz yummasıyla ya da bizzat devlet görevlilerinin kendilerinin saldırganlaşmasıyla karşılaşıyoruz”. Ne yapmalı? Şimdi mazeret çıktı; “paket” olduğu gibi kabul edilmeli! Gördünüz mü asıl “Büyük oyunu” !
Ve tam bu sırada Ankara’da bir olay; Ankara Adliyesinde, hâkim ve savcıların katıldığı toplantıda Mustafa Şahin Tanrıöver adındaki Ankara “Cumhuriyet” Savcısı, YARSAV’a hakaretler yağdırıyor ve müdahale eden koruma polisi E.D’nin boğazını sıkıyor! Cumhuriyet Savcıları hem kadın, hem polisin boğazını sıkıyorlarsa, varın gerisini siz düşünün! Ve gene bu sıra Amiral hakkında uçuşan pespaye iddia ve imalar!
Yetmiyorsa, “açılımlarda” -son olarak “Ermeni açılımında” - yediğimiz “goller”! “Santrfor” Erdoğan döneminde ülkenin sadece çivileri değil, “cılkı” çıktı... Eğer uyanmazsak sonunda -maazallah- kan çıkacak! ***
Sayın Ahmet Türk'ün soyadı,Türk baskısından değil,Türk sevgisindendir.Ahmet Türk ünlü İbrahim Paşa'nın mirasçıdır.Sayın Türk'ün babası Hacı Sinan bir oduncudur.İbrahim Paşa kale ve sarayını ünlü Hamidiye Orduları Kürt Komutan Hüseyin Kanco'ya bırakır.Hüseyin Kanco Kürt'tür ama çok sevdiği kızının adını 'Türkiye''koymuş,kendisine de Türk soyadını seçmiştir.Hüseyin Kanco kızı Türkiye'yi oduncu Hacı Sinan ile evlendirir.Hacı Sinan, Hüseyin Kanco ölünce Türkiye Hanımın üzerine kuma(Ahmet Türk'ün annesini )getirir.Türkiye Hanım Hacı Osman'ı terk eder,Türkiye Hanım öz oğluna öldürtülür.İşin hepimizi düşündürmesi gereken tarafı bu güzel insanların ırkçılık ilkelliğine tenezzül etmeden derin sevgi ile birbirlerine bağlanmalarıdır.(Kaynak Odatv.com).
sayın YAZAR ahmet türk ün soyadının neden türk olduğunu bilmeyi bırak, tahmin bile edemiyorsan aklından şüphe ederim senin. bu soyad, zamanında devlet korkusu üzerlerine sinmiş bir ailenin korkusundan aldığı bi soyaddır. bunun önemi yok aslında önemli olan şiddetle yapılmış bi olanın kürt halkının onuruyla kıyaslanmasıdır. sayın YAZAR kaleminiz tarafsız ve de ilkeli olsun. sokaktaki insanların cümleleriyle sizinkisi bir olmamalı farkınız olmalı ya da siz hiç bi zaman yazarlık ünvanını alamamışsınız ki kalkıp ta türkiyenin en büyük yazarlarına laf atıyosunuz. keşke büyük harfle yazdığım yazar kelimesi gibi büyük olsaydınız :))))