1
Mayıs
2025
Perşembe
ANASAYFA

Sorumsuzların cezasını günahsızlar çeker

Ey karayollarının sevgili çalışanları, nedir yapmak istediğiniz?

İnsan nüfusu gözünüze fazla geldi de, azaltma çalışmalarına bizim de bir katkımız olsun mu dediniz? Zaten ölmemek adına mücadele ettiğimiz bir sürü şey varken bırakın da bari insanlar sizin sayenizde bir de b.. yoluna gitmesinler.

Hayır yani anlamadığım bir hata yapılır, vicdanen bunun arkasında durulur, kabul edilir. Döneklik yapılmaz, ört bas edilmez, kaçılmaz, “Herşey düzgündü suç ölen de” denilmez. Ders alınır, bir daha aynısı yapılmaz. Normali budur.

Ama yok işte bizde böyle olmuyor. Hatayı yapıyorsun, insanlar zarar görüyor(sizin hatalarınız yaşamlarına mal oluyor)ders falan zaten almıyorsun(alamıyorsun çünkü o beyne sahip değilsin)bir daha tekrar aynısını yapıyorsun, yetmiyor bir daha yapıyorsun, yapıyorsun, yapıyorsun…Eee size kim dur diyecek? Dur deseler bile bunu anlayıp, idrak edip durabilecek misiniz acaba çok merak ediyorum.

Plan-proje yok, eğitim yok, kontrol yok, iş takibi yok. Olacağı bu zaten. Kazalar ve ölümler. Başka bir şey beklemek hata olur. Adama kaz diyorsun kazıyor. Hepsi bu. Eline herhangi bir levha, caydırıcı veya yasaklayıcı bir işaret mi veriyorsun koyması için ya da verdiklerin gerçekten bu iş için yeterli mi? Ne yapmalarını bekliyorsun 24 saat çukurun yanında nöbet tutup “dikkat burada çukur var” demelerini mi.?

Balık baştan kokarmış. Ben bunu bilir bunu söylerim. Adam olun! Adamlarınıza sahip olun! İnsan canına saygılı olun! Ve en önemlisi işinizi İYİ yapın!

Balık baştan kokar dedim de aklıma geldi..Aklıma gelmişken de es geçemeyeceğim doğrusu..Bir de Kasıtlı yapılan kazalar var biliyosunuz değil mi? Aslında kaza değil tabii gözgöre gore yapıyorlar sonra da “efendim işte sıcak su döküldü, sobada yaktı, merdivenden düştü” diye uydurmasyon kazaların arkasına saklanıyorlar…Caniler!!!

Allahım sen insanlara sevgi,şefkat ve vicdan ver.

Anlaması güç hatta imkansız minicik yavrulara uygulanan şiddet. Belki eskiden de vardı ama bu kadar ayan beyan değildi ya da gün geçtikçe mi çoğaldı…Bilemiyorum.

Yaa minicik bir yavru o karşındaki. Savunmasız, günahsız daha bir melek. Nasıl bir yaratıksın ki sen(insan olamazsın)o yavrucuğa uyguladığın işkenceyle vicdanen rahat edebiliyorsun? Allah korkusu olmadan nasıl yaşabiliyorsun? Bu topluma nasıl bir evlat yetiştirdiğinin farkında mısın?

Aklım almıyor, beynim kabul etmiyor, gördüklerime anlam veremiyorum. Sadece boş boş bakıyorum karşımdaki tarifi imkansız acı yüklü karelere. O çocukların her yeri yanık, kesik içerisinde, morarmış, şişmiş.Ya gözleri…O gözlerdeki mutsuzluk, çaresizlik, tükenmişlik. Baktığım bir çocuğa mı yoksa bir yetişkine ait gözler mi kavrayamıyorum.

Bunları yapanlar 2.şahıslar da değil üstelik. Öz analar, öz babalar (bence sadece lafta).Nasıl kıyabiliyorsun senden olma bir cana? İçin hiç mi acımıyor? Yaparken ne düşünüyorsun inan çok merak ediyorum. Hoşuna mı gidiyor, zevk mi alıyorsun, tatmin mi oluyorsun? Ne görüyorsun, ne hissediyorsun? Sizler hastalıklı kişilikler, sapık ruhlarsınız. Sorgulamak haddim değil ama neden Allah sizin gibilere evlat gibi bir hediye verir bilmem. Dünya üzerinde çocuk hasretiyle yanan milyonlarca insan varken…

Adalet nasıl bir ceza veriyor ya da ceza veriyor mu onu bile bilmiyorum. Keza geçen gün haberlerde izlediğim kadarıyla işkence gören çocukları yine ailelerine teslim ettiler.Neden yaa neden? Bir ceza, bir caydırıcılık yok mu? Yaptıkları yanlarına kar mı kalacak? Hiçbir şey olmamış gibi etrafta rahatça dolaşmalarına ve aynı şeyleri tekrarlamalarına izin mi verilecek? İki yetişkin kavga ettiğinde, yaralanma ve şikayet varsa bir diğeri ceza görürken bu zavallı yavrucaklara işkence eden sapıkların cezasını kim kesecek? Haklarını kim savunacak? Tek suçları çocuk olmak mı?Acılarını içlerin de yaşamaları, sessiz kalmaları, isyan edememeleri, her şey den önce ve yine de her şeye rağmen korktukları zaman analarına ve babalarına sokulmalarımı tek suçları?

Çocuk benim çocuğum istediğimi yaparım. Yok abi böyle bir şey. O çocuk toplumun çocuğu. Bizim geleceğimiz. Sen o çocuğu sapık, hırsız, katil olarak yetiştirip atamazsın bizim başımıza. Benden bu kadar şimdide biraz devlet uğraşsın diyemezsin. İşte asıl devletin uğraşması gerektiği zaman, daha şiddete ilk maruz kaldıklarındaki zamandır. İşte o zaman o çocuklara kol kanat gerip, topluma faydalı birer birey olarak yetiştirmektir.

Gerçi bu da ayrı bir konu. Yazmakla bitmez. Devlet bu çocukları ailelerinden aldığında nerede barındıracak?(yurtlar da yer yok) Hangi parayla bakacak?(bu iş için yardım yok, olsa da nerde olduğu ,kimin cebine girdiği belli değil) Hangi eğitimcilerin(yeterli sayıda değil), hangi bakıcıların (vicdan sahibi çok az)ellerine teslim edecek? Hangi iş olanaklarını sağlayacak?(bu kadar işsizlik varken)

Yok yok çözüm yolu yok.En başta dediğim gibi ben işi Allah’a havale ettim. İnsanlara sevgi, şefkat, vicdan ve hoşgörü vermesi için hergün dua ediyorum. Bence siz de bunu yapın. Belki bir gün dualarımız kabul olur.

Yayın Tarihi : 30 Ağustos 2006 Çarşamba 17:47:08
Güncelleme :1 Eylül 2006 Cuma 11:10:09


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Hasan Ali Korkmaz IP: 85.99.255.xxx Tarih : 4.09.2006 17:38:56
Aslında karayolları bir çalışma yaptığında uyarı levhaları koyuyordu baştan ama yanlış levhalar kullanarak sürücülerin tepkilerini almıştı.Onlar ne yapsın her çalışma için farklı bir uyarı levhası koymak zor.Ellerinde ne varsa bişiler koymuşlar zamanında.Bakmışlar daha kötü kazalara neden oluyorlar iyiye işaret kaldırmışlar uyarı levhalarını:) Neyse önemli olan artık bizim her şarta alışık olmamız lazım. ne kara ne hava ne de Türkiye Cumhuriyetinin başka bir kurumu düzelir veya hatasız olacak diye beklemiyelim artık.Çünki BURASI TÜRKİYE. Diğer mesele BURASININ TÜRKİYE olduğunu daha bariz belli ediyor.Tek çoçuk bayramı Türkiye Cumhuriyetinde var. Ama işte yaşananlar. Bir yerden başlanması gerekiyorsa meselelerin çözümünde, BURASI TÜRKİYE lafından başlanabilir.Çünkü her durumu toplum olarak makul karşılar olduk.Hakkımızı aramazsak,tepki vermezsek BURASI TÜRKİYE olmaya devam edecektir.

erdal geyikçi-köçek IP: 85.98.190.xxx Tarih : 17.09.2006 11:19:39
Araştırmanızı teprik ediyorum.arzu hanım.bu yaşımaca çok gurbet ve memleket gezdim.yollarda geçti çok zaman.otobanın yapıldığı yıllardada bir şirkette bariyerleri yapıtorduk.belkide dünyanın en iyi şirkediymiş.ne kadar saglam.yapıldığını gördüm.16 yıl önceydi anlattıklarım.büyümeyle birlikte yollar yetmez oldu büyük şehirlerde.bu yüzdende kazalar.kaçınılmaz oluyor.gurbette çok küçük yaşlarda çıktım.ilk geldiğim yerlerden birisi istanbul,beyoğluydu.yaşım.16 tıydı.daha çocuk yaştaydım.iyi bilirim ben sokakları bende bölünmüş bir aile olmasakta. sorunlarla büyümüş.biri sayılırım.evin en büyüğü olmakta kötü olsa gerek.hani derlerya kediye kızılsa dayak yiyen çocuklar oluyor.belki bendede hata vardı. ama küçük bir çocuğun nekadar.bir sucu ola bilirki.helede benim zamanımda.şimdiki nesil her şeyi görüyor vede duyuyor.şimdi her şey maddiyata dayanıyor.eger bir ailenin gelir seviyesi iyi ayarlanırsa ben inanıyorum.ülkemizde gelecek yıllarda aile içi şiddet vede ayrılıklar. yaşanmayacaktır.bana soracak olursanız.ben bekarım.yaşım 35 ama hayatı iki kere yaşamış misali 70 miş yaşında kadar.ihtiyar.hiç yaşamamış kadarda çocuk vede 18 yaşında bir delikanlı hissediyorum.kendimi.belki anlamadım hayatın nasıl geçtiğini ama,adam gibi yaşadım.hep adamlık yaptım.babalıkta yaptım.yardıma muhtaç çocukların okuduğu bir okuldada çalışmıştım.ailesi olanda vardı olmayanda onlarla hep konuşurdum.bazen annesi,babası olamayanlara imrenirdim.annesi,babası olupta ayrılmış olanlar daha çok etkileniyordu hayattan.gerçekten bu günkü yazınızda etkileyici ve egitici olmuş.anlayanlara mesaj olur inşallah.saygılarımla erdal geyikçi-köçek......!