1- 2B NEDİR
2002 yılında gündeme gelen 2B yasası 15 Ağustos 2003’te Cumhurbaşkanı Necdet Sezer tarafından ikinci kez veto edilince bir süre gündemden düşse de, Ocak 2008’de yeniden ülkenin gündemindeki yerini aldı. 2011 seçimleri sonrasında ise 2B çalışmalarının hızlanmasına paralel olarak tartışmalar da hızlandı.
Tartışmalarda dinci aydınlar yasayı kendi partileri getirdiği için savunurken, milliyetçi ve modernist aydınlar, medya ve sivil toplum örgütleri karşı çıkmaktadır.
Daha doğrusu ülkemizin, olayla fazla ilgisi ve bu alanda yeterli bilgisi olmayan tuzu kuru kesimleri, partileri ve siyasi düşünceleri doğrultusunda bir kavgayı yürütürken, 2B olayının ilgilendirdiği beş milyona yakın insan, akıllarının ucundan bile geçmemektedir. Bunlar devletten yanadır.
DEVLET
Anlayamazsınız, neden
Devletin eli vatandaşın cebinde
Ve neden yönetenin eli
Devletin bütçesinde?
Kaptan köşkündekiler
Neden lüks ve israf içinde
Gözü dönmüş çıkarlar peşinde?
Vatandaş ya köle güvertede
Ya da kalmış kamaranın
Karanlık dehlizlerinde.
Göremediğinden önünü
İnanmak zorunda kalıyor
Yönetenlerin her sözüne.
Ve bilinmez neden
Cellâdı kurtarıcı görünür gözüne?
Peki, nedir bu 2B derseniz; sanıyorum bu konuda herkesin doğru veya çoğu zaman yanlış, az çok bir fikri var. Fakat ben yine de, 2B’nin tanımına kısaca değinmek istiyorum.
YASAL TANIMI. Ülkemizde milyonlarca insanı yakından ilgilendiren 2B arazilerinin tanımı, 6831 Sayılı Orman Kanununda aynen şöyledir.
Madde 2 - (Değişik: 5/6/1986 - 3302/1 md.) A) …..
B) 31/12/1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş yerlerden; tarla, bağ, bahçe, meyvelik, zeytinlik, fındıklık, fıstıklık (antep fıstığı, çam fıstığı) gibi çeşitli tarım alanları veya otlak, kışlak, yaylak gibi hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tespit edilen araziler ile şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerleşim alanları, Orman sınırları dışına çıkartılır.
Orman sınırları dışına çıkartılan bu yerler Devlete ait ise Hazine adına, hükmi şahsiyeti haiz amme müesseselerine ait ise bu müesseseler adına, hususi orman ise sahipleri adına orman sınırları dışına çıkartılır. Uygulama kesinleştikten sonra tapuda kesin tashih ve tescil işlemi yapılır.
Bu madde hükümleri; muhafaza ormanı, milli park olarak ayrılan, izin ve irtifak hakkı tesis edilen ormanlık alanlarda ve 3 üncü madde ile orman rejimi içine alınan yerlerde bu niteliklerin devamı süresince, yanan orman sahalarında ise hiçbir şekilde uygulanmaz.
(Ek: 22/5/1987 - 3373/1 md.) Bu maddenin (B) bendi ile orman sınırları dışına çıkarılıp, 2924 sayılı Kanunun 11 ve 12 nci maddeleri gereğince fiili durumlarına göre ifraz edilerek bedeli karşılığı satılacak yer, yapı ve tesisleri kullananlardan, satış işlemleri tamamlanıncaya kadar ecri misil alınmaz.
Anayasal açıdan da 1982 Anayasasının 169. Maddesinin ilgili paragrafı aynen şöyledir. “Orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar görülmeyen, aksine tarım alanlarına dönüştürülmesinde kesin yarar olduğu tespit edilen yerler ile 31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş olan tarla, bağ, meyvelik, zeytinlik gibi çeşitli tarım alanlarında veya hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tespit edilen araziler, şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerler dışında, orman sınırlarında daraltma yapılamaz.”
Bu yasal tanımlardan da anlaşıldığı gibi;
a)31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş olan tarla, bağ, meyvelik ve zeytinlik gibi çeşitli tarım alanlarında veya hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tespit edilen araziler ile;
b)Bu tarihten sonra da orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar görülmeyen, aksine tarım alanlarına dönüştürülmesinde kesin yarar olduğu tespit edilen yerler;
c)Ve şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerler orman sınırları dışına çıkarılarak tarım, yerleşim ve mera olarak kullanılabilecektir.
d)Ve yine çok önemli bir husus da yanan orman alanları bu kapsamın dışında tutulacak, yani hiçbir şekilde orman alanları dışına çıkarılamayacak.
NE KADAR 2B VAR?
2B alanlarının içinde oturanlara satılmasının gündeme geldiği dönemde Çevre ve Orman Bakanı olan Osman Pepe’nin yaptırdığı tespitlere göre Türkiye genelinde 473 419 hektar (ortalama 5000 kilometrekare) 2B arazisi bulunmaktadır. Bu miktar dünyadaki pek çok devletin alanından daha büyük olup, örneğin Singapur’un 6 katından daha fazladır.
Yaklaşık rakamlarla bu alanların 30 bin hektarı yerleşim alanıdır. Yani üzerinde milyonlarca insan yaşamaktadır. Büyük şehirlerde varoşların yüzde yüze yakını ile kırsal yerleşimlerin yarıdan fazlası bu araziler üzerinde bulunmaktadır.
Örneğin şu andaki İstanbul’un 1960 sonrası yerleşiminin, on da birinin 1960’larda tapusu bulunan yasal alanlarda olduğu söylenebilir mi? Yani 12 milyon nüfusun 10 milyonu tapusuz alanlarda yerleşmiş, çoğu tapusunu sonradan almış ve tapu aldıktan sonra gecekondular yıkılıp yerine gökdelenler dikilmiştir.
Şu anda büyük bir bölümü de, 2B yasası ile gecekondusuna tapu bekliyor. Ve onlar da tapularını alacaklar. Devlet arsa üretip satmadığına göre, satandan mafyadan veya başka yoldan alıp oturacaklar.
Çünkü bu ülkenin vatandaşı ve bu ülkede bir biçimde yaşamlarını sürdürecekler. Ve bu bir işgal değil bir ihtiyaçtır. Yaşamsal bir ihtiyaçtır ve yaşamın ertelemesi olmaz.
Yine 2B arazilerin 50 bin hektarlık bir bölümü ise zeytinlik, fidanlık, çay bahçesi olarak kullanılmakta ve ekonomiye bekli de 50 bin hektar değil 250 bin hektar orman alanından daha fazla katkı sağlamaktadır. Bunlar yeşil alanlar oldukları için, doğayı dengeleme açısından orman fonksiyonunu da yerine getirmektedir.
2B’lerin 300 bin hektarlık en büyük bölümü ise tarım arazisidir. Tarım arazileri her ne kadar doğal denge açısından, ormanların yerini tutmasa da, milli servete katkısı bakımından, mutlaka aynı miktar orman alanından daha fazladır. Ve daha da önemlisi milyonlarca çiftçinin ekmek kapısıdır.
Aslında yukarda verilen miktarlar şu anda dağıtılacak olan 2B alanlarıdır. fakat şu anda tapulu alanların da büyük bölümünün buna benzer araziler olup, bu biçimde sahiplenildiği düşünülürse, başlangıçta Türkiye’de kullanılan alanların yarıdan fazlasının 2B olduğu anlaşılır.
2B alanlarının Türkiye’ye dağılımı açısından ise Antalya ilk sırada bulunmaktadır. Antalya’yı İstanbul, Balıkesir, Mersin, Muğla, Bolu, İzmir, Bursa izlemektedir.
Antalya'da 45 bin hektarı aşan 2B arazileri için dönemin çevre ve Orman Bakanı Pepe, “ 2B'nin anlamı, orman arazisi değil, sahipsiz arazi demektir” demiştir.
Orman olmadığı doğru ise de, aslında bence bu tanım tam da doğru değildir. Çünkü 2B’ler sahipsiz olmayıp yasal sahibi devlet, fiili sahibi ise kullanan vatandaştır.