29
Nisan
2025
Salı
ANASAYFA

2B Dosyası (3)

3-VATANSEVERLİK Mİ, HALK DÜŞMANLIĞI MI?

Dünyanın gelişmiş devletlerindeki aydınların doğacıların ve basının, bizde de model alındığı anlaşılmaktadır. Fakat Türkiye’deki 2B karşıtları, o ülkelerde böyle bir sorunun komedi olarak algılanacağının, böyle bir durum olsa bile yargı yoluyla kısa sürede adil bir çözüme kavuşturulacağının farkında olmadan, tüm ciddiyetleriyle 2B’ye karşı çıkmaktadırlar.

Çünkü bunlara göre 2B arazi sahibi olmak bir suç oluşturmaktadır. Devlet arazisini işgaldir. Zavallı gariban devlet, yönetimi eline geçiren soyguncu vurguncu politikacıların liderliğinde halkın yağmasına uğramıştır.

Evet, kısmen doğru, ama bu ne kadardır. Soyguncu vurguncu diye karşı çıktığınız siyasi entrikalarla elde edilen miktar, binde bir bile değildir.

Şimdi bu bir metrenin sahibini cezalandırmak adına, 999 metrekareyi boş bırakmak ya da bu 999 metrekarede ülke ekonomisine katkıda bulunarak, geçimini sağlamak amacıyla, zilyetlik esasına göre üretim yapan halkı cezalandırmak, kurunun yanında yaşı da yakmak mı, yoksa üç beş yaşın yanında tüm kuruyu yakmak mıdır?

Yani bir metrekareyi korumak uğruna 999 metrekareyi çöpe atmanın vatanseverlikle ilgisi nedir? Halk düşmanlığı değil midir? Türkiye’de devlet vatandaştan daha verimli ve daha güvenilir midir?

Çağdaş bir devlette haklılık olan bir yerde, yasa haksızdan yana mı olmalıdır? Oluyorsa bunda bir kurnazlık vardır. Devlet hukuk devleti değildir. Genellik ve eşitlik prensibi göstermelik kalmaktadır. Devlet halkın devleti değil, devlet devletin devletidir. Yönetenin devletidir.

Yani 2B olayında işin politikacı tarafı doğru olsa bile, yanıldıkları nokta halkın buraları çok uzun zamandan beri kullanmakta olduğudur. Hatta çoğu yerde devletin dediğiniz topraklar, TC Devleti henüz ortada yokken, bu iktidarlar yokken, o halk tarafından kullanılıyordu. Onun eviydi, ahırı ağılıydı, Tarlası bağı bahçesiydi.

Devlet kendine göre kağıt üzerinde buraları orman sınırlarına almış, olmamış çıkarmış 2B yapmış, fakat 3C diye başka bir şey de icat etse vatandaş bunlardan habersizdir. Fiiliyatta o tarlasının sahibidir ve kullanmaktadır. Devletin yaptığı ve devletten geçinen kesimlerin savunduğu şey, kağıt üzerinde hayal oyunlarıdır.

2B olayında aydının, basının ve politikacının göremediği veya görmek istemediği taraf olayın halk tarafıdır. Bunlar hep devlete tapmış ve halka hep tepeden bakmıştır. Çünkü ayrı gruplar ayrı partiler ve bürokratlar olsalar da hepsinin devletle bir göbek bağı vardır. Sıradan halk gibi devleti sırtında taşımamakta, devletin üstünde taşınmaktadır.

Gasp etmiş hazineyi
2B arazisini, ormanı
Aleyhinde tanıklar, tutanaklar
Mahkeme kararları
Yıkım kararları
Kendi yurdunda doğuştan suçlu
Bir mücrim gibi yaşar Türk insanı

Örneğin bu elit kesimimiz için, 30 bin nüfuslu Çavuşbaşı’nda on binden fazla binanın, Beykoz’da bir o kadar binanın ve bir o kadar insanın, tapusuz, imarsız, iskansız binalarda oturmasının hiçbir önemi yoktur.

Ama rakip partinin bir bakanının 50 dönüm arazisi, başbakanın villası ve bunlara yandaş bazı villa sahiplerine karşı durmak beş milyon vatandaştan yana olmaktan daha önemli ve daha yaşamsal bir ülke sorunudur. Vatan savunmasıdır.

İşte 2B’ye ve zilyetliğe karşı çıkan aydının, basının ve sivil toplumun, asıl karşı çıktığı kesimin bu ülkenin sıradan vatandaşı olduğunu kavraması ve ona göre tavır alması gerekir diye düşünüyorum.

2003 yılında 2B ile ilgili anayasa değişikliği 15 Ağustos 2003’te zamanın cumhurbaşkanı Necdet Sezer tarafından yeni işgallere yol açacağı gerekçesiyle, ikinci kez veto edildikten sonra, olay 2008 Ocağına kadar sürüncemede kaldı.

Ocak 2008’de yeniden gündeme getirilince de, taraflar aynı görüşlerini koruduğundan bir düzenleme yapılamadı. 2011 seçimlerinin de büyük bir kesim için en önemli vadi 2B’ler oldu.

Burada ilginç olan Cumhurun, yani halkın başı olan cumhurbaşkanın da, halkın başı veya halkın çıkarının savunucusu değil, devletin başı olup devleti gözettiğini, ispatlamış olmasıdır ki, bu durum Türkiye’de sıradan halkın ne denli sahipsiz olduğunun göstergesidir.

Yani cumhurbaşkanı, devlet yeni işgalleri önlemekten aciz olduğu için, bu aczin cezasını halka kesmiştir. Oysa cumhurbaşkanı vatandaşı karşısında dünyanın en güçlü devletinin keyfiyetinden doğan acizlik sorunlarını kapatmak yerine, vatandaşın devlet tarafından açılmış yaralarını sarmayı tercih etmeliydi bence.

Cumhurbaşkanı 2B’ye karşı çıkmanın, en azından beş milyon vatandaşın evinden, ya da arazisinden çıkarılıp sokağa atılması anlamına geleceğini de düşünmesi gerekirdi.

Yine 2B’ye karşı çıkanların, fındık ve çay bahçelerinin terk edilerek, ne zaman orman ağaçlandırılması yapılacağı belirsiz bir sürede kurumaya bırakılmasını istediklerinin farkına varmaları gerekirdi.

2B’ye karşı olanlar 300 bin hektar tarım arazisinden elde edilen milli gelirden vazgeçilmesini ve bu gelirle geçinen milyonlarca vatandaşın açlığa mahkum olmasını istediklerini anlamaları gerekirdi.

Ayrıca terk edilen bu alanların ne zaman ağaçlandırılacağı da belli olmadığından buraların çölleşmesine çanak açtıklarını bilmeleri gerekirdi.

Çünkü ülkemizde şu anda ağaçlandırılması gereken alanların daha yarısı bile ağaçlandırılamamışken, buraların hemen ağalandırılmasını düşünmek aydınımızın Türkiye gerçekleri dışında sanal bir ortamda sanal düşünceler içinde yaşadığını gösterir.

Onlara tavsiyem, en azından, önce Türkiye’de ağaçlandırılacak alanların tamamı ağaçlandıktan sonra buraların vatandaşın elinden alınmasını savunursalar. Türkiye’de 3 bin kilometre kare alanın çölleşmesinin önlenmesine hizmet etmiş olurlar.

Aksi halde yapılan vatanseverlik değil, halk düşmanlığıdır.

Yayın Tarihi : 17 Eylül 2011 Cumartesi 11:04:16


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
erol gurun IP: 78.179.121.xxx Tarih : 18.09.2011 11:39:58

 Sn.Öner,makalenizde belirtmiş oldugunuz gibi bazı entel ve bilgili oldugunu sanan şahıslar ve kurumlar muhalif olmağı tek yönlü ve irdelemesiz olarak kabulleniyor.Bu 2B arazisi üzerine 5 yıldızlı turizm tesisleri,üniversiteler,sanayi tesisleri ve binlerce halkımızın yaşadigi konutlar..Evet zamaninda şöyle veya böyle yapılmiş keşke o zamanlar bu orman arazileri korunsaydi..ama ok  yaydan fırlamış ,bundan sonra varacagı hedef düşünülür..Daha sağlıklı  muhakeme mantıgına ve gücüne sahip yöneticilere hasret duygumuz bitsin artık..bizde yine olmasin...