29
Nisan
2025
Salı
ANASAYFA

Atırau’dan Taraz’a yolculuk

Saat 16.00’da trene bindik ve 16.30’da hareket ettik. Tren düşündüğümden daha iyiydi. Önceki Rus trenleri gibi olacağını düşündükçe 52 saat yolculuk gözünde büyüyordu. Fakat Kazak treni lüks olmasa da, bir trende insanın ihtiyaç duyabileceği hemen her şey düşünülmüş ve asgari koşullarda sağlanmıştı.

Tabi en önemlisi de, trenin soğutma sisteminin olmasıydı. Rus trenlerinde en çok rahatsızlık sıcak ve ter içinde yatmaktı. Burada hiç terlemeden normal bir ısıda yolculuk etmek büyük bir rahatlıktı. Bu konfor buradaki otobüs ve minibüslerde bile yoktu. Onlarda da sıcaktan pişiyorsunuz. Oysa İran’ın son model otobüsleri uçaklardan da rahat ve lükstü. Belki biraz da onlara alışık olduğumdan olmalı bunları çok yadırgamıştım.

Kompatımanda üst üste üç yatak

Trenin Rus trenine göre ikinci iyi tarafı da kompartımanın yataklı kısmının karşısındaki pencere kenarında iki tane oturma yeri bulunmasıydı. Çünkü uyumuyorsanız sürekli yatmak sürekli oturmaktan daha zordu. Vagonun bu bölümündeki yataklar içeriye üçüncü kat olarak alındığından yine bir kompartımanda 6 kişi kalıyordu. Ama yatmak istemediğiniz zaman inip burada oturma olanağı vardı. Koridorda 25-30 cm derinlik ve 50-60 cm genişliğindeki dar bir masanın iki tarafındaki oturma yerleri açılıp kapanır olduğundan koridoru da sürekli kapatmıyor ve koridordaki geçişleri fazla engellemiyordu. On kompartımanın önünde ikişerden 20 tane bu şekilde oturma yeri vardı.

Koridorda gece eğlencesi

Bir ara dün üst katı alsam da fazla zor olmayacakmış ve bir gün önce Almatı’ya varacakmışım diye düşündüysem de, bugüne kalmanın daha doğru olduğuna karar verdim. Çünkü üçüncü kat pencere hizasının üstünde olduğu için hiç dışarıyı görmediği gibi inip çıkmak da zordu. Ayrıca hem Atırau’yu da gördüm ve hem de kayıt işlemini de yaptırmış oldum.

Kırgız kadınlarla

Kompartımanın sol tarafında ortadaydım. Altımda bir kazak kadın, onun karşısında bir Kırgız kadın vardı. Başka bir Kırgız kadın da benim karşımda yatıyordu. Üçüncü katta iki Kırgız genç karşılıklı yatıyorlardı. Yatma alanı da sanki daha büyüktü. Çünkü erzak çantamı başucuma koyduktan sonra yattığım halde ayaklarımı tam uzatabiliyordum.

Trenin hareket ettiği 16.30’dan güneşin battığı saate kadar, buralarda oturarak, gelen geçenle tanışarak zaman geçirdim. Arazi hiç değişmeden yarı çöl, yarı bozkır devam ediyordu. Üstümde yatan gencin arkadaşları öteki kompartımanlarda da vardı. Önce laf attığımda konuşmadan geçmişlerdi.

Dışarısı çölümsü bozkır

Ama ben üstümde yatan gençle tanıştıktan sonra o da beni onlara, Türkiye’den gelen turist olarak tanıttı. Sonra konuşmak istemeden gidenler dahil, duyan herkes merakını gidermek için benimle konuşmak için fırsat kolluyordu.

Koridordaki oturakta karşımda oturan kalktığı anda, bir başkası oturuyordu. Hepsine önce tarih öğretmeni olduğumu, sonra buralarda Türk tarihini araştırdığımı anlattıktan sonra, siz de Türksünüz diyordum. Ama “Hayır biz Türk değiliz, biz Kazağız” diyorlardı. Bak dilimiz bir diyorum, “Dinimiz ve dilimiz benziyor ama biz Kazağız” diyor, sonra da bir punduna getirip “Sen kuran okuyorsun, sen namaz kılıyorsun” diye soruyordu.

Sen boş ver şimdi benim Müslümanlığımı. Müslümanlık Allah ile kul arasındadır. Devlet ve millet kavramları ise daha başka bir şeydir, daha dünyevidir” desem de, “Benim için Kazaklık değil, Müslüman olmak önemli” diyordu.

Kompartımanda sohbet ve eğlence

Dünyada başka Müslüman devletlerde var. Araplar, Acemler, Mazlezyalılar, Endonezya ve Hintliler ama bunlar Türk değil. Rusya, Belarus, Ukrayna ve Moldova gibi Rus devletleri de var Hıristiyan, ama Hıristiyan Avrupa ile aynı değil. Dünyada da pek çok Müslüman devlet varsa da, Türk olanı altı tane diye sayıyorum. Özbek, Kazak, Kırgız Türk olur mu hiç diyor. Belki Azerilerle Türkmenler sizden olabilir, ama ötekiler olamaz diyorlar. Sonra kaynağa dönerek, Baykal, Altay ve Moğolistan üçgeninden çıktıktan sonra siz burada kaldınız biz ileri gittik vs.

Bu konuşmaları defalarca başka gelenlere tekrarladıktan sonra şimdi olmasa da eskiden Türk olduklarını kabul ettiler. Kabul edip giden kompartımanında benim anlattıklarımı anlatıyor olmalı ki devamlı yenileri geliyordu. Ve vagonda hemen herkes benim Türkiye’den Tarih araştırmaya gelmiş turist olduğumu biliyordu artık.

Arazi hemen hiç değişmeden sürüyordu

Konuşmalar sırasında gözümün biri de daima dışarıda doğayı izliyordu. Arazi yarı bozkır yarı çöldü. Çok zayıf bir bitki örtüsü vardı. Saat 22.00’de güneş battıktan sonra yattım.
 

Yayın Tarihi : 15 Şubat 2013 Cuma 09:30:04


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
yasar ertas IP: 94.135.249.xxx Tarih : 16.02.2013 18:39:42

tren kompartimanida  kadinlar erkekler birbirlerini tanimadan kalmalari hatta yatmalari ne güzel bir medeniyetlik  dikkat cekilecek konuya deginmisiniz bu medeniyetlilik oralardan beklemedigim ummadigim ama beni utandirdiklari icin  o kisilere tesekkürler

 siz türk ben türküm konusunda kazak olduklarini türk olmadiklarini  söylemeleri bunada müslümanim müslümanizi eklemeleri medeniyetlerine bir puan daha eklemisler tesekkürler biz nedense orta asyadan cikmisiz her tarafa dagilmisiz her dagilanimiza türk demisiz güzel demis güzel ce bunu da  ögretmisler güzellik oldugu icin icinde var bir hakikat oldugu icin  bizede en büyük pay ciktigi icin bizede tesekkürler öyle olsun öyle diyelim gitsin baskalarinlada karsilasinca  buradaki gibi cevaplar alalim gitsin yoktur bir kötü lük

müslümanlik ta bir konuya deginmek geldi icimden her memleket kendi dilinde yazisinda bunu yapsa idi (bir zamanlar bizde denendi)her memleket kendi capinda kalir idi ic sinirlarinda daha iyi anlar daha iyi bilir di belki ama iste böyle yedi düel ötede bir müslümanla karsilasinca bu buradaki gibi olabilir bir japonyonun bir yerinde olabilir iste o ortak dil orada ne güzel bir baglanti yakinlilik getiriyor herkezi kaynastiri veri veriyor bir kac dua bilenler bile selamda bile var bir keramet demek geliyor kendi kendime geri kafalilikmi bu diyorum bilenlere bu konuyu birakiyorum selamünaleküm- aleykümselam  ve aksam saati iyi akasamlar diyorum