Bağımsızlık Kürtlere Ne Kazandırır? (3)

 3-BAĞIMSIZLIK KÜRTLER İÇİN KAZANÇ MIDIR?

Aklı başında hiçbir Kürt bağımsızlığı istemez, istememesi gerekir. Çünkü Kürtler için bağımsızlık, içinde bulunduğu bu üçüncü dünya ülkelerine özgü şarklı sistemim içinde yüz yıl daha çile çekmek anlamına gelmektedir.

Oysa biz bu çileyi birlikte çektik, süreyi doldurduk ve şimdi AB’nin sapına yapışarak bu çilehaneden çıkmak üzereyiz. Kürtlerin bağımsızlık istemesi “Daha benim çilem dolmadı, ben bir süre daha burada kalacağım” demektir. Kürtler bağımsızlık istemekle çok şey kaybeder, Türkiye ise hiçbir şey kaybetmez, alır başını gider.

Ola ki Kürtler bağımsızlık istedi, ola ki ayrıldı; dünyanın sonu da değildir. Kürtler kaybeden taraf olacak, TC üzerindeki yükü atıp, tırısa kalkacak, şu andakinden çok daha büyük bir devlet olacaktır. Çünkü büyüklük toprak veya nüfus değil, büyüklük vatandaşını mutlu etmektir. Refah içinde yaşatmaktır. Büyüklük çağı yakalayarak dünyada ön sıralara geçmektir.

Türkiye’den ayrılarak kurulacak, Irak’tan ayrılarak kurulacak veya ikisinin birleşmesiyle kurulacak bir Kürt devletinin böyle bir şansı yoktur. Sanılmasın ki, bölgenin doğal kaynakları, Kuzey Irak petrolleri onları öne geçirecektir. Asla! Hatta Güney Doğuya Ekvator ormanlarını da getirseniz hiçbir şey değişmeyecek, o zenginlikler bile Kürt halkına artı çile olarak yansıyacaktır.

Çünkü gelişme doğal kaynaklar ve olanaklarla gerçekleşseydi, İngiltere’den, İsviçre’den başlayıp Japonya’da boy atmazdı. Gelişme bir kaynak meselesi değil bir yönetim meselesi, bir anlayış meselesidir.

Ve dünyaya baktığınız zaman, en büyük doğal kaynak rezervleri geri kalmış ülkelerde bulunmaktadır. Dünyanın ikinci büyük ekonomisi Japonya’nın ise hiçbir doğal kaynağı yoktur. Ve yine dünyaya baktığınız zaman, demokrasiyi yerleştirmeden, zenginliğe dayalı üçüncü dünya sistemleriyle kalkınmış hiçbir ülke de yoktur.

Bizde AB şu anda demokrasiyi tesis çalışmalarını başlatmıştır. Kürt sorununu çözdüğümüz anda, demokrasiyi de yerleştirmiş olacağımızdan, hep birlikte fırlar gider, dünyada ön sıralara geçeriz. Savaş bitirilip, mutluluk yakalandıktan sonra da bir daha bu sorunları yaşamayız.

Ama Kürtler bağımsız olursa, demokrasiyi yüz senede de oturtamazlar. Çünkü orada sosyal yapı laiklik ve demokrasiye çok daha dirençlidir. Hatta Türkiye’nin 85 yıllık cumhuriyet döneminde demokrasiyi yerleştiremeyişinin temel nedenlerinden birisi, bu sosyal yapının direnmesidir.

Merkeziyetçilik, laiklik ve demokrasi Kürdistan’da hep aşırı bir dirençle karşılaşmıştır. Kürtlerin bağımsızlığı demek, Kürtleri demokrasiye, laikliğe ve çağdaşlığa direnen, Şeyhlere, Seyitlere, ağalara, aşiretlere teslim edip, “Ne haliniz varsa görün” deyip kaçmak ve kendini kurtarmak isteyen bir davranış olur gibi geliyor bana.

Kürtlerin bağımsızlığını, Türkiye’nin toprak kaybı, küçülmesi ve güç kaybı olarak görenler çoktur. Kürtlerin içinde de, sanki Türkiye’den ayrılınca başlarının göğe değeceğini zannedenler de çoktur. Fakat zannedilenin aksine, Kürtlerin ayrılması Türklerin kurtuluşu olurken, Kürtler için belki şu andaki savaş ortamından kurtuluş gibi görünse de, uzun vadede düşünüldüğünde, Kürtlerin büyük üçlüde felaketi olacaktır.

Benim böyle düşünmem, bin senedir birlikte yaşadığımız Kürt kardeşlerimden ayrılmak istemediğim için onlara gözdağı vermek olarak algılanabilir. Ama etraflıca düşünülür, coğrafya ve sosyal yapı iyi incelenirse bunun gerçekliği kolayca görülecektir.

Onun için, herkesin açılıma dört elle sarılması, bir an önce barışı tesis ederek demokrasinin yerleştirilmesinin, hepimiz için en akılcı ve en sağlıklı çıkış yolu olduğunun görülmesi ve sahiplenilmesi gerekmektedir.