29
Nisan
2025
Salı
ANASAYFA

Devlet ve Açılıma Bakış (6)

6-KIRMIZIÇİZGİLERLE AÇILIM OLMAZ

Benim değerlendirmelerime göre, AKP samimiyet testini geçti, açılım yapmakta kararlı, ama her yere kırmızıçizgiler çizilerek nasıl açılım yapılacak. Resmi dil Türkçe, üniter yapı bozulmayacak, anayasanın değiştirilemez maddelerine dokunulmayacak, af yok, teröristle pazarlık yok, konuşulmayacak, tek millet, tek devlet, tek vatan, bayrak, İstiklal marşı vs. aynı kalacak. Öyle ise neyle ve nasıl açılacaksınız.

Anayasanın değiştirilmez maddelerine dokunulmadan açılım nasıl olacak? Bırakın açılımı, milli iradenin ülke yönetimine tam olarak egemen olabilmesi için, anayasada değişecek çok nokta var. Açılım olacak deniliyor ama hiçbir açık kapı bırakılmamasına çalışılıyor, tüm kapılar kapatılıyor. Açılım mı, kapatım mı belli değil.

Türkiye’nin bölünmez bütünlüğü elbette ki iyi bir şeydir. Dünyada daha çok devlet demek, daha çok düşmanlık, daha çok silahlanma, daha çok savaş ve daha çok insan öldürmektir.

Ayrıca Türkiye’nin bölünmesini gerektirecek ve bu bölünmeden daha fazla çıkar elde edecek bir kesim de yoktur. Ve hatta yukarda da belirttiğim gibi, bölünmeyi isteyen taraf en fazla zararı kendisi görecektir. Bu yüzden Kürt sorununun çözülmesi için ülkenin bölünmesine hiç gerek yoktur.

Sorun çözüldükten sonra adım, adım bağımsızlık düşüncesi de geçersizdir. Çünkü sorun çözüldükten sonra Türkiye hızla ilerleyecek ve bir AB devletinin refah düzeyini yakalayacaktır. O duruma gelen devletlerde ise kimse bağımsızlıkla ilgilenmemektedir. Çözüm TC vatandaşları arasındaki birlik ve beraberliği pekiştirecektir.

Avustralya’da, ABD’de tüm dünya insanları bir dünya karması olarak refah içinde yaşarlarken, hiç birisi parçalanıp bölünmeyi ayrılmayı düşünmediği gibi, bir Çinli, bir Arap, bir Afrika asıllı zenci veya bir Avrupa kökenli ABD vatandaşının ABD’ye bağlılığı, Avustralya vatandaşının Avustralya’ya baylılığı kendi ulus devletine bağlılığından daha üst seviyelere çıkmakta, kendi ulus devletiyle bağları nostaljik bir özlem duygusuna dönüşmektedir.

Ama tüm bunlara rağmen, Türkiye’nin bölünmez bütünlüğü bir ayet ya da bir tabu da değildir. Gerekirse bölüne de bilir. Bu dünyanın sonu da değildir. Hatta Türkiye alır başını gider. Kısa sürede Avrupa’nın en ileri ilk beş ve dünyanın en ileri ilk on ülkesi arasında yer alabilir. Ama sorun çözülürse bu başarıyı bir bütün olarak yakalamak da mümkündür. Çözülmez ise iki taraf da, birbirini engelleyerek yerlerde sürünür durur.

Evet, olmuyorsa ve gerekiyorsa bölüne de bilir. Birlikte yaşayacağız diye, birbirine ebediyen dünyayı zindan etmenin de alemi yoktur. Sorun çözülemiyorsa, birlikte yaşamak becerilemiyorsa, gönüllü ya da metazori bölünmek kaçınılmazdır. Gerekirse başkaları da böler.

Ülke Osmanlıdan bölüne, bölüne bu hale gelmiştir. 500 sene süper güç olarak, dünyaya hükmeden İngiltere de dağılmış, en son iki süper güçten biri olan Sovyetler Birliği de dağılmıştır. Ruslar bile bölünmüştür. Büyük Ruslarla Beyaz Ruslar sonradan yine belli koşullarla birleştiyse de Ukrayna ayrı kalmıştır. Sen de Russun ve Öteki Ruslarla birlikte yaşamak zorundasın denilememiştir.

Büyük veya küçük her tür birlikteliğin ve beraberliğin sürdürülebilmesinin temel koşulu, tarafların memnun, mutlu ve refah içinde olmasına bağlıdır. Tahrikler, iç ve dış müdahaleler ve ülke sorunları karşısında, insanlar koşullar elverişsiz de olsa birliği sürdürmek için bir gayret içinde olabilirler. Ama gayretlerin boşa gittiği, sorunların çözümünden umut kesildiği durumlarda bölünmeler gelir. Bu olumsuzluklara direnişin gücü ve süresi, toplum yapısının homojenliği ile doğru orantılıdır. Ama ebedi değildir.

Bu yüzden, şu anda ABD vatandaşı olmaktan gurur duyan, ABD vatandaşlığı için her şeyi göze alan insanları eğer ABD, mutlu ve refah içinde yaşatamaz bir duruma gelirse, dünyanın bu en büyük gücü de 30-40 parçaya bölünebilir.

Bırakın bölünmez bütünlüğü, devletler yıkılıp tarih sahnesinden siline de bilir. Her ne kadar kuruluşunda devletler için ‘ebed müddet’ bir ömür biçilse de, hiçbir şey ebedi değildir. Üç bin yılı aşkın saltanat süren Mısır Krallığı da, Roma’da Bizans da, Osmanlı da yıkılmıştır.

Hatta hiç bunlara, bölünmelere yıkılmalara zaman kalmadan, insanoğlu kendi kendini toptan yok edecektir. Dünya ve insanlık bugünkü devletler düzeninde devam ederse, insanlığın sonu yüz yıldan daha kısadır. Dünyadaki mevcut nükleer silahlar, dünya gibi birkaç tane daha gezegeni toptan yok edecek kadar fazladır.

Kaldı ki bugün insanlığı nükleer silahlardan daha hızlı ve daha kesinlikle yok edebilecek gizlenen ve bir savaş anında ortaya çıkması beklenen pek çok silahın varlığından söz edilmektedir.

Bu yüzden ben tüm bölünmelere ve hatta eski bölünmüşlüklere, yani devletlere karşı olan birisi olarak elbette ki Türkiye’nin bölünmesini arzu etmem. bu köşede aylarca ‘Dünyanın Birliği’ için yazılar yazan ve birlik için yol haritası çizmeye çalışan biri olarak, bölünmüşlükleri birleştirmeye çalışıyorum. Çünkü dünyanın ve insanlığın kurtuluşu, bana göre buna bağlıdır. Aslında başka da hiçbir çıkış yolu kalmamıştır.

Ama tüm bunlara rağmen, benim arzularım ne olursa olsun, yaşanan dünyanın kuralları vardır. Olayları bu kurallara göre değerlendirmek gerektiğinde de, her devlette, her birlikte veya toplulukta bölünme de gündeme gelebilir. Buraya konulan bir kırmızı hat, belki konuşulacak başka şeylerle bunun önlenmesi mümkünken, anlaşma olasılığı olan konuların konuşulmasını da engelleyebilir.

Üniter yapının da kırmızıçizgisi var. Tamam, bozulmasın ve sanırım üniter yapı içinde de Kürt sorunu çözülebilir. Fakat üniter yapının tabulaştırılması, değişmezler arasında yer alması, pek de akıl ve bilim işi değildir. Üniter yapı hiç Kürt sorunu gündeme gelmese de idari kolaylık veya daha fazla yerellik gibi nedenler ve gelişecek başka yeni sistemler nedeniyle de değişebilir. Bunun kırmızıçizgi yapılması, değişmezlik olup, durağan ve gelişime kapıları kapatmak anlamı taşır.

Her tarafı kırmızıçizgilerle kaplarsanız neyi nereye açacaksınız. Amaç yeni kapılar açmak mı, yoksa açık kapıların önüne de halatlar çekmek mi?

 

Yayın Tarihi : 6 Nisan 2010 Salı 12:29:22


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?