29
Nisan
2025
Salı
ANASAYFA

Dr. Niyazi Altunya (4)

4-İLKÖĞRETMEN OKULLARINDA EĞİTİM VE ÖĞRETMENLERİMİZ

Şu anda Türkiye’nin en önde gelen eğitimcilerinden birisi olarak, Gönen’de aldığımız eğitimi ve öğretmenlerimizi kısaca değerlendirebilir misiniz?

Gönende öteki ortaöğretim kurumlarına üstün sayılabilecek birçok uygulamanın içindeydik. Özellikle çok yönlü eğitim ile birçok yeteneğimizi tanıma olanağı bulduk. Özellikle güzel sanat duyarlılığı öteki okullardan daha iyi kazandırılıyordu. Müzik, resim, şiir, tiyatro yönsemelerimiz burada ortaya çıkıp gelişti.

Gönen’den yetişen yazar Fakir Baykurt (müzeden)
 

Yaşam da bunu doğruluyor. Öğretmen okullarında nitelikli öğretmen olma yanında bilim ve sanat adamlarıyla, çok sayıda yazar yetişmesinin gerisinde, uygulanan eğitimin etkisi çoktur.

Türkçe edebiyat derslerimiz çok iyi geçti. Çok okuyup güzel yazmak okulda çok prestij sağlıyordu. Örneğin ilk yıl Türkçe öğretmenimiz Mehmet Cirah bize bir aya yakın, gazete dersi verdi. Sınıfın yarıdan çoğu gazete sözünü bile doğru söyleyip yazamıyordu. Sözde sınav kazanıp gelmiştik ama sınıfta 44 kişiden sadece dört kişi kekelemeden okuyabiliyordu. Onunda 2 tanesi öğretmen çocuğu kontenjanından gelmişti.

Sınıf öğretmenimiz olan müzik öğretmenimiz Veli Asan’dan da çok şey öğrendik. Kravat bağlamadan, binalara girerken ayaklarımızı silmeyi, zeytini yerken çekirdeğini çatalımızla almayı ve birçok görgü kuralıyla, doğru dürüst konuşmayı ondan öğrendik.

Bize: “Çok iyi bir enstrüman çalamayabilirsiniz; ama kendinizi öne çıkaracak herhangi bir beceriniz olsun” derdi. Bu konudaki beceriksizliğime karşın beni severdi. Çünkü genel kültür ve yazıp çizme konularında beni iyi bulurdu.

Ne var ki onun, okulu bitirir bitirmez eğitim enstitüsüne girmem konusundaki tavsiyesini tutmadım. Çünkü dördüncü sınıftan başlayarak eğitimbilim alanına ilgim daha çok yoğunlaşmıştı. Üstelik benim önce köydeki ailemi kurtarmam gerekiyordu. Zaten pedagoji öğrenimi için en az üç yıl ilkokul öğretmenliği yapmak zorunlu idi.

Türkçe dersimizde Özbek İncebayraktar öğretmenimizin çok özel bir yeri vardır. Şair de olan bu öğretmenimizden çok etkilendim. Onunla da ve Veli Asan öğretmenimle iletişimimiz sürüyor.

Özbek Bey derse bir çanta dolusu kitapla girer onları 5-10 dakikada tanıtır. Hatta bir pasaj ya da birkaç dize okur. Ondan sonra dersin klasik konularına girerdi.

Meslek dersleri öğretmenimiz, aynı zamanda ilk köy enstitüsü çıkışlı öğretmenimiz Hacı Küçükkaraca benim meslek ve akademik yaşamımı yönlendirenlerden birisidir. Bu öğretmenimiz çok okuyan ve çok coşkulu konuşan değerli bir insandı. Yaşamı sürgünlerle geçmiştir. Midesindeki rahatsızlığı nedeniyle alkolden kötü etkileniyordu. Ama hiçbir taşkın hareketini görmedik. Ne var ki onu çekemeyenler bu zaafını çok kötü kullandılar.

Onu hep izledim arayıp sordum. Ankara ya geldiğimde, o da köyü Hasanoğlana yerleşmişti. Ondan sonra karşılıklı ziyaretlerimiz oldu. Yetmiş yedi yaşında kanserden ölünceye kadar coşkusunu yitirmedi.

İlk yıl hariç (Ahmet Sertöz ayrıldıktan sonra) matematik dersimiz berbat geçti. Ağzı da bozuk olan matematik öğretmenimiz üç dört yılımızı zehir etti. Son marifeti de eğitim şefi iken yeni gelen müdüre beni ve bir arkadaşımı gammazlayıp bizi, üstelik son sınıfta dövdürmesidir. Yediğim iki tokat Gönen yaşamımda ilk ve sondur.

Sonra bu müdürümüz kendisini bağışlatmak için çok çalıştı. Bir bahane bulup sık sık evine çağırırdı. Kızı da sınıf arkadaşımızdı. Aslında çok olgun ve deneyimli bir eğitimci idi. Ama beceriksiz aciz muhbir öğretmenimizi kurtarmak için bizi incitmek zorunda kalmıştı.

Fen bilgisi öğretmenimiz Kenan Okan, Neriman Karaosmanoğlu, özellikle Pervin Gürpınar çok değerli insanlardı. Pervin hanımla bir ay evvel telefonlaştık.

Beden eğitimi öğretmenlerimizden Hüseyin Çolakoğlu ve Nihat Gürpınar işlerini iyi biliyorlardı. Ve yumuşak huylu ve becerikli insanlardı. Fakat diğer ikisi kırıcı idi. Onlarla da sonradan karşılaştık. İyi ilişkilerimiz oldu.

Tarih ve coğrafya öğretmenlerimizden İhsan Sayın hakkındaki izlenimlerim hiç de iyi değil. Derslere ayık gelmezdi. Bir ara eğitim şefi de oldu. Görevine zamanında gelmezdi. Şöven bir milliyetçi olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum. Aynı branştan Hakkı Caner dersimize girmemişti. Ama ikinci etütte sobaya odun atan arkadaşımıza nasıl acımasızca dayak attığını unutamam.

Son yıllarda coğrafya derslerimize giren Türkan Saraçoğlu, meslek dersleri öğretmenimiz Halil Erkan ve Dündar Özlü değerli, sevgi dolu insanlardı. Derslerini de iyi işlerlerdi. Benim iyi bir öğrenci olduğum yolundaki değerlendirmelerini de duyardım. Hiçbir dönemde karnemde zayıf dersim olmadı.

Gönen’de 1960’lı yılların öğretmen kadrosu.

İş ve teknik dersi öğretmenlerim Ahmet Demirel ile de Yusuf Karacan ile de aramız iyi idi. Ancak kendisi aksi bir insandı. Bitirme sınavında gerekli olan sağlam havyaları kaldırdı, bizi zora soktu. Ağzı bozuk havyaların önce ağzının kalaylanması sonra kullanılması gerekiyordu. Oysa buna yetecek zaman vermemişti.

Ben okul yaşamımda ilk kez bas bas bağırdım ve işi yarım bırakıp çıktım. Doğal olarak zayıf vermiş, fakat bana tokat atan okul müdürümüz baskı yapıp düzelttirmiş. Düzeltmeseydi 101 kişiden sadece ben bütünlemeye kalacaktım.

Tarım derslerini ve öğretmenlerini severdim. Yekta Yenal, Tahsin Yücel, Süreyya Özgen işlerinin ehli öğretmenlerdi. Tüm öğretmenlerimi anamadım. Ama izlenimlerim oldukça iyidir. Son yılımız öğretmenlerle arkadaşça geçti.

Okulun öğrenci yönetimini oluşturmak için yapılan teşkilat seçimleri çok canlı geçerdi. Benim ekibimin kazanama şansı çok yüksek iken eğitim şefimiz Yusuf Karacan, son sınıfların aday olamayacağı gibi garip bir yöntem getirerek bunu engelledi. Belki benim için de hayırlı oldu.

Resim öğretmenlerimiz de iyi insanlardı. Ancak bende derin iz bırakan çok kısa süre dersimize giren İsmail Gülyen öğretmenimizdir. Muzaffer Ercan öğretmenimizden ise kesik uçla güzel yazı yazmayı örendik.
 

Yayın Tarihi : 31 Temmuz 2011 Pazar 00:11:58


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?