29
Nisan
2025
Salı
ANASAYFA

Gordion’dan İssos’a

Tarihte olayların araştırılması, belge ve bulguların sebep sonuç bağlantısıyla bilinenden bilinmeyene doğru sıralanması, herhangi bir olayın sebebinin, kendisinden önceki olayların sonuçları arasında aranması, her ne kadar olayların zamana yerleştirilmesi ve birbirleriyle etkileşimleri konusunda bir fikir verse de, sonuçlar tam anlamıyla kesin ve gerçek bilgiler değildir.

Örneğin İskender’in Asya Seferinde, MÖ 334 yılının olayları ile 333 yılının olayları birbirine karışmaktadır. Burada olaylara bakıp, akıl yürüterek bazı sonuçlar elde edebiliriz diye düşünüyorum. Örneğin İskender’in yukarda yazdığımız yolculuğunda 334 kışının sonlarına doğru Sagalassos’u alarak Gordion’a kadar ulaştığı anlaşılmaktadır.

Fakat bir başka görüşe göre de, kışı Akdeniz kıyılarında (Phaselis’de) geçirdikten sonra, 333 yılı ilkbaharında, Pamfilya ve Pisidya’da egemenliğini kurup, Gordion’a gittiği ve buradan Kapadokya’dan ve Gülek Boğazından geçerek Çukurova’ya vardığı ileri sürülmektedir.

Bu bilgileri kontrol için en geçerli bilgi, 5 Kasım 333 günü yapılan İssos Savaşıdır. Burada İssos Savaşını esas alırsak, İskender’in MÖ 333 yılı başlarında Gordiyon’a varıp, Ködüğümü çözüp, Firgya ve Kapadokya’ya egemenliğini tanıtarak, Kayseri ve Niğde üzerinden Gülek Boğazını geçerek, Tarsus’a gelmiş olması ve buradan da, 5 Kasım günü İskenderun’daki savaş alanına ulaşması için zaman yeterli görünmektedir. Ama büyük bir orduyla, kışı Anadolu içlerinde geçirmek kolay olmasa gerek diyorum. Burada zaman uzun, ama mevsim uygun değildir.

Ama MÖ 334 Kışını Paselis’te geçirip, baharda Pamfilya ve Pisidya’yı alarak Gordiyon’a varması halinde, Kapadokya’ya varması ve 5 Kasımda Savaş meydanında olması da olanaksız değildir. Fakat biraz zordur. Çünkü büyük bir orduyla yol almaktadır ve Tarsus’ta ağır bir hastalık da geçirmiştir. Burada mevsim uygun, ama zaman kısadır.

Hani derler ya, tarihte yalnızca tarihler doğrudur. Olayların gelişimi, sebep ve sonuçları her zaman su götürür denilse de, bazen tarihler arasında da böylesi bir yıla varan farklılıklar olabilmektedir. Ve günümüzden uzaklaştıkça bu farklılıklar daha da artmaktadır.

Bir kanıtım yok, ama benim kanaatim: İskender’in Sagalassos’ta fazla kalmadan yoluna devam ettiği şeklindedir. Sanırım üç veya en fazla beş gün kadar kalıp yoluna devam etmiş olmalı ve bir ihtimal Apemediya (Dinar) da Parmenion ile buluşmuş da olabilir diye düşünüyorum. Çünkü eğer Parmenion Büyük Menderes vadisini izleyerek Gordion’a gidiyor ise, Dinar’da buluşmuş olmaları muhtemeldir. Ama Gediz vadisinde ilerliyorsa, buluşma yeri Gordion olacaktır.

Gordiyon Düğümü (Temsili resim. Alıntıdır)

Gordiyon’da kördüğümü bir kılıç darbesiyle çözmesi de, Büyük İskender’in kişiliğiyle tamamen uyuşmaktadır. Kendisini Zeus’un oğlu olarak kabul eden, Turuva Savaşlarının yenilmez kahramanı Akhilleus Ve Herkül ile özdeşleştiren Büyük İskender, Dünya hakimiyeti peşindeydi. Ve Efsaneye göre kördüğümü çözen bütün dünyaya hakim olacaktı.

İskender Godiyon’dan Doğuya devam ederek ve önemli hiçbir direnişle karşılaşmadan Ankara ve Kapadokya’dan geçerek, Kayseri ve Niğde üzerinden Gülek Boğazında Torosları aşarak, Çukurova’ya iner. Tarihçiler, Perslerin bu geçitleri tutarak, İskender’in ilerleyişini durdurabileceği halde, ordularının kalabalık ve süvarilerden oluşmasına güvenerek, meydan savaşlarını tercih etmesini eleştirmektedir.

İskender terli terli Tarsus Çayına girdiğinden, burada ağır bir hastalık geçirmiş ve Tarsus’da bir süre kalmış olup, ordusunu İskenderun’a Parmenion götürmüş, Darius’un yaklaştığı haberi gelince ordunun başına geçmiştir.

İskender, Büyük Pers Kralı lll. Darius ile Bugünkü İskenderun yakınlarında Payas Deliçay kıyısında 5 Kasım 333 yılında karşılaştı. İran ordusu daha kalabalık olmasına ve savaşta İskender ters bir pozisyonda yakalanmasına rağmen, savaş yönetimindeki dehası ve doğrudan Darius üzerine saldırıya geçmesi yüzünden, Darius kaçınca ordusu da dağıldı.

İssos Savaşından bir sahne (Temsili resim. Alıntıdır.)

İskender, İssos Savaşında Persleri ikinci kez ağır bir yenilgiye uğrattıktan sonra, artık başlangıçtaki hedeflerini de büyüterek, Gözünü tüm Pers ülkelerine dikti.

Ama önce Perslerin Akdeniz ile irtibatını kesmek ve Akdeniz ticaretini güvenli biçimde Yunanlılara açmak için, Anadolu’yu terk ederek Suriye kıyılarından Mısıra yöneldi.

nazmioner@mynet.com

Yayın Tarihi : 8 Aralık 2013 Pazar 11:59:39


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?