29
Nisan
2025
Salı
ANASAYFA

Gorgan’dan Meşhet’e

Gorgan’dan çıktıktan sonra aynı geniş ova, aynı bitki örtüsü, aynı biçimde devam ediyordu. Ali Abad’a doğru sağımızda dağlar belirmeye başladı ve arazide hafif bir dalgalanma olduysa da, fazla sürmedi. Ova yine dümdüz ta Hazar kıyılarına kadar uzanıp gidiyordu. Dağlar da ormanla kaplıydı.

Bir süre sonra Hazar’a daha yakın gitmeye başladık. Deniz görünmese de ovanın bittiği yeri kestirmek mümkündü. Gerçi Irak çölünün sis tabakasından görüş mesafesi on- on beş kilometreyi geçmiyordu.

Fakat coğrafya değişmese de bitki örtüsünde değişiklikler fark ediliyordu. Özellikle yapılan tarımda kuru ziraat ön plana geçmiş, pirincin yerini buğday, arpa gibi kuru tarım ürünleri almıştı.

Gonbad

Gonbad veya (Gümbet-i Kavus) büyükçe bir şehir görünümündeydi. Bulvarları meydanları çok güzel bir peyzaj mimarlığının ürünüydü.

Burada garaja girip yolcu aldık. Garajda birisine burası Türkmen şehriymiş doğrumu dedim. “Beli beli… Buranın hemen hepsi Türkmendir. Mazandarani ve Farsi azdır” dedi. Burada da yeşil alanlar bağlar bahçeler vardı. Dağlar ormandı. Ama ovanın yarısı da sapsarı hasat edilmiş tahıl alanlarıyla kaplıydı.

Arada pek çok köyler vardı ve bazıları birleşik gibiydi. Ben bunlardan belli bir büyüklükte olan ve tabelalarda mesafe olarak yazılı olanlarını not ettim. Minuder’de küçük bir şehir olup, aynı coğrafya aynı özelliklerle burada da devam ediyordu. Yalnız dağlar biraz daha yükselmeye başladı.

Bojnord’dan sonra kırsal

Kalikeş de büyükçe bir kent. Dağlar da uzaklaşınca sonsuz bir ova görünümünde. Coğrafya ve bitki örtüsü aynı. Fakat buraya dek göremesek de solda ovanın bittiği yerde Hazar’ın varlığını hissediyorduk. Ama Sadık Abad’a doğru Sağda dağlar yola yaklaşırken solumuzda da dağlar belirdi ve bir boğaza girdik.

Yani coğrafya değişti ve bitki örtüsü de birden her yerde ormana dönüştü. Çok gür ve çok canlı bir ormandı. Adeta Mazenderan’da Hazar kıyılarına çıktık. Galuş’tan sonra ise orman her tarafımızı sardı ve yol bir bitki tüneli gibi ormanın içinde kayboldu. Gür olduğu kadar devasa ağaçlar da vardı. Bu ormanlar takriben 20 kilometre kadar devam etti ve Dust’ta bitti.

Azadşehr’de bir meydan

Aşkale orta büyüklükte bir şehir. Türkmenlerle Kürtlerin yaşadığı güzel bir kent. Genellikle kuru tarım alanları hakim ovada. Ama yeşil alanlar da az değil. Aşkale’den sonra bu yeşil alanlar daha da artarak, bazı köylerde tamamen bağ bahçeye dönüşüyor. Özellikle yamaçlarda kesintisiz uzanan bağlar bir orman görüntüsü veriyor.

Bojnurd’a doğru bağlar ve bahçeler bitme noktasında azalırken, arazinin de sürekli yükselerek bin metreyi aştığını görüyoruz. Bojnurd Gülistan eyaletinin sonlarında büyükçe bir bozkır kenti. Etrafı fazla yüksek olmayan, çıplak dağlarla çevrili bir çanağın içinde kurulmuş, ama çanak oldukça büyük bir ova.

Bojnord, ilerde düzlükte

Türkmen atlarıyla ünlü Bojnord kenti Kuzey Horasan Eyaletinin başkenti. Yüksekliği 1100 metre civarında. Nüfusu 200 bin. Burada da Farisi, Türkmen ve Kürtler nüfusun çoğunluğunu oluşturur dediler. Kırsalı kuru, ormansız ağaçsız olsa da merkezi bakımlı, bulvarları meydanları botanik bahçesi gibi.

Bojnurd’an Şirvan’a doğru arazi devamlı yükseliyor. Aslında bunu biz hiç hissetmiyoruz. Yani Gorgan’dan beri doğru dürüst bir engebe ile karşılaşmadık. Hep dümdüz bir arazide yol aldık gibiydi. Fakat doğaya bakıyorum oldukça yüksek bir yaylada bulunduğumuzu anlamakta gecikmiyorum.

Çünkü Aynı Gülistan Eyaletinin Gorgan’dan Gümbet’e kadar bölümlerinde buğday arpa hasadı tamamlanmış, buradan sonrakilerde ekinler ermiş iken, Bojnurd’da yeni başak çıkarıyordu.

Yeni başak çıkaran ekinler

Şirvan da orta büyüklükte ve diğerleri gibi güzel bir bozkır kenti. Faruj’a doğru arazi daha da yükselmiş olmalı ki, ekinler daha on santim olmamış, yerde yapışıp duruyor. Asmalar daha yeni filizleniyor. Yükseklik doğanın uyanışından belli.

Ama hiçbir yerde yükseklik yazmıyor İran’da. Ova çok geniş ve taban arazi. Ve tabii ki kuru ziraat yapılıyor. Koyun sürülerinin çokluğu ve büyüklüğü, hayvancılığın temel geçim kaynağı olduğunu gösteriyor. Zaten çayır ve meralar da çok.

İran Kırsalından

İklim ve bitki örtüsü olarak Kuçen’ de aynı. Şehir olarak yüz bin nüfuslu büyüklükçe bir bozkır şehri. Fakat şehrin içi güzel. Bulvarları ve meydanları özenle işlenmiş ve sanki bu şehirler bulvar ve meydanlarını yarıştırıyorlar.

Meşhede 45 km kala arazi epeyce alçalmış olmalı ki, Şeneren’de birden her tarafta meyve bahçeleri ve yeşil alanlar çoğaldı. Şeneren de orta büyüklükte bir bozkır kenti ve Meşhet’e yakın. Şeneren Meşhet arası ise çok büyük bir ova olup her taraf bağlar ve bahçelerle kaplı.

Meşhet’e vardığımızda, ortalık kararmaya başlamış, sokaklarda yanan rengarenk ışıklar, şehre büyülü bir hava veriyordu.
 

Yayın Tarihi : 13 Kasım 2012 Salı 10:05:49


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?