İran'da gezmek hangi akla hizmet? (2)

Devletler, yönetimler, rejimler muhalefet istemezler. Bunlar dünyanın her yerinde ve demokrasiye uzaklıkları oranında muhalefeti yok etmeye çalışırlar. Bu durum demokrasi havarisi kesilen Batılı ülkelerde de diğerlerinden çok farklı değildir.

Şiraz’da Narenciye müzesi

Örneğin pasaportunda İran damgası olana Batılıların farklı davranmaları, ülkesine sokmaması ne kadar insani ve ne kadar demokratiktir? Türkiye’de devlete, yönetime ve rejime muhalefet edenlerin seksenlerde çektiği çileleri, gördüğü işkenceleri ve bugünkü muhaliflerin suçu sabit olmadan yıllarca tutuklu yattığını düşünün.

Bunları düşündüğünüz zaman, İran’da da rejimin kendisini savunmak adına yaptıklarını fazla yadırgamayacağınıza eminim. Rejim olarak bizim anlayışımıza ne kadar ters düşerse düşsün, her rejim kendini dayatır ve sonuna dek savunur.

Ayrıca İran’ın rejiminden bana ne? Ben bir gezginim. İran’a rejimiyle mücadeleye değil, İran’ı gezmeye gidiyorum. Coğrafyasını, tarihini, kültürünü ve insanlarını tanımaya gidiyorum.

Kum’da devasa büyüklükteki Hz. Masume Mescidinden bir gece görüntüsü.

Olaya bu açıdan baktığınız zaman İran’da gezmek, gerçekten çok harika bir şey. İran insanı saflık derecesinde dürüst, fevkalade konuksever ve her konuda her zaman yardımdan zevk alan bir yapıya sahipler. Ayrıca İran insanının bizim gibi önyargıları yok, onlar oldukça hoşgörülü insanlar. Ve Türkleri çok seviyorlar.

Gezimin ilk günlerinde Rejimle takışmak ve can güvenliği gibi Türkiye’deki kaygılarımın da, tamamen yersiz olduğunu anladım. Dünyanın her yerinde suç sayılabilecek bir suçu işlemediğim taktirde, rejimin bana karışmayacağı gibi, beni koruyup yardımcı olacağını hemen anladım. Ve en önemlisi can güvenliği kuşkusuydu ki; İran Türkiye’den ve batılı ülkelerin hepsinden, çok ama çok daha güvenli bir ülkeydi.

Yezd’de Zerdüştlerin ölülerini akbabalara bıraktıkları sessizlik kuleleri.

Bunları bir aydan fazla bir süre İran’ın kentlerinde, kırsalında ve hatta gece yarısı ara sokaklarında tek başına dolaşmış birisi olarak söylüyorum. Ayrıca kaybolursam, anlaşamazsam gibi korkulara kapılarak, turları falan da beklemeyin. Alın sırt çantanızı bir başınıza girin bir yerinden İran’a. İnsanlar sizi sahiplenecek yol gösterecektir.

Ayrıca İran’ın her yerinde az çok Türk vardır. Unutmayın ki, İran’da 924’lerden 1924’lere dek geçen bin yıllık sürede kurulan tüm Devletler Türk devleti idi.

Şu anda da İran nüfusunun en büyük bölümünü Türkler oluşturmaktadır. Devlet yönetiminin bir numaralı ismi Ayetullah Hamaney de bir Türk’tür. Türkçenin yetmediği yerde Farsça da bize yabancı değildir. Türkçede 6000’den fazla Farsça sözcük vardır.

Tahran’da içinde binlerce ticarethanenin bulunduğu Bazar-ı Bozurg

Örneğin yeni gittiğim bir şehrin otogarında “Şehir merkezinde ucuz, temiz bir otele gitmek istiyorum” cümlesini “Şehr merkez, temiz, erzan hotel” şeklinde söylediğim zaman, Türkçe bilmeyen Farisi bir taksici beni hemen anlıyordu.

Çünkü görüldüğü gibi burada Şehir, merkez, temiz ve hotel sözcükleri Türkçede de var. Tek farklı sözcük, ucuz anlamındaki erzan sözcüğü.

Ve yönetimler arasında Türkiye İran ilişkileri her ne kadar tarih boyunca birbirine mesafeli dursa da, halklar bundan fazla etkilenmiyor. Örneğin, Farisilerin de Türklere bakışı oldukça sıcak.

Kazvin’de Hasan Sabbah’ın Alamut Kalesi

Yani ön yargılarınızdan bir an için sıyrılabilirseniz, İran’a korkusuzca gidebilirsiniz. Ve İran tarihi, kültürü, sosyal yapısı, fiziki ve beşeri yapısıyla dünyada görülmesi gereken en önemli ülkelerden birisidir.

Ayrıca orta tabakanın veya orta gelirli bir devlet memurunun gezebileceği, ucuz bir ülkedir. Üç günlük bir Prag turu parası ile burada bir aya yakın bir süre gezebilirsiniz. Gereksiz korku ve önyargılar yüzünden böyle bir fırsatı kaçırmamanızı tavsiye ederim.