29
Nisan
2025
Salı
ANASAYFA

Karpas Bölgesi ve Dipkarpas (2)

2-KARPAS’TA APOSTOLOS ANDREAS MANASTIRI

Karpas Bölgesi doğal bitki örtüsü, caretta caretta kaplumbağalarının yumurtladığı doğal plaj ve kumsalları kadar, Cilalı Taş Devrine dek uzanan tarihi ile de çok önemli bir bölgedir.

Yarımada da 17 tane Neolitik yerleşimin saptanmış olması da, Dipkarpaz’ın adanın en eski yerleşimlerine sahne olduğunu göstermektedir.

Dipkarpas’ın şu anda en çok ziyaret edilen tarihi yapısı ise hiç şüphesiz Apostolos Andreas Manastırıdır.

Apostolos Andreas Manastırı

Özellikle Ortadosk Hıristiyanların en önemli ibadet yerlerinden birisi olarak kabul edilen Manastırla ilgili olarak Kıbrıs.com.tr sitesinde verilen bilgi şöyle.

“Karpaz Yarımadasının Apostolos Andreas ya da Zafer Burnu olarak bilinen en doğu ucunda yer alan bu manastır hem Rumlar hem de Türkler tarafından kutsal bir yer olarak oldukça değer görmektedir. Mucizeler Yaratıcısı, Rüzgarların Hakimi ve Yolcuların Koruyucusu vasıflarını taşıyan Apostolos Andreas’a (St. Andrew) adanmış olan manastırda yer alan kilise, görkemli mimarisinin yanı sıra göz alıcı avizeleri ve ikonları ile mekanın mistisizmini arttırmaktadır. Manastırın ziyaretçileri için burada gerçekleştirilen ayinler dışında bir diğer önemli imkân ise adakta bulunabilmeleridir. Sadece ortodoks ziyaretçiler değil Apostolos Andreas’ın gücüne inanan hemen hemen herkes giriş kapısının yanında bulunan adak yerine birer mum dikerek dilekte bulunur. St. Andrew'in, Hz. İsa tarafından papazlığa çağrılan ilk kişi olmasından dolayı dini unvanı "ilk çağrılan" anlamında "O Protoklitos" olmuştur. Hıristiyan inanışına göre St. Andrew bir gözü kör bir kaptanın kullanmakta olduğu bir tekne ile bir ziyaret dönüşünde burada kıyıya çıkmış, kayaya vurarak şifalı bir suyun kaynak bulmasını sağlamış ve kaptanın görmeyen bir gözünü iyileştirmiştir. Şu anda modern kilisenin altında içme suyu bulunan kuyuların bulunduğu küçük odanın 15. yüzyıldan kalma bir şapel olduğu düşünülmektedir.”

Manastırın içi

Manastırın dışı ne kadar bakımsız bir görüntü sergiliyorsa da, içi aksine çok canlı renkler, motifler avize ve eşyalarla, şahane bir ağaç işçiliğini barındırmaktadır.

Yılın belli günlerinde, Güney Kıbrıs Rumlarının da ziyaretine açılan manastırda, başka dinlerden insanlar da dilekte bulunabiliyor. Bu yüzden bizim gruptaki arkadaşlar da, para veya bir eşyalarını kiliseye bırakarak mum alıp yakarak dilekte bulundular.

Manastırın deniz tarafından görünüşü (Fotoğraf turizminsesi sitesi)
 

Burcintuncer.com sitesinde ise Apastolos Andreas Manastırıyla ilgili şu bilgiler yer alıyor.”

“Apostolos Andreas (St Andrew) kimdir?

Apostolos Andreas, 12 havariden biri olan ve hıristiyanların en önemli azizlerinden St. Peter’in kardeşidir. Vaftizci Yahya’ya hizmet eden Andreas, bizzat İsa tarafından papazlığa çağrılmıştır. Papazlığa davet edilen ilk kişi olduğu için ünvanı da bu anlama gelen “O Protoklitos”tur.

Misyonerlik bölgesi, Makedonya, Karadeniz, İznik ve Selanik gibi Bizans’ın Ortaçağ sınırlarını kapsamaktadır. Aziz, şehitlik mertebesine ulaşırken gösterildiği ikonalarda, zeytin ağacından bir haça bağlanmış, 80 yaşlarında, beyaz sakallı yaşlı bir adam olarak resmedilir. Azizin, Güney Yunanistan’daki Patras kıyılarında son nefesini verene kadar iki gün boyunca dua ettiği söylenir.

Bugün Yunanistan, Rusya ve İskoçya’nın koruyucu azizi olarak kabul edilen Apostolos Andreas, aynı zamanda gezginlerin hamisi ve rüzgârların efendisi olarak anılır. 15 Ağustos ve 30 Kasım günleri, Hıristiyanlar tarafından St. Andrew bayramı olarak kutlanır.

Apostolos Andreas Manastırı birkaç yıl önce Birleşmiş Milletler tarafından Dünya Mirası Listesi’ne alınmış. 12. yüzyılda inşa edildikten sonra birçok kez restore edilen, değişik dönemlerde üzerine eklemeler yapılan manastır bugün neredeyse yıkılacak gibi duruyor. Ancak manastırın restorasyon çalışmaları sürekli bürokratik engellere takılıyor.

Manastır’dan aşağıya, denize doğru indiğinizde ise karşınıza bir çeşme çıkıyor. Bu çeşmedan akan suyun kutsal olduğuna ve birçok hastalığa iyi geldiğine inanılıyor. Manastırı ziyaret edenler, hangi dinden olduklarına aldırmaksınız, bu suyu şişelere doldurarak evlerine götürüyorlar. Çünkü umudun ne dili var, ne de dini var... (Turistik Kıbrıs Dergisi / Mayıs 2006)

Kıbrıs’ın Kuzeydoğu ucu

Apastolos Andreas Manastırının sahilinden çektiğim yukarıdaki fotoğrafta Kıbrıs Adasının en uç noktası görünüyor. En uçta kıyıya çok yakın küçük bir adacık da var. Adanın Kuzey doğusunda, Anadolu’nun ortasına fırlatılacak bir ok gibi ileri çıkan bu burunla ilgili, çok eskilere dayanan bir de anım var.

Gönen İlköğretmen Okuluna yeni başladığım 1958 yılında, tam da Kıbrıs olaylarının dünya gündeminde öne çıktığı günlerdeydi. Sosyal Bilgiler Öğretmenimiz yüklenmiş alkolü, derste bize Kıbrıs nutku atıyor ve her sözünün sonunda da, “Kıbrıs Türkündür, Kıbrıs Türkiye’ye aittir” diyordu. Sonra bir anda bana dönerek “Söyle bakalım, Kıbrıs neden Türkiye’ye aittir “ dedi. Ben biraz durakladıktan sonra bir şeyler söyledim.

“Hayır” diye sözümü kesti. İşaret parmağını göstererek “Bu nedir” dedi. Ben “İşaret parmağı hocam” dedim.

Bu kez duvarda asılı Türkiye haritasının yanına giderek, Kıbrıs’ın kuzey doğusunda Anadolu yönünde uzanan bu sipsivri yarımadayı göstererek, “Kıbrıs nereyi işaret ediyor? Türkiye’yi değil mi? İşte onun için Kıbrıs Türkiye’ye aittir” diye açıklama yapmıştı.

Manastırdan Karpas burnuna bakınca, bilimsellikten çok duygusallık içeren bu açıklamayı anımsadım.
 

Yayın Tarihi : 18 Mayıs 2011 Çarşamba 00:36:00


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?