29
Nisan
2025
Salı
ANASAYFA

Kıbrıs Sorunu ve Rauf Denktaş ile söyleşi (6)

6-CEYHAN'DAN KIBRIS’A APO

Abdürrezak Aslan Ceyhanlı. İlk kez 1975’te Jandarma komando askeri olarak gelmiş Kıbrıs’a. Ve geliş o geliş, bir daha dönmemiş geriye. Kıbrıs’ta yerleşmiş. Ev arazi sahibi olmuş.

On bir yıldır da Kayalar köyündeki bu koyda restoran işletiyor. Yapıların tamamı basit ahşap malzeme ve otantik eşyalarla bütünleşmiş, doğa ile uyumlu bir tesis oluşturmuş. Tavuk kümesleri, kuş kafesleri ve denize hakim piknik yerleriyle tam bir doğa harikası. Üstelik başka hiçbir yapı ve tesis de yok çevresinde. Dağın denize dayandığı çalılık makilik alanda, 20-25 metre yüksekliğindeki bir falezin üzerinde, doğal bir balkondan bakar gibi bakıyorsunuz denize.

Fotoğraf kibris.gen.tr’den alınmıştır.

Sayın Abdürrezak bey, Anadolu’dan gelip yerleşmiş bir Türk olarak, burada olmaktan memnun musunuz? Keşke gelmeseydim dediğiniz anlar oluyor mu?

“Abi önce şunu söyleyeyim, burada kimse beni Abdürrezak olarak bilmez. Bana Apo derler.”

Apo diye mi hitap edeyim?

“Evet iyi olur. Sorunuza gelince, burada bulunmaktan memnunuz. Hiç keşke gelmeseydim diye düşünmedim. Biz orada da Türk idik, burada da… Orası da Türk vatanı burası da… Kendimizi başka bir ülkeye gitmiş gibi görmedik.”

Yani sorunsuz ve mutlusun?

“Hayır, sorunlarımız var elbette. Hatta içimizde mutsuz olanlar da var. Fakat ben yine de mutluyum. Sorunları da fazla takmıyorum.”

Sorunlar kendi aranızda mı, yoksa devletle mi? Nedir başlıca sorunlarınız.

“İkisi de var. En başta da, buradaki Türklerle bir türlü kaynaşamıyoruz. Devlet desen tam bir işkence.”

Önce adalı Türklerle sorunlardan başlayalım istersen. Sizi dışlıyorlar mı? İkinci sınıf insan muamelesi mi yapıyorlar?

İkinci sınıf olsa iyi… Biz burada beşinci sıradayız.”

Nasıl oluyor öyle? Beş grup mu var?

Bakın; KKTC’de Limasol, Baf gibi Güneyden gelenler birinci sınıf. Kuzeyin güçlü yerlileri ikinci sınıf… Bulgar göçmenleri üçüncü sınıf… Lübnan asıllı Katolikler dördüncü sınıf… Türkiye’den gelenler beşinci sınıf…”

Yani şimdi bunlar sizi istemiyorlar mı?

“Hayır, hayır istemiyor değiller. Ama bizi küçümserler ve başlarına gelen her olumsuzluktan, Türkiye’den gelen Türkleri sorumlu tutarlar.”

Peki haksızlar mı? Örneğin 1974 öncesi hiç hırsızlık olmazdı diyorlar. İnsanlar birbirine güvenirdi diyorlar.

“Evet, haklı oldukları taraflar da var; ama bunu yapan çok küçük bir azınlıktır. Bu yüzden herkesi suçlamaları zaten soğuk olan ilişkilerimizi iyice soğutmaktadır.”

Peki ilişkilerdeki soğukluğun nedeni nedir sizce.

“Kıbrıslı Türkler bizi beğenmiyor. Rumları kendilerine daha yakın buluyorlar. Onlarla bizden daha iyi anlaşırlar. Yunan’ı bize tercik ederler.”

Tercih ettiklerini sanmıyorum. Fakat Rumlarla daha iyi anlaşmaları sizce de doğal değil mi?

“Neden doğal olsun abi. Biz Türk’üz. Bizimle anlaşması gerekir.”

Fakat arada bir de kültür olayı var. Biz de bir Yunan veya Ermeni ile anlaştığımız kadar, bir Özbek veya Kırgız Türk’ü ile anlaşamayız. Çünkü Yunan ve Ermeni ile bin yıldır Anadolu kültürünü birlikte yaşadığımız halde, Özbek ve Kırgız’dan bin yıldır ayrıyız.

“Ben bilemiyorum, ama burada Türkiye Türkleri bu durumdan rahatsız.”

Bunu anlayabiliyorum. Çünkü yerliler İngiliz kültürüne sahip. Bizim Anadolu’nun şark kültürünü yadırgaması doğaldır. Ve aslında bu durum, Güney Kıbrıs Rumları ile Yunanistan Rumları için de geçerlidir. Yani onlar da adadaki Türklerle anlaştıkları kadar, Yunanistan’daki Rumlarla anlaşamazlar. Önemli olan sizin birbirinize adapte olabilmenizdir.

“Aslında bayağı bir adapte olduk olmasına da, tam bir güven yok.”

Görebildiğim kadarıyla pek çok sıkı fıkı değilsiniz. Öyleyse bu dışlanmışlığı en çok hangi durumlarda hissediyorsunuz.

“Biz bunlarla en çok devlet dairelerinde karşılaşıyoruz. Çünkü 1974’ten sonra devlet buradakilerin büyük bir bölümünü memur yaptı. Bir iş için devlet dairesine gittiğimiz zaman burnumuzdan getiriyorlar.”

Peki sen buraya gelmeden önce Türkiye’de bir devlet dairesine gitmiş miydin? Biliyor musun Türkiye’de durum nasıldı?

“Gitmedim, bilmiyorum.”

O zaman ben sana söyleyeyim, devlet her yerde vatandaşına işkence demektir. Bu yüzden Türkiye’de de tam bir felaketti. Şimdi AB ile müzakerelerden sonra vatandaş insan olduğunu yeni yeni anlıyor diyebilirim. Siz de AB’ye girebilirseniz, devletin hemen değiştiğini göreceksiniz.

İnşallah abi…

Bu güzel sohbet ve kahve için teşekkür ederim
 

Yayın Tarihi : 12 Nisan 2011 Salı 12:07:38


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?