22
Nisan
2025
Salı
ANASAYFA

Kısaca seçim sonuçları ve CHP

Çok partili dönemden günümüze, CHP’nin oy grafiği incelendiği zaman, CHP ve genel anlamda Türkiye solunun, Deniz Baykal döneminde gerilediği açıkça ortadadır. Bunu genel seçimlerin oy tablolarında görmek olanaklıdır. Ve işte size Türkiye’nin çok partili döneminin kısa hikayesi.

Türkiye’nin çok partili hayata iki merkez sağ parti ile başladığını söylemek sanırım yanlış olmaz. Çünkü CHP devleti kuran ve o devletin tek partisi olarak otuz yıla yakın yöneten bir parti olarak, şimdi halkın partisi olduğunu söylese de, halktan çok uzaktı. O hala devletin partisiydi. Merkez sağda yer alıyordu.

Aslında Demokrat Partinin de, CHP’den fazla bir farkı yoktu. Çünkü ikisi de aynı kaynaktan geliyordu. Ama onlar artık cumhuriyet ve kurumları yerleşti ve devlet çağının devlet standartlarını yakaladı. Fakat halk, özellikle İkinci Dünya Savaşının sıkıntıları nedeniyle devletin çok gerisinde kaldı. Simdi biraz da halkın elinden tutmak, halkı görüp gözetmek gerekir düşüncesindeydi. “Yeter, söz milletin” parolasıyla hareket ediyordu. Bir başka deyişle de, millet DP’de kendini buldu, gördü denilebilir.

DP bu yönüyle, CHP’den daha solda görünse de, iktidarı ele geçirme yöntemleri muhafazakar oylara hitap etmekten, dini ve milli duyguları kaşımaktan geçtiği için o da muhafazakardı. Yani o da merkez sağdaydı.

1960 İhtilalinden sonra DP’nin yerine gelen AP de, liberal ekonomiyi savunması ve halka dönük vaatleri nedeniyle daha solda bir parti görünümü verse de, o da muhafazakar kesimlere, dine ve milliyetçiliğe göz kırpıyordu. Ve her ikisi de CHP karşısında, geniş halk kitlelerinin oyunu alıyordu.

Bunun üzerine CHP yolculuğunun en başından beri içinde ve çoğu zaman da başında bulunan İsmet İnönü, partiyi biraz sola çekmek gerektiğini düşünerek, 1965 seçimlerine ortanın solu sloganıyla girdiyse de yine başarılı olamadı. Çünkü ortanın solunun ne anlama geldiğini bilen olmadığı gibi, rakip parti de bunun halka açıklamasını “Ortanın solu, Moskova’nın yolu” diye yaptı. Ve AP oyların yarıdan fazlasını alarak iktidar olurken, CHP seçimlerden ağır bir yenilgiyle çıktı.

1969 Genel Seçimlerinde de sonuç değişmedi. Çünkü AP devletçiliğe karşı hür teşebbüsü, yani ekonomik liberalizmi savunurken ve halka bol keseden vaatler yağdırırken her ne kadar bir sol parti görüntüsü sergilese de, solun adını anmadan, muhafazakarlığa soyunuyordu. Yani solun silahlarıyla ve sağın oylarıyla iktidar oluyordu.

CHP ise devletten, rejimden ve devletçilikten vazgeçip de, halkın yanında görünmeyi, cumhuriyet değerlerine karşı çıkmak veya halk dalkavukluğu yapmak olarak algıladığından, halktan kopuk bir parti görünümü vermeye devam ediyordu. Üstelik DP ile müşterek geçmişin sorumlulukları, o dönemin olumsuzlukları da CHP’nin üstüne yıkılmıştı.

İsmet İnönü’nün seçim kayıplarına rağmen, devletçi, laik ve cumhuriyetçi anlayışlardan taviz vermemesi ya da halkı bunların üstünde bir yerlere oturtamaması parti içinde de anlaşmazlıklara neden oldu. Önce bir grup Güven Partisini kurarak ayrıldı. Sonra da partinin genel sekreteri olan Bülent Ecevit 14 Mayıs 1972’de yapılan genel kurulda Genel Başkanlığa seçilerek İnönü parti yönetiminden uzaklaştırıldı.

Bülent Ecevit’in Genel başkan olmasıyla partinin siyasi yelpazedeki yeri sosyal demokrat bir çizgiye çekildi. Devlet ve laik Cumhuriyet, kavramlarından taviz verilmese de, halk bunların üzerinde bir yere oturtuldu. Devletçi, cumhuriyetçi CHP’den, halkçı Ecevit CHP’sine geçildi. Olması gereken de buydu. Yani hiçbir şey halkın üzerinde olmamalıydı. Çünkü halkın olmadığı bir yerde başka tüm kavramlar anlamını yitiriyordu.

Ve önceki seçimlerde devletçi CHP’nin, cahil ve bilinçsizlikle suçladığı halk da bu değişimi hemen gördü. Bunun sonucunda da CHP 1973 ve 1977 seçimlerinden birinci parti olarak çıktı. Gerçi bunda, muhafazakar görünümlü liberalleşmeyi savunan partilerin yıpranmış olmasının da payı vardı. Çünkü ekonomide serbestliği savunan AP yönetimlerinde devletin bırakın küçülmesini, büyüdüğü görülüyordu. Ayrıca sözde ekonomik özgürlüğü savunan AP, siyasi özgürlüklerden ise öcü gibi korkuyor ve bu anayasa ülkeye bol geliyor diyordu. Fakat AP’deki yıpranmaya rağmen, CHP halka kucak açmasa yine bu sonucu alamazdı diyorum. Bunun en güzel kanıtı da 2002 Genel Seçimleridir. Çünkü 2002 Genel seçimlerinde Türkiye’de hiçbir merkez partisi kalmamasına rağmen CHP % 20’yi geçemedi.

1980 Darbesinden sonra yapılan 1983 Genel Seçimlerinde Turgut Özal’ın Anavatan Partisi, üç siyasi yaklaşımı (merkez, muhafazakar sağ ve liberal sol) birleştirerek seçime girdiği için tek başına iktidar olurken, CHP’yi temsil eden Halkçı Parti de, yüzde otuzun üstünde oy alarak bir kitle partisi olma özelliğini korumuştu. Darbecilerin desteklediği MDP’nin oyları ise yüzde 23’te kalmıştır.

1987 Genel Seçimlerinde ise, CHP’nin devamı konumundaki Halkçı Partinin yerinde SHP ve DSP vardır. İkisinin oy toplamı (sol Oylar) yüzde 33’ü geçmektedir ve SHP ana muhalefet partisi konumundadır.

1987 seçimlerinin en önemli özelliklerinden birisi de merkez sağın, merkezin ve merkez solun parçalanmış olmasıdır. 1983 Genel Seçimlerinde üç temayülü birleştirerek seçime giren ANAP, 1987 seçimlerinde bu temayüllerin partileri kurulduğu için bir miktar oy kaybetse de, yine de birinci parti konumunu korurken, diğer merkez partisi DYP ise üçüncü parti konumundadır. Merkezin oyları iki parti arasında paylaşılırken, merkezin sağındaki din ve milliyetçilik temeline dayalı partiler ise tam bir toparlanma sürecini başaramadığından, oylarının büyük bölümü bu merkez partilerinde kalmıştır.

1991 Genel Seçimlerinde ise, iki merkez partisinden DYP birinci parti konumuna geçerken, ANAP ikinci parti konumuna düşmüştür. Merkezin sağından Refah Partisi de, yüzde 17’ye yaklaşan oy oranıyla tırmanışa geçmiştir.

Merkez sol oylar ise SHP yüzde 20.75 ve DSP yüzde 10.75 olarak ikiye bölünmüş olsa da yine de yüzde 30’un üstündedir. Yani bir başka deyişle CHP oyları tarihinde hiçbir zaman için Baykal Dönemindeki kadar aşağılara düşmediği gibi, Türkiye’de solun oyları da hiç yüzde otuzun altına düşmemişti.


nazmioner@mynet.com

Yayın Tarihi : 12 Mart 2013 Salı 10:32:26


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Teoman Törün IP: 88.240.32.xxx Tarih : 15.03.2013 15:12:44

Gecikmiş olsa da Baykal'ın verdiği zarara yeni Başkanın müdahalesi ile 12.Haziran. 2011 seçimlerinde % 5.13 gibi az da olsa ilerleme kaydedilmişti.  Buna mukabil Baykalın ulusalcı politikası ile çektiği tabandan kayıplar oldu. Örneğin, benim seçim bölgem Kadıköyde (İstanbu 1. bölge) MHP'ye hiç oy çıkmazken o seçimde % 5'lik  bir MHP'ye oy varlığı  saptanmıştı. Şu andaki Parti içindki çekişme bilemiyorum hayırlı istkamete gider mi?!..