6-ÇIKMAZ SOKAKLAR VE IZGARA PLANI
Genellikle dünyanın modern kentleri, birbirini dik kesen cadde ve sokakların arasındaki adalara dağılmış yapılar, parklar ve kamusal alanlarla, büyük caddelerin kesişme yerlerindeki meydanlardan oluşmaktadır.
Bu tür kent planlarının en eski ve en önemli örneğini eski Mısır’da görebiliriz. M.Ö. 332’de Ptolome’ler İskender adına İskenderiye’yi kurarken, mimar DENOKTARES’in ızgara planı uygulanmıştır. Ve ızgara planına göre kurulan İskanderiye’ye (Alexandra’ya) FAROS adası da Heptastadion şosesiyle deniz doldurularak bağlanmıştır. Sonraki dönemlerde de, buraya dünyanın yedi harikasından birisi ve en görkemlisi olan İskenderiye Feneri yapılmıştır.
Bu gün İskenderiye’de denizin doldurulmasıyla kazanılan dar bir sahil şeridi vardır. Ben 2003 yılında İskenderiye’de ızgara planının izlerini yakalayabilir miyim düşüncesiyle bu sahil şeridinden içeri girince, kısmen bozulmuş da olsa, birbirini dik kesen sokaklarla karşılaştım.
Gerçi aradan 2333 sene geçmişti, günübirlik bir geziydi ve havadan bakma olanağı bulunsa daha iyi anlaşılabilirdi; ama sokak geçişlerinde tahminlerim büyük ölçüde gerçekleşti. Yani sola dönüp şu sokağa girersem, yürüdüğüm yolun paraleli bir sokağa çıkarım, oradan sağa dönersem şu anda yürüdüğüm sokağın bir sokak ilerine varırım gibi tahminlerim büyük oranda gerçekleşti.
Oysa Antalya’da siz, girin bakalım bir sokağa, paralelinde bir sokağa çıkma şansınız yüzde kaçtır. Büyük bir olasılıkla tahmin etmediğiniz bir yere götürür sokak sizi. Ya da uzunca ve karmaşık bir yolculuktan sonra çıktığınız noktaya geri gelme olasılığı da büyüktür.
Peki, Antalya’da ızgara planı neden uygulanamamıştır. Doğal yapısı, coğrafyası ızgara planının uygulanmasına engel, oldukça engebeli, dağlık tepelik bir yer midir? Yoksa Antalya’yı planlayanlar ızgara planından bihaber midir? Elbette ki hiç birisi değildir. Aslında Antalya ızgara planın uygulanması için ideal bir şehirdir.
Fakat genellikle sokakların planlama ve düzenlenmesinde belli bir temel ilke, bir amaç ve felsefe ya da toplumsal bir faydadan çok, hatır, torpil, adamını kayırma ve çıkar sağlama sistemi egemen olduğundan Antalya’da ızgara planı uygulanamamıştır.
Dümdüz ve gayette güzel gelen bir sokağın önüne, bir bakarsınız ki, kocaman bir apartman gelmiş ve çaresiz sokak sağa ve sola döner. Bir müddet yolu sağa ve sola takip etseniz bu kez bir süre sonra sokağın önü yine kocaman bir yapıyla kesilir. Oradan tekrar sağa dönerseniz, yol sizi çıktığınız noktaya getirir.
Yani planlamayla amaçlanan sonuç fasit bir dairedir. Tabii ki bazen dairenin dışına çıktığınız da olur, ama bu suretle de yol sizi tahmin etmediğiniz yerlere götürür. Oysa ızgara planda hiç geçmediğiniz yolları tahmin edebilir, kestirmeler yapabilirsiniz. Ve ben şahsen dünyada ilk kez gittiğim kentlerde bile böylesi tahminlerde bulunarak kestirmeler yapma olanağını buldum. Ama yirmi senedir yaşadığım Antalya’da bunu yapamıyorum; ya da ne zaman yapmaya kalkışsam yolumu ve yönümü kaybediyorum..
Antalya’da sokak keyfiyettir.
Döner dolaşır
Çıktığı noktaya gelir
Oysa coğrafya
Izgara plan için idealdir.
Fakat, rant ve rüşvet
Her şeyden üstün gelmiştir
Ranta, rüşvete ve keyfiliğe
Kent kurban edilmiştir.
Sonuçta düz yollara
Virajlar serpiştirilmiş
İnsanlar çıkmaz sokaklara
Ve dehlizlere hapsedilmiştir.
Ne coğrafya, ne fayda,
Ne fonksiyon gözetilmiştir.
Mevcut planlamada ızgara planı dikkate alınmamış olmasına rağmen, yeni yollarda da alınmadığı görülmektedir. Örneğin yukarda sözünü ettiğim Alanya yolu ile Lara arasını, havaalanının doğusundan bağlayan yol, yeni yapılmasına rağmen, menderesler çizerek ilerlemektedir. Oysa bunun için hiçbir gerekçe yoktur. Çünkü hem arazi düz ve hem de yerleşim yapılaşma gibi bir şey yoktur. Öyleyse yol neden dümdüz ilerlemez de menderesler çizer, bunu anlamak mümkün değildir.
Öyle ki, bazen de, kimi yerde boş bir alandaki tek bir ev nişanlanır yola gider. Bilemezsiniz neden yol oradan geçmiştir. Bazen de bir kulübe, büyük bir bulvarın kaldırımını tamamen kapatarak yola kadar çıkar.
O tek kulübeyi belediye niye istimlak edememiştir. Vatandaşın bağışlamasını mı beklemektedir. Vatandaş belediyeden daha mı zengindir. Belediyeler büyük bir lüx ve israf içindeyken, o kulübe vatandaşın her şeyiyse, gidecek başka bir yeri yoksa, yine de belediyeden yana mı olmak gerekir?
Kimi zaman şuullandırıyorum diye, araziler toplanıp parsellenirken, bir kilometre içerdeki arazi sahibine deniz kıyısı, deniz kıyısındakine bir kilometre içerde bir parsel verilebilir. Yani bizde plan, haktan adaletten ve bilimsel bir gereklilikten çok, bir hukuk keyfiyetidir. Kitabına uydurmak için hukuk kullanılmaktadır. Ama hakkı sahibine teslim edemeyen bir hukuk adalet değildir.
gayet güzel konulara deginmis ve anlatinminizdan dolayi tesekkürler. simdi bende ayni konu hakkinda buna parelel yorum yaptim diyelim siz yazdiniz ben yorumumu yaptim actik dosyayi kapadik dosyayi elimizden gelen budur aslinda sorumlular bu isleri yapmak zorunda yüksek merciden tut en asagi daki mercilere kadar aynisini yaziyor söylüyörar icraat yok o zaman bu kisiler neden orda dirlar sebeb ne neden yapamamaktadirlar diye sormak geliyor icimden neden neden cocukken bir tekerleme söylerdik neden neden tosbagadir senin deden hadi bakalim cik isin icinden