29
Nisan
2025
Salı
ANASAYFA

Kürt Açılımıyla İlgili Sonuçlar (3)

3-SOLUN EKSİKLİĞİ

Dünyada sol 20. yüzyılın başlarında çakılı kalmıştır. K.Marks, Engels ve Lenin’in ardılları hiç dersini çalışmamış, ense yapmıştır. Bu yüzden 20 yüzyılın ikinci yarısından itibaren sol çökmeye başlamış, kapitalizm alıp başını gitmiştir.

Yirminci yüzyıl başlarında Lenin ile evrensel değerler üzerine inşa edilen sol, İkinci Dünya Savaşından sonra Stalin ile Sovyetleştirilirken, Mao ile Çinlileşerek evrensel özelliklerini yitirmiştir. Zaten sosyal demokrat partiler de komünizme gerek kalmadan, kapitalist sistem içinde sosyal dengelerin sağlanabileceğini kanıtlamak için, sola açılan yolların önünü kesmiştir. Kapitalizmin vahşi yüzünü sosyal demokratlar, çalışanlara sağladıkları sosyal haklarla perdeleyerek, sola yönelik çalışmaları da bir ölçüde gereksiz hale getirmiştir. Oysa her iki kanalın da açık tutulması ve bunların bir birini dengelemesi gerekirdi diye düşünüyorum.

Oysa sol kanal tıkanınca, sağdaki hızlı gelişme, sol taraftan denetlenip dengelenmeyince ve sağ dönüşünce vahşi kapitalizme, dünya krizin birinden çıkmadan giriyor yeni bir krize. Çünkü çare olamaz kapitalizm kendi krizine. Bu yüzden her krizden çıkış kapitalizmi itiyor sürekli biraz daha vahşi biçimine ve böylece kapitalizm vahşileşe, vahşileşe bir gün kendini de yiyip yok edecektir. Ama insanlık da gidecektir güme.

Bu yüzden derim ki, ey sosyal demokratlar, sosyalistler, komünistler! Yatıp ense yaptığınız yeter. Solun 20. yüzyıl başlarında kaldığı yerden, 21. yüzyıl başlarına taşınması, solun geliştirilmesi güncelleştirilmesi gerekmektedir. Dünya artık 20. yüzyılın başında değildir. Dünya bugün küçüle, küçüle alo mesafesine inmiş ve cebe girmiştir. 20 yüzyıl başlarına göre, değil bir devletlik, artık dünya bir belediyelik yerdir. Tek bir devlet halinde yönetilerek, savaşlar sona erdirilebilir. Sol bu yönde sıkı bir çalışma içine girmelidir.

Yani artık çok geç kalınmış da olsa, solu güncellemek gerekmektedir. Güncelleme, sağa kayarak, faşizmi ulusalcılık adı altında halka dayatarak yapılamaz. Savunduğunuz şeyleri masaya yatırmanız, söylediklerinizi akıl ve bilime tabi tutmanız gerekmektedir.

Cumhuriyet ve demokrasi adına savunduğunuz, faşist cuntaların anayasası, savunduğunuz despot ve dayatmacı devlet anlayışıdır. Ve yine çağa karşı savunduğunuz sistem İttihat ve Terakki ile Kemalizm karışımı devlete tapan, halka tepeden bakan, insanları kul yapan, halklardan birisine ötekileri tabi kılmaya çalışan bir rejim, bir sistemdir.

Karşı çıktıklarınız ise, halkların dostluk ve barış içinde kardeşçe yaşaması, insanların huzur ve refah içinde mutlu bir yaşam standardı yakalaması, topluma sevginin egemen olmasıdır.

Ey solcuyum, sosyal demokratım, aydınım veya bu ülkenin çağdaş yaşamı benimsemiş elitiyim diyen insanlar. Bu söylediklerinizle Hitler faşizmini aratmayan bir ulusalcılığı nasıl bağdaştırıyorsunuz? Nasıl Kürt vatandaşa Türklüğü dayatabilirsiniz? Sol halkların kendi kimliği ile bir arada, hatta daha ileri aşamalarda tüm dünyanın ve insanlığın bir arada mutlu ve refah içinde yaşama ülküsü değil midir?

AKP karşıtlığınızı anlıyorum ve diyelim ki, tüm mazeretleriniz de kabul. Bu açılımı AKP getirdiği için bunun çöpe atılmasına da diyelim ki evet! Diyelim ki AKP’ninki açılımı sağlaması olanaksız bir şer planıdır.

Peki bu kan ve gözyaşına, Anadolu insanının bu sefaletine, bu kardeş kavgasına ve kaynak israfına karşıysanız, siz neden bir barış projesi getirmiyor, nefret kapılarını kapatıp, insanlarımızı sevgide buluşturacak bir açılımı önermiyorsunuz. CHP veya tarafsız bilim adamlarının açılım olabilecek raporlarını nasıl görmezlikten geliyorsunuz.

Eğer tüm bu gerçekler ortada dururken, insanlar bunların hiç birisini görmeyip de, açılımın içi boş diye, anlamsız ve boş bir gerekçenin arkasına sığınarak, açılım sözcüğüne bile karşı çıkabiliyorsa, orada faşist bir şartlanma var demektir diye düşünüyorum. Çünkü böylesi bir düşünce, “Boşu dolduralım” demiyorsa, içi dolu bir açılımdan, “Bana kendi açılımını dayatıyor” diye daha kolay çark edecektir.

Hitlerin arkasından giden ulusalcı Almanlar da, eğitilmiş, çağdaş düşünceli, normal insanlardı. Önce belli bir düşmanlık yaratıldı. Kin ve nefret tohumları ekildi. Nefret duygusu gözleri kör etti. Düşmanlık psikolojik propaganda ile istenilen yerde, istenilen yöne yansıtıldı ve insanlar hiçbir şeyin farkına varmadan, Hitler gibi birisinin arkasına takılıp gitti. Çünkü “Milliyetçilik en büyük Tehdit” adlı yapıtımda da belirttiğim gibi, hamasi milliyetçilik, benzin buharı gibidir. Bir kibrit çakmayınca fark edilmez. Herkes kendisini normal insan sanır.

Bu yüzden sol ile uzaktan yakından alakalıyım diyen herkesi, solculuğu ile yüzleşmeye, bırakın solu hiç olmaz ise siyasi yelpazenin merkezinde (AKP’nin solunda) çağdaş demokratik değerlere bağlı, yeni bir oluşum yaratmaya çağırıyorum. Bu anlayışla açılımı desteklemelerini veya bu ilkeler doğrultusunda, sol düşüncenin içine sinebilecek yeni bir açılımla gelmelerini, fakat açılımları engellememelerini bekliyorum.

Fakat zaman kaybetmek yerine mevcut açılımı sahiplenmenin daha akılcı olduğunu düşünüyorum. Ve açılımın içinin boş olmasını bir avantaj olarak görüyorum. Açılımın her kesimden insanların, kurumların ortak çabasıyla doldurularak bir barış paketi haline getirilmesinin daha doğru ve daha kalıcı çözümlere götüreceğini düşünüyorum.
 

Yayın Tarihi : 9 Haziran 2010 Çarşamba 11:48:14


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
BİRLEŞİM IP: 88.252.162.xxx Tarih : 9.06.2010 18:54:33

# Sosyal demokrat anlayışı, Hitlerin faşizmine de, halklar arasındaki ayrımcılığa da geçit vermez ve bir etnik grubun, diğeri üzerindeki tahakkümüne de 'fırsat vermek gibi' bir ideoloji içinde olamaz !

# Sosyal demokrat anlayışın temel ilkesi, Mustafa Kemal Atatürk'ün öne sürdüğü şekilde, içte ve dışta barışın sağlanmasıdır ve her ülke insanının mutlu ve refah içinde yaşamasıdır.

# Sosyal demokrat anlayışım olarak belirteceğim nokta şudur ki, "AÇILIMLARIN YARATTIĞI SAÇILIMLAR VE ACILAR DEĞİL, BİRLEŞİM OLMALIDIR."

# Sosyal demokrat kişiler olarak bizler, Cumhuriyetimizin kurulduğu andaki ortamda olduğu gibi, Türk ve Kürt kardeşlerin  bu vatanda el-ele, sulh ve refah içinde yaşamasını isiyoruz.

# Sosyal demokrat olarak ben, şunu haykırıyorum: "EKMEĞİMİZ AYNI TOPRAKTAN, SUYUMUZ AYNI KAYNAKTAN, SOLUĞUMUZ AYNI ATMOSFERDEN... GELİN KARDEŞLERİMİZ, BARIŞ VE HUZUR İÇİNDE YAŞAYALIM !, BİZDEN VE SİZDEN ÇOCUKLARIMIZ, GENÇLERİMİZ, KARDEŞLERİMİZ, BABALARIMIZ - BATI EMPERYALİSTLERİNİN AMAÇLARINA UĞRUNA - ARTIK ÖLMESİNLER !...