4-AÇILIMIN İÇİNİ DOLDURMAK
Sürekli ve sağlıklı bir çözüm için, sorunun saptanmasında ve çözüm önerileri içinde ileri sürülen görüşler de dikkate alındığı zaman bence, bir kez daha özetlemek gerekirse, açılımın içini doldurmak bakımından ve çözüm için aşağıdaki hususların olmazsa olmaz koşullar olduğu düşüncesiyle, çıkardığım sonuçları aşağıdaki şekliyle görüşlerinize sunuyorum.
1- Çözüm için, sorunları birbirine karıştırmadan hepsi ayrı, ayrı ele alınıp değerlendirilmeli; her soruna en uygun çözüm seçilmeli ve tüm sorunlara tek bir çözüm dayatılmaya kalkışılmamalıdır. Özellikle de dayatılan bu tek çözüm askeri ise, hiçbir işe yaramayacaktır.
2- Silahlar susmalı, susturulmalı. Ama bu askeri bir çözüm olarak algılanmamalıdır. Diğer sorun ve çözümlerin bir parçası olarak ele alınıp, CHP’nin raporlarında da önerildiği gibi, bir paket halinde eş zamanlı yürütülmelidir.
3- Kötü geçmişe ve yaşananlara takılıp kalmamalı. Geleceği kurtarmak adına, hep beraber yeni bir başlangıcın altyapısı birlikte oluşturulmalıdır.
4- Ülkenin bütünlüğü ve halkların birliği içinde, sorunların çözümü için, ön koşulsuz her türlü çağdaş çözümlerden yararlanılmalı. Bunun önüne kırmızıçizgiler çizilmemelidir. Alternatif çözümler de gündeme getirilerek, en azından, tartışılarak elenmelidir.
5- Çağdaş demokratik temellere, hak ve özgürlüklere dayalı, toplumsal uzlaşma ürünü sivil bir anayasa hazırlanmalı ve bu anayasada ırk, dil, din, mezhep, siyasi düşünce ve cinsiyet gibi hiçbir farklılık öne çıkarılmamalı veya yok da sayılmamalıdır. Herkes etnik yapısı, dili, dini, mezhebi, rengi, siyasi inancı, cinsel yapı ve tercihleriyle kabul edilmeli ve bu sayılan özellikler anayasal güvence altına alınmalıdır.
6- Çağdaş Anadolu kültürünün tarihi bağları ve şu anda bu kültürü yaşayan halkların kültür içindeki alanları, bir bütünün parçaları gibi algılanıp korunmalı, Anadolu kültürü, duygusuz, renksiz, zevksiz ve yapay bir bütünlüğe kurban edilmemelidir. Herkes, kültürünü yaşayabilmeli, geliştirip yaşatabilmeli, bunun önündeki engeller kaldırılmalıdır.
7- Ama “Kültüre Eleştirel Bakış” adlı çalışmamda da belirttiğim gibi, kültürümüz şu anda bir yandan kan kırmızı tek bir renge indirgenmeye çalışılırken, bir yandan da içi tamamen boşaltılarak, Şark Kurnazlığının egemen olduğu, ikiyüzlü bir çıkar kültürü haline gelmiştir.
Kültürümüzü içine düştüğü bu bataklıktan kurtarmak ve geliştirmek için, ‘kurnazlık ve çıkarın’ yerine akıl ve bilimi koymamız gerekmektedir diye düşünüyorum.
Ve Anadolu halklarının nefret duygusundan arınmış, dostluk ve barış içinde kardeşçe, sevginin egemen olduğu bir iklimde, refah ve mutluluk içinde yaşamasını diliyorum.
Anadolu halklarının kardeşçe ve barış içinde yaşamaları gereğini ortaya koyduğunuz yazınızı, sonsuz bir mutluluk ve coşku içinde okudum. İfadelerinizden, "Kürt kardeşlerimizin Batı emperyalistlerinin uşağı olan pekakadan sıyrılması, TSK'nın da kışlasına çekilerek, ancak dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı mücadele etmek için görev beklemesi" açıkça anlaşılmaktadır. Sonsuza dek devam etmesini arzuladığımız Anadolu topraklarına - artık, hiç yok yere - kimse gömülmesin !.. Gömülecek ise, bu vatana göz koyan ve nereden gelecek olursa olsun, bu vatanı korumak için mücadele verecek her etnik gruptan kişiler şehitlik mertebesine ererek gömülsün !.. Son sözüm: "Millî Mücadele ve Kurtuluş Savaşı dönemlerinde, yaşam sürdükleri topraklarını dış emperyalistlere karşı korumak için verdikleri mücadele sırasında şehit olan Kürt kardeşlerimizin ruhları şad olsun !"