6
Mayıs
2025
Salı
ANASAYFA

Kürt Sorununun Çözümü (4)

4- AÇILIMA KARŞI ÇIKAN CHP’NİN RAPORLARINDA ÇÖZÜM

Devlet ile halk arasındaki sorunların çözümünde en doğru ve en etkili siyasi tavır ve düşünceleri elbette ki, halkın haklarını savunan sosyal demokrat partiler üretebilirler. Bu yüzden her ne kadar CHP bugün Kürt açılımına karşı olsa da, en iyi çözüm önerisi, bu partimizin sosyal demokrat karakterini yitirmediği günlerde hazırlatmış olduğu raporlarda dile getirilmiştir. İşte bu raporun çözüm bölümünden bir alıntı.

2.1.- ÇÖZÜM; DEMOKRATİKLEŞME VE SOSYO-EKONOMİK KALKINMADIR...
2.1.1.- Çözüm, Ancak, Sosyal Demokrat Duyarlılık ve Politikalarla Sağlanabilir
a./ Devlet olabilmenin temel koşulları, ayrımsız tüm yurttaşların esenliğinin ve ülkenin sınırlarının güvenliğinin sağlanmasıdır. Sorunların silah veya şiddet kullanarak çözümü meşru değildir, kabul edilemez, teröre ödün verilemez;
b./ Ülkenin Misak-i Milli ile belirlenmiş bölünmez bütünlüğü tartışma konusu yapılamaz;
c./ Akmakta olan insanlarımızın kanıdır; bu kanama dinmelidir; sorunlar hoşgörü ve iç barış zemininde çözümlenmelidir;
d./ “Etnik duyarlılıklara demokratik çözüm”, çok kültürlü toplumların, çoğulcu demokrasinin vazgeçilemez koşuludur; ulus devlet yapısı çoğulcu demokrasi ekseninde geliştirilmelidir.
e./ Temel hak ve özgürlüklerin ihlallerine göz yumulamaz; şiddet ve baskı kabul edilemez, hukukun üstünlüğünden, “hukuk devleti” anlayışından geri adım atılamaz;
f./ Katılımcı yerinden yönetim ve çoğulcu yerel demokrasi üniter devlet yapısının engeli değildir; demokrasimize derinlik ve güç kazandıracak olan bu yapılanma ertelenmeden gerçekleştirilmelidir;
g./ Bölgesel ekonomik kalkınma sağlanmadan ve bölgede sosyal devlet ayağa kaldırılmadan, işsizlik, yoksullaşma ve eşitsizlik gibi toplumsal yaraya dönüşmüş olan sorunlara kalıcı çözüm bulunamaz.
h./ Boşaltılan köy ve mezralardan göçe zorlanan 450000 yurttaşımıza yönelik temel hak ihlalleri sona ermeli; mağduriyetleri giderilmeli, hakları verilmeli, kendilerine insanca yaşam koşulları sağlanmalıdır. Bu temel ilkelerin, sivil iradenin öncülüğü ve hükümetin sorumluluğu altında, kararlılık ve süreklilikle, şeffaf ve diyaloglara açık katılımcı süreçler içinde, cesaret ve özgüven ile uygulamaya konulmaları halinde, Doğu ve Güneydoğu sorununun, terör ve Kürt sorunu boyutlarını da kapsayan genişlikte çözümlenebileceğinden, ülkemizin bu krizden hızla çıkabileceğinden hiç kimsenin kuşkusu olmamalıdır.
Bu çerçevede, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun ve bölgedeki insanlarımızın yaşamakta olduğu olumsuzluklara, adeta kadere dönüşen sorunlara kalıcı çözüm, iki mega projenin;
a-) Demokratikleşme ve Yerinden Yönetim Projesi ile,
b-) Bölgesel Sosyo-Ekonomik Kalkınma Projesi’nin, kararlılıkla ve eş-zamanlı olarak yaşama geçirilmesi ile sağlanabilir.

Gerek Kürt açılımından anladıklarım, gerekse çözüm önerilerim olarak CHP’nin bu çözüm önerilerinin altına ben de tereddütsüz imzamı atarım. Yani bence de sorun bu çerçevede çözümlenmeli ve ırk ayrımı yasaklanarak, ırk ayrımı yapanlara ağır cezalar getirilmelidir.

Samimi dileğim bu çerçevede, eşit ve adil biçimde sorunun çözülmesi, kimsenin mağdur edilmemesidir. Ama benim nihai ve vazgeçilmez hedefim sorunun mutlaka çözülmesidir. Her ne pahasına olursa olsun çözülmesidir.

Yani gerekirse anayasanın değişmez hükümleri de değişebilir, gerekirse üniter yapı da bozulabilir, ama tüm bunlara rağmen birlikte yaşamak sağlanamıyorsa, artık olmuyorsa olmuyor demektir. Yani ülke bölüne de bilir.

Ama bölünmek Türklerin lehine, Kürtlerin ise aleyhinedir. Doğrusu açık konuşmak gerekirse, Kürt coğrafyası Türkiye’nin ayak bağı ve duşağıdır. Kürdistan ve Kürtlerin ayrılması halinde, ayrıldığı anda her alanda göstergeler ikiye katlanacak ve Türkiye fırlayıp gidecektir.

Öyleyse bir Türk olarak neden ayrılmaya karşısın derseniz, benim olaya yaklaşımım etnik ve coğrafi değildir. Toprak kazanç veya kaybı endişesi değildir. Bana göre Kürt benim kardeşimdir. Bağımsızlık sevdasına mutsuz olmasını istemem. Burada birlikte kurduğumuz bir devlet vardır. Sorunlarımızı çözüp, doksan yıllık birikimin üzerinde daha rahat ilerleriz.

Yeniden devlet kurmak, bir yerlere gelebilmek için yeniden doksan sene beklemek mücadele vermektir. “Dünya Yaşanası Bir Yer Değil” adlı şiir kitabımdaki, ‘Anadolu İnsanı Ali’ adlı şiirimde de belirttiğim gibi Kürt beninim, kandaşım, gendeşim, kardeşimdir.

Orta Asya’da Oğuz’du benim atam
Ama şimdilerde dolikosefal olmuş kafam
Değişmem Anadolu’dan, ama değil coğrafyasından
Acem’den, Kürt’ten, Ermeni’den, Arap’tan ve Rum’dan
Değişmem o ki, Anadolu ile harmanlanmaktan
Anadolu denilen dünyalara bedel bir karında
Ermeni, Kürt, Laz, Rum, Çerkez, Arnavut’la
Bin yıldır birlikte yaşamaktan
Onlar benim kandaşım, gendeşim, kardeşim
Hepsi de ayrı bir kültür, ayrı bir değer olsa da
Anadolu’da hepsi bir sentez, bir bileşim.

Ben Laz Osman, Çerkez İsmail, Arap Kadir
Ve Arnavut Süleyman, Gürcü Gülsüm ve Türk Bekir
Ve dahası ve Anadolu insanı, hepsi bir
Hepsi Anadolu’nun çocukları, hepsi kardeştir………..
……..Kürt mutlu olacaksa, ayrılmanın faydası dokunacaksa
İnan ki razı olurdum yüreğime taş basmaya.

Evet, ben Anadolu’nun bölünmesine karşıyım, ama Kürt mutlu olacaksa, bağrıma taş basmaya da razıyım. Fakat Türk tarafın daha mutlu ve daha refah içinde olacağı ne kadar gözle görülür bir gerçek ise, Kürt tarafının daha büyük sorunlar içinde, uzunca bir süre debelendikten sonra bile, aşireti, ağayı ve PKK benzeri gaddar ve müstebit yönetimleri aşarak, çağdaş bir seviyeyi yakalaması çok zor ve hatta olanaksız.
TC bile 85 senede, AB ile müzakerelerden sonra bir yerlere gelebildi. Kürtler ise, her şeye yeniden başlayacaktır.

Türk tarafı kazanacak, çünkü bu güne dek, doğunun GSMH’ya katkılarıyla oradan aldıkları karşılaştırıldığında, hep aldıkları verdiklerinden fazladır. Yani bir bakıma Türk taraf, Kürt tarafa sürekli destek vermektedir. Ayrıca savaş tüm kaynakları tüketmektedir. Savaşın bitmesi ve Kürtlerin ayrılmasıyla TC büyük miktarda kaynağı kalkınmaya ayırabilecek ve kısa sürede dünyada ön sıralara geçecek, hatta dünyada en büyük en gelişmiş ilk on devletten birisi olabilecektir.

Çünkü bir devlet için büyüklük, topraklarının büyüklüğü değildir. Dünyanın 1950’lere dek, son beş yüz senede en büyüğü olan İngiltere, bugün de üçüncü büyük olup, ABD’nin yıkılması veya gerilemesi halinde, onun yerine süper güç olmaya birinci sırada adaydır. Ve İngiltere’nin toplam alanı 244.000 kilometre karedir. Dünyanın ikinci büyük ekonomisi olan Japonya’nın alanı ise 377.000 kilometrekaredir.

Ama dediğim gibi ben olaya bir tarafın gelişmesi, ötekinin gerilemesinden çok, Anadolu damgasına sahip, her yönden aynı insan olduğumuz halde, farklı kimlikleri benimsememizin bizi ayrı düşürmesini, yani yüzde doksan beş uyumun yüzde beşlik farklılığa kurban edilmesini hazmedemeyişimden kaynaklanmaktadır.

Tabii ki benim ayrılık karşıtlığımın bir başka nedeni de Dünyanın Birliğini savunan kişiliğimden kaynaklanmaktadır. Dünya devletler sisteminin karşısında ve tüm dünya devletlerinin ortadan kaldırılarak, tek bir dünya devleti halinde toplanmasını savunan bir insan olarak, dünyanın daha fazla bölünmesini elbette ki istemiyorum.
 

Yayın Tarihi : 4 Mayıs 2010 Salı 19:21:50


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Medet IP: 85.104.35.xxx Tarih : 5.05.2010 00:05:36

EN BUYUK TURKIYE BAGKA BUUK YOK    ARAMIZA BU  AYRIMCILIGI  HAİN FİKİRLİLER BALTALAMASAYDI DAHA BUYUK OLURDUK SIMDIDEN   SONRA KADER KISMET  YAZ CİZ BOS İNSALLAH     DEDİGİM DOGRU CIKMAZ VATANIMIZDA HERKES MUTLU OLUR 


Teoman Törün IP: 85.103.72.xxx Tarih : 5.05.2010 15:58:38

Medet Yaa Resûlullah; kardeşim. Hitler de aynen senin gibi düşünüyordu. Dış düşmanları, iç hainleri temizleye temizleye bir türlü bitiremedi. Sonunda kendisi infilâk etti; gitti. 


Medet IP: 85.104.35.xxx Tarih : 5.05.2010 18:17:11

Almanyanın içinde hain yoktu zengin vardı onlarda yahudilerdi  o soykırım yaptı  yaptığı doğru değildi   kendi vatandaşlarını suçu olmadığı halde  askere                güç kazandırmak için mal varlıklarına el koydu   2ci dünya savaşında büyük düşündüğünden kaybetti  eğer içinde hain kalsaydı almanya tekrar bugünkü gücüne gelmezdi  doğru dürüst  erkek bile kalmamıştı 2ci dünya savaşından sonra kadınlar gerçi almanyayı güçlendimiştir  şimdi alman gençlerine sor ben almanım der ama yüzde 80ni  babaları internesyonal çocuklarını küçükten vatan millet aşkı öğretmişler almanın yuzde 90nı  yabancıyı sevmez  ama türk    milleti  osmanlıdan beri insan olan herkese değer verir  ama karşılığını iyilik göremez