29
Nisan
2025
Salı
ANASAYFA

Kürtler Neden Bağımsız Bir Devlet Kuramadılar? (3)

3-OSMANLININ KÜRDİSTAN YÖNETİMİ

Buna karşılık Sünni temeller üstüne oturtulan Osmanlılar, çoğunluğu Sünni (Şafi) olan Kürt aşiretleri üzerinde daha etkili olmuş ve yapılan anlaşmalarla bunların desteğini sağlamıştır. Bu durumun sağlanmasında kendisi de Kürt olan Osmanlı siyasetçisi İdris-i Bitlisi’nin önemli hizmetleri olmuştur. Ama Osmanlıda da Şii Türkmenler ikinci planda kalmıştır.

Osmanlı Devleti bölge hakimiyeti ve İran savaşlarında Kürtlerle anlaşmanın yararlarını gördüğü için, Safeviler’den alınan İran topraklarında oluşturduğu vilayetlerin yönetiminde Kürtlere de görev vermiştir. Ayrıca bu görevlerin babadan oğla geçecek biçimde olması, düzenlenmesi, gelecekte de Osmanlıya bağlılığın devamını sağlamada, ya da karşılıklı bağımlılığın güçlenmesine neden olmuştur denilebilir.

İşte böylesi bir yapılanmada, diyelim ki bağımsız bir Kürt hareketi başlatılsa, gevşek Osmanlı yönetiminde, bölgesinde bağımsız bir beyliği çocuklarına da aktarabilen bir veraset oluşturmuş olan aşiret reislerinin bağımsızlık hareketini desteklemesi beklenebilir mi? Aşiretler bağımsız Kürt devletinde de, bu kadar bağımsız ve kendine bağlı halk üzerinde, bu kadar başına buyruk davranabilir mi?

Yani bu durum feodallerin de işine gelmektedir. Çünkü hem bölgesinde öteki aşiretlere karşı ve hem de aşiret içinde egemenliğini pekiştirmekte ve hatta arkasına aldığı devlet desteği ile iyice güçlendirmektedir. Ayrıca hem müttefiki olarak Anadolu’daki bu güçlü devletin ve hem de İran veya Mezopotamya’daki güçlü düşman devletlerin tehdidinden de korunmaktadır. Devlete verdiği hizmeti ise, halktan fazlasıyla almaktadır.

Aşiretler halinde örgütlü olan Kürtlerin yöneticileri, tarih boyunca bölge devletleri arasında, güçlü buldukları, beğendikleri ve en çok fayda sağladıkları tarafla anlaşarak feodal güçlerini korumaları, bu alanda uzmanlaşmalarını sağlamıştır denilebilir. Ayrıca bölgesel güç olarak, yani devlet kurarak, çok büyük sorumluluklar alarak, tüm bölgenin birliğini sağlamak feodal yapıyı ortadan kaldırmayı da gerektireceğinden ve bu kendisinin de sonu olacağından, yerel otoritesini güçlendirmeyi yeğ tutmuştur diye düşünüyorum.

Çünkü İran, Anadolu ve Mezopotamya’daki güçlü devletlerin ortasında, bir devleti yaşatmak her ne kadar zor ise de, halkın aşiretler şeklinde örgütlü olmasından dolayı da, aslında bir devlet kurmak da çok kolaydır denilebilir.

Çünkü feodal yapılanmada, her ağanın veya beyin kontrol ettiği bölge bellidir. Üç tane güçlü feodal bey anlaşırsa, bir beylik veya küçük bir devlet kurar ve ötekileri yenerek yönetimlerine alabilir. Akkoyunlular ve Karakoyunlular böylesi küçük beyliklerden imparatorluğa ulaşmışlardır.

Yani aşiret örgütlenmesi, Türklerin boy örgütlenmesi gibidir. Türklerin çok sayıda devleti kolayca kurmasının nedeni de bu tür anlaşmalarla gerçekleşmiştir.

Ama nedense, Kürt aşiretleri arasında bu tür anlaşmaların gerçekleşmediği görülmektedir. Sanırım kurulacak bir Kürt devletinde insanların kaynaşması ve aşiretlerin kaybolmasından (feodalitenin yıkılmasından) korkulmuş olabilir.

Oysa bölgeye egemen devlet ile işbirliğinde, durumdan iki taraf da hoşnuttur. Ortak çıkarlarda bir işbirliği söz konusudur. Kürt feodal için geleneksel yapı korunmaktadır, hakim devletin ise egemenliği tanınmaktadır.

Bu durumun tek mahsuru, taraflardan birisinin sözleşmeye ihanet etmesi olup, Kürtlerin tarihinde ihanet örnekleri de çoktur. Zaten göçebe yaşam tarzında, mertlik, yiğitlik, konukseverlik, ihanetlerle atbaşı gider.

Hata götürmez çünkü göçebelik. Düzenli disiplinli hareket etmeyi ve sıkı kurallar koymayı gerektirir. Bazen bölgesel durum ve aşiretler arası denge, bazen çıkarlar gereği, bazen hayatta kalabilmek için savunma amaçlı olarak yön değiştirmek gerekebilir. Bazen devletlerin de komşu devletle ilişkilerinde daha fazla bir çıkar için aşireti sattığı da olabilir.

Fakat bu tür ihanet örnekleri işbirliği yapılan devletlerden çok, Kürt aşiretlerinin kendi aralarındaki ilişkilerde daha fazla görülmektedir. Kürt aşiretleriyle işbirliği yaparak, bölgede egemenliğini kuran bir devlet, aşiretler arası dengeyi kurup gözetebilirse, Kürtler kolay kolay o devlete ihanet etmez. Hatta ihanet edecek bir aşiret olursa diğerleri, elde ettikleri istihbaratı devlete aktarır. Devlet o aşireti ötekinin üzerine gönderir.

Peki, Kürtler burada bir devlet kurmak için, niye dış güçlerden ve bölge ülkelerinin rekabetinden yararlanmamıştır? Ya da yeterince dış desteği niye sağlayamamıştır, derseniz; burada da hem dış gücün Kürtlerin dağınık toplumsal örgütlenmelerini, bir devlet kurmada yeterli görmemesi ve hem de Kürtlerden bu biçimde daha fazla fayda sağlanacağını düşünmesi etkili olmuştur sanırım.

Daha doğrusu dünyadaki siyasi ve ekonomik yapılanmayı planlayan baş aktörlerin planlarında, bu güne dek Kürtlerin bağımsız bir devlet kurmalarından çok, bulundukları ülkelerdeki devlet ve yönetimlere karşı Kürtleri kullanmak, bu yolla bölge ülkelerini terbiye etmek, yola getirmek amacına yönelik tavır ve düşünceler öne çıkmıştır denilebilir. Ayrıca egemen güçlerin Hıristiyan olmaları da elbette ki etkili olmuştur.

Sonuç olarak özetlemek gerekirse bölgenin, Ortadoğu’nun güçlü devletlerinin, güvenlik şeridinde olması, bir geçiş bölgesi olması, dağlık coğrafya ve ulaşım zorlukları gibi nedenler yüzünden burada bir devlet kurup uzun süre yaşatmak zordur.

Dünyaya hükmeden güçler ise, burada kurulacak bir Kürt devleti ile tüm bölgeyi denetlemenin zor olacağını, oysa Kürtlerin yaşadığı herhangi bir devleti terbiye etmek istediğinde, o ülkenin Kürtlerini kışkırtarak kullanmasının kendisine daha fazla bir avantaj sağlayacağını düşünmüş olmalıdır.

Fakat burada, önemli sayılabilecek, genel kabul görmüş, kısa süreli bir Kürt devletinin dahi kurulamamış olması, Kürtlerin feodal aşiret yapılanmalarıyla ilgili bir durumdur ve doğal koşulların bile önüne geçmiştir diye düşünüyorum.
 

Yayın Tarihi : 29 Mayıs 2010 Cumartesi 12:01:06


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Cevap IP: 78.164.233.xxx Tarih : 31.05.2010 18:31:20

ABD ile İngiltere'ye sormalı, demek ki yetersiz kaldılar.