29
Nisan
2025
Salı
ANASAYFA

Mağusa (4)

4-VENEDİK SARAYI

Lala Mustafa Paşa camisinin 50 metre kadar Batısında, (biraz çapraz karşısında) yer alan Venedik Sarayında; çevre duvarları ile Namık Kemal zindanından başka sağlam kalan pek fazla bir yapı yok. Aşağıdaki resimde sarayın halen ayakta kalan doğu cephesi görülüyor.

Venedik Sarayının girişi

Literatürdeki, sarayla ilgili bilgi aynen şöyle:

“Venedik Sarayı (Proveditore Sarayı)

13'üncü yüzyılda Lusignanlar tarafından Kraliyet Sarayı olarak inşa edilen yapı, Namık Kemal Meydanı'nın batısında yer alır. II. Peter’in 1369 yılında başlayan saltanatına kadar Kıbrıs Kralları bu sarayda otururlardı. Deprem sonucu yıkılan bu saraydan günümüze, 16'ıncı yüzyılın başlarından kalma "L" biçimindeki bir yapıya sahip batı kısmı ve Salamis'ten getirilen dört sütunun taşımakta olduğu üç kemerli giriş gelebilmiştir. Ortadaki kemerin üst başında, 1552 yılında Kıbrıs'ta yönetici olan yüzbaşı Giovanni Renier'in arması bulunmaktadır.” Kibris.com.tr

Yukarıdaki açıklamadan da anlaşıldığı gibi Venedik Sarayı, Lüzinyanların 13. yüzyılda yapmış olduğu saray kalıntıları üzerine Venediklilerin adayı ele geçirdikten sonra yaptırdığı bir sarayıdır. Sarayla birlikte, ayakta kalan ön cephe de 16. yy da yapılmış. Ve maalesef bunların malzemeleri de Salamis harabelerinden sağlanmış.

Namık Kemal zindanı ve arkasında Müzesi

Venedik Sarayından kalan en sağlam yapı hangisidir derseniz, halen kullanılabilecek durumda olan Namık Kemal Zindanı ve kullanılmakta olan Namık Kemal Müzesidir diyebiliriz.

Namık Kemal’in sürgün yıllarında hapsedildiği zindan yukarıdaki resimde, arkadaki ana binanın ününde bulunan, iki katlı, küçük bir taş yapı. Zindan alt katta olup, penceresi bahçeye bakıyor. Zindanın içi ise aşağıdaki resimde görüldüğü gibi, tek kişilik yatak büyüklüğünde bir yatma yeri ve onun devamında bir o kadar boşluktan oluşuyor. Bunların önünde ise havuz gibi bir çukur mekan var.

Duvarda Namık Kemal’in anısına yapılmış resmin altında Şairin şu dizeleri yazılı

Namık Kemal’in yattığı hücre

Zalim olsa ne rütbe bi-perva
Yine bünyad-ı zulmü biz yıkarız
Merkez-i hâke atsalar da bizi
Küre-i arzı patlatır çıkarız.
Namık Kemal

Namık Kemal "Vatan Yahut Silistre" adlı oyununun sahnelenmesi ve İbret Gazetesindeki yönetim aleyhtarı makalelerinden dolayı 1873'de sürüldüğü Kıbrıs'ta, bu binada 38 ay kalmıştır. Sıcak, Sıtma ve birçok hastalıkla, yaşama tutunma savaşı veren yazar, kitaplarının çoğunu burada yazmıştır.

Bu hücrenin yazarları teşvik eden ve hatta coşturan bir özelliği mi var nedense, dünyanın en önemli edebiyat eserlerinden birisi olan Donkişot’un da bu hücrede yazıldığı söylenmektedir. Namık Kemal’den önce aynı hücrede yatan ve İspanyol Engizisyonu tarafından korsan ve soyguncu olduğu için hakkında ölüm cezası bulunan Cervantez İtalya’ya kaçmış ve İnebahtı Deniz Savaşında sol kolunu kaybetmiştir.

Bundan sonra savaş suçlusu olarak Cezayir’e gönderildiği bilgisi varsa da, bazı kaynaklarda da 1573’de savaş suçlusu olarak buraya hapsedildiği ve Donkişot’u burada yazdığı söylenmektedir. Eğer bu bilgi doğru ise, Zindan Namık Kemal zindanı olduğu kadar, Cervantes zindanı olarak da turizm piyasasına sürülebilir.

Aşağıdaki resimde görülen ve zindanın arkasındaki büyükçe yapı Namık Kemal Müzesi olarak açılmış. İçinde Namık Kemal’e ait eşyalar resim ve kitapları sergileniyor.

Dik taş merdivenlerden çıktığımız Müzede, giriş ücretli ve Türkiye’de kullandığımız Müze Kart, Kıbrıs’ın müze ve ören yerlerinde geçmiyor. Mutlaka giriş ücreti alınıyor.

Namık Kemal Müzesi

Vatan ve hürriyet kavramlarının kültürümüzde yer etmesinde öncülük eden Namık Kemal, Osmanlının kurtuluşunu, Avrupa’daki çağdaş yönetim sistemi olan meşrutiyette gördüğü için, mutlakıyet taraftarı yöneticileri şiddetle eleştiriyordu. Bu yüzden de sık sık taşraya yönetici olarak sürgüne gönderiliyordu. Kıbrıs ise sürgün değil, zindanda hapis olup, Namık Kemal toplam kırk sekiz yıllık, (1840-1888) kısacık ömrünün üç seneden fazla bir bölümünü bu zindanda geçirmiş.

Bedenini zindanda zapt etseler de, fikirlerini zapt edememişler. Ve o fikirler, o günlerden bu günlere büyüyüp gelişerek gelmiştir. Öyle ki bugün ne Roma, ne Bizans, ne Lüsinyen, ne Venedik, ne de Osmanlı kalmış dünyada. Fakat Namık Kemal bu günlere geldiği gibi sonraki asırlara da özgür düşüncenin simgesi olarak sürüp gidecektir.

Sarayın avlusu içindeki öteki yapı kalıntıları

Sarayın geniş avlusu içinde Namık kemal Müzesinden başka kullanılabilecek sağlamlıkta pek yapı göremedim. Genellikle yıkılmış yapıların kalıntıları var. Zemin düzgün taş döşeme ve bahçenin genelinden nostaljik bir tat almak kadar bir burukluk duymamak da olanaksız.
 

Yayın Tarihi : 6 Mayıs 2011 Cuma 00:27:51


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?