29
Nisan
2025
Salı
ANASAYFA

Mağusa

1-TARİHİ VE COĞRAFİ FONKSİYONLARINDAN MAHRUM BİR KENT

Antalya’nın dağcılık kulübü Todosk’un düzenlediği Kıbrıs gezisi için Antalya’dan hareketimizden 40 dakika sonra, Lefkoşa yakınlarındaki Ercan Hava alanına vardık.

Buradan tur otobüsü ile Magosa’ya hareket ettik. Mesarya ovasının ortasından bir saat kadar bir yolculuğun sonunda Magosa’ya vardık. Fakat beni etkileyen asıl olay, yolculuk boyunca sonunu göremediğim, bu büyük ova oldu. Doğrusu Kıbrıs’ta bu denli büyük ve engebesiz, dümdüz bir ovayı tahmin etmiyordum. Ya da Mesarya ovasını daha küçük düşünüyordun.

Geçtiğimiz yol boyunca hemen her tarafı ekili olan ovada, ekinler zayıf ve bakımsız olup, sarı ot dediğimiz otlarla kaplıydı. Bu yüzden ekinin yeşili kadar otun sarıçiçekleri de tarlalara egemendi diyebilirim. Bu da tarımın ilkel yöntemlerle yapıldığını gösteriyordu.

Şehre girince de ilk dikkatimi çeken kentin geniş ve yüksek surlarıyla, adının Mağusa olarak yazılı olmasıydı. Kapalı Maraş’a uzaktan bakarak başlayan kent gezimiz kale içindeki zengin tarihi atmosferde devam etti.

Magosa tarih boyunca, Batı Asya ile Avrupa; Mısır ile Anadolu ve Suriye arasında deniz ticaret ve ulaşımının en önemli durağı olmuştur. Kent bu konumuna uygun olarak, Kıbrıs Adasının en önemli limanı olma özelliğini yakın dönemlere dek sürdürmüştür.

Kıbrıs’ın bölünmesinden sonra, uluslar arası deniz trafiğinin buradan uzaklaşmasıyla şimdilerde Magosa şehri ve limanı, belki de tarihinin en sönük dönemlerini yaşıyor. Daha Doğrusu tarihi ve coğrafi fonksiyonları elinden alınmış, eskinin nostaljik anılarında bugün sessiz bir bekleyiş içindedir denilebilir.

Surların üstünden Limanın görünüşü

Altmış yetmiş bin civarında insanın yaşadığı kentin Maraş olarak bilinen bölümü kapatılmış olup, burada normal bir yaşam yok. Oysa kentin geçmişine baktığımızda Kıbrıs’ın Lefkoşa’dan sonra en önemli ikinci kenti konumundaydı. Tarihi eserlerin çokluğu, görkemi ve çağdaşı yapılarla yarışan estetiği de kentin önemini ortaya koymaktadır. Uluslararası deniz ticaretine açıldığı takdirde, yeniden konumunun gerektirdiği fonksiyonları yüklenerek, hak ettiği gelişmeyi yakalayacaktır diye düşünüyorum.

Liman Çevresinde surlar

Bir de burada Magosa demiyorlar, Mağusa diyorlar. Tarih ve kültür varlıkları açısından çok zengin bir şehir. Ve tüm Kıbrıs’ta olduğu gibi burada da tarihe damgasını vuranların Lüzinyenler olduğunu görüyoruz. Lüzinyenlerin özellikle Gotik mimari alanında Kıbrıs’ta ortaya koydukları bu eserler, Avrupa’daki çağdaşı eserlerle boy ölçüşecek bir görkem ve estetik değere sahiptir.

Bu eserlerden görebildiklerimi sonraki yazılarımda, daha çok fotoğraflara dayalı olarak anlatmaya çalışacağım. Fakat ne var ki, göremediklerim gördüklerimden çok daha fazlaydı.

Salamis antik kenti. (Vikimapia. Org’tan alınmıştır.)
 

Özellikle bunlardan Salamis antik kentini görmeyi çok isterdim. Fakat Tur operatörümüz Filiz Hanım buraya özel izinle girildiğini söylediğinden göremedik. Oysa Salamis Antik Kenti, Tunç devrinden başlayan çok eski bir tarihe ve binlerce sene süren parlak bir uygarlığa sahiptir.

Bir de şu anda Magosadaki tarihi eserlerin çoğu, Salamisten getirilen taşlar ve diğer malzemelerle yapılmıştır. Yani ne yazık ki, Salamisi yıkarak Magosa’yı yapmışlar.

Surların üzerinden şehrin görünüşü.

Yukarıdaki resim Magosa’da kale içinin özeti gibi. Yani Tarihi yapıların arasında kaybolan yeni yapılar, iyi ki fazla yüksek değiller. Çünkü fotoğrafta da görüldüğü gibi eski yapıların içinde zaten sırıtıyorlar; bir de yüksek olsalar görüntüyü de engelleyebilirdi.
 

Yayın Tarihi : 24 Nisan 2011 Pazar 00:02:36
Güncelleme :24 Nisan 2011 Pazar 00:02:33


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?