Önceki yazımda CHP’nin sosyal demokrat bir parti olması ve halkın yanında yer alması gerektiğini ama bununla hiç alakasız bir yerde durduğunu açıklamaya çalıştım. Bunun şu andaki en güzel örneği de, CHP’nin 2B olayının tamamen dışında kalmasıdır. Halkın toprağını gasp eden devletin, şimdi bu toprakları fahiş fiyatla halka, yani dağ başındaki tarlayı şehir içinde arsa fiyatına satmaya kalkışması karşısında, bu güne kadar CHP’den tıs sesi bile çıkmamasıdır.
ADD ve CHP’liye göre 2B olayı bugünkü Türkiye’nin önemli bir sorunu değildir. Çünkü CHP ve Atatürkçü elitin halk kaygısı yoktur. Onların devlet, cumhuriyet, bağımsızlık ve laiklik kaygıları vardır. Onlara göre devletin tüm kurumları erozyona uğratılmış, mal varlığı satılıp, yolsuzluğa yol olsun diye duble yol yapılmıştır. Cumhuriyet elden gitmekte ve başkanlık adı altında padişahlığın yolları yapılmaktadır. AB’ye devredilme hazırlıkları yapılan bağımsızlık, şu anda tamamen ABD’nin tekeline girmiştir. Laiklik tehlikededir. Türkiye tarihinin en kötü günlerini yaşamaktadır.
Bu iki kurumun dinlediğim tüm toplantı veya konferanslarında konuşulanların konusu aynen bunları kapsamaktadır. Buradan çıkış yolu olarak da, AKP’nin yerine CHP’nin iktidarı gösterilmektir. CHP iktidar olunca bunlar düzelecektir.
Peki, haksızlar mı, derseniz: bu bir sarmaldır ve elbette sarmalın içinde haklı oldukları yerler vardır. Peki, çözüm doğru ve halktan yana mıdır? Kendileri açısından çözüm aracı CHP doğru seçimdir, çünkü ulusalcı CHP de aynı böyle düşünmektedir.
Fakat halktan yana mıdır, derseniz eğer, ben de sorunuza şu soruyla yanıt veririm. Yukarıdaki kaygıların herhangi bir yerinde halk var mı? Ya da bunlar şu anda halkın gündemiyle kıl kadar alakalı mı?
Peki, halkın gündeminde ne var? İsterseniz biraz da ona bakalım. Halkın geçmişten günümüze süregelen işsizlik, geçim sıkıntısı, adaletsizlik ve güvensizlik gibi sorunlarına bu günlerde eklenen yeni ve en güncel sorunu 2B’dir. Bu yüzden halk Antalya’da karayolunu kapatmak ve defterdarlığı basmak gibi eylemlerle televizyonlarda boy göstermektedir. AKP’li yetkililer, kendi yarattıkları bu soruna, çözüm vaat ederek halkı yatıştırmaya çalışırken, CHP’den bu güne dek tıs yoktur.
Oysa 2B sorununun temelinde, ulusalcı, devletçi ve cumhuriyetçi CHP ve eski Cumhurbaşkanı A. Necdet Sezer vardır. Bir de tabii ki bunların peşindeki seçkin elit vardır. Belki bu yüzden şu anda çıkıp bir şey söyleyemiyorlar. Fakat yukarda yakındıkları sorunları çözmek için iktidar olacaklarsa, halka karşı olmaktan vazgeçip, halkın yanına inmek zorundadırlar. Yani onlar devlet, cumhuriyet, bağımsızlık ve laiklik peşinde olsalar da, halk 2B’de duruyor. 2B sorunu onların ne kadar dışında kalıyorsa, onların devlet cumhuriyet vs sorunları da halkın o kadar ilgisi dışında kalmaktadır.
Halkın dışında kalırsanız iktidar olamazsınız. Ve tüm bunlardan sonra, halkı dışlayıp, halkın dışında kalan kendiniz olduğunuz halde, bana oy vermedi diye suçlayamazsınız. Çünkü sizin gündeminizde halk ve gündem konularınız da halkı ilgilendirmiyor.
Örneğin, işsiz, evsiz, arazisiz bir vatandaş devleti ne yapacak, cumhuriyeti ne yapacak ve bağımsızlık ne işine yarayacak, laiklik karnını mı doyuracak? Hatta devlet hiç olmasa daha iyi değil mi? Çünkü devlet yaktığı elektrikten, içtiği sudan fahiş vergi alıyor, askerlik yaptırıyor, ama aş vermiyor iş vermiyor, bu vatandan gecekondunu göğsünü gere gere gündüz kondur diye 200 metrekare toprak vermiyor. O zaman bu vatanın, bu devletin ve onun bağımsızlığının bu vatandaş için ne anlamı olabilir? Olması onu bu hale getirmiş ise, olmamasının daha iyi olabileceğini düşünmesi doğal değil midir?
Sorun devlet, cumhuriyet, bağımsızlık, laiklik ve çözüm CHP. Peki iktidar olmadan CHP bu sorunları nasıl çözecek? ADD CHP’nin, CHP ADD’nin yüksek seçkin fikirlerini birbirlerine anlatarak mı iktidar olacak? CHP halk olmadan, arkasına takılan % 20’lik kesimle mi iktidar olacak? Bunlar halkı ne zaman anlayacak. Oysa halkı anlamaktır 2B’yi anlamak.
2B olayında aydının, basının ve politikacının göremediği veya görmek istemediği taraf olayın halk tarafıdır. Bunlar hep devlete tapmış ve halka hep tepeden bakmıştır. Çünkü ayrı gruplar ayrı partiler ve bürokratlar olsalar da hepsinin devletle bir göbek bağı vardır. Sıradan halk gibi bunlar devleti sırtında taşımamakta, devletin üstünde taşınmaktadır.
Gasp etmiş hazineyi
2B arazisini, ormanı
Aleyhinde tanıklar, tutanaklar
Mahkeme kararları
Yıkım evrakları
Kendi yurdunda doğuştan suçlu
Bir mücrim gibi yaşar Türk insanı
Oysa 2B’ye ve zilyetliğe karşı çıkan aydının, basının ve sivil toplumun, asıl karşı çıktığı kesimin bu ülkenin sıradan vatandaşı olduğu ortadadır. Bu durumu, yani Türkiye’de 2B olayını 2011 yılı Eylül ayında altı makale halinde bu sütunlarda dile getirmiştim. Kısaca hatırlatmak gerekirse: 2003 yılında 2B ile ilgili anayasa değişikliği CHP’nin karşı çıkması ve 15 Ağustos 2003’te zamanın cumhurbaşkanı Necdet Sezer tarafından yeni işgallere yol açacağı gerekçesiyle, ikinci kez veto edildikten sonra, olay 2008 Ocağına kadar sürüncemede kaldı.
Ocak 2008’de yeniden gündeme getirilince de, taraflar aynı görüşlerini koruduğundan bir düzenleme yapılamadı. 2011 seçimlerinde ise siyasilerin büyük bir kesim için, en önemli vadi 2B’ler oldu.
Burada ilginç olan Cumhurun, yani halkın başı olan cumhurbaşkanın da, halkın başı veya halkın çıkarının savunucusu değil, devletin başı olup devleti gözettiğinin, ispatlamış olmasıdır ki, bu durum Türkiye’de sıradan halkın ne denli sahipsiz olduğunun göstergesidir.
Yani cumhurbaşkanı, devlet yeni işgalleri önlemekten aciz olduğu için, bu aczin cezasını halka kesmiştir. Oysa cumhurbaşkanı vatandaşı karşısında dünyanın en güçlü devletinin keyfiyetinden doğan acizlik sorunlarını kapatmak yerine, vatandaşın devlet tarafından açılmış yaralarını sarmayı tercih etmeliydi bence.
Cumhurbaşkanı 2B’ye karşı çıkmanın, en azından on beş milyon vatandaşın evinden, ya da arazisinden çıkarılıp sokağa atılması anlamına geleceğini de düşünmesi gerekirdi.
Yine 2B’ye karşı çıkanların, fındık ve çay bahçelerinin terk edilerek, ne zaman orman ağaçlandırılması yapılacağı belirsiz bir sürede kurumaya bırakılmasını istediklerinin farkına varmaları gerekirdi. Yani doğa ve ormanları koruma mücadelelerinin bir tarafında da, doğa ve ormana zarar vermek olduğunu anlamaları gerekir.
2B’ye karşı olanlar 300 bin hektar tarım arazisinden elde edilen milli gelirden vazgeçilmesini ve bu gelirle geçinen milyonlarca vatandaşın açlığa mahkum olmasını istediklerini anlamaları gerekirdi. Ayrıca terk edilen bu alanların ne zaman ağaçlandırılacağı da belli olmadığından buraların çölleşmesine çanak açtıklarını bilmeleri gerekirdi.
Fakat onlar bilmese, anlamak istemese de, iktidar nihayet vaat ettiği 2B çözümünü getirdi. Getirdiği çözüm, 2B arazilerini halka yedirmemekti. Öylesine yüksek rayiç bedeller tespit etti ki, vatandaş hiçbir şey yemeden, içmeden ve yaşamı için beş kuruş bile harcamadan, ölene dek elde ettiği gelirin tamamını devlete verse yine de borcunu ödeyemeyecekti. Zaten burada amaç da, vatandaşın almasını engelleyip, ilerde yandaşa göstermelik bir fiyatla peşkeş çekmekti.
Fiyatlar nasıl fahişti derseniz, Antalya’ya 80 km. uzaklıkta, denizden 15 km. içerde. 40-50 derece eğimli, deniz seviyesinden 400-500 metre yükseklikte, dağın yamacında, yarısı kaya ve taşlarla kaplı tarlanın dönümü 15.000 lira. Burada benim tanıdığım bir vatandaşın 40 dönüm 2B arazisi var. Rayiç bedele göre değeri 600 bin lira, % 70’i 420 bin lira. Dört senede ödeyeceğine göre yılda 100 bin liradan fazla ödeyecek.
Fakat ne var ki, bu 40 dönüm arazinin yıllık geliri on bin lirayı bulmuyor. Hiçbir şey yemeden içmeden devlete verse borç 42 senede biter ki, ne bu kadar ömrü var, ne de devlet bu kadar süre verir. Peki ne olacak. Alamayacak, devlete kalacak. Hak sahipliğini kaybedince devlet yolunu bulup istediğine peşkeş çekecek.
Ülkenin sosyal demokrat görünümlü ulusalcı partisi de zaten baştan beri 2B’lerin karşısında olduğundan halk kimsesiz olup, celladından merhamet umacak.
Vatandaşın yüzyıllardır kullandığı ormansız toprakları devletin gasp etmesine göz yumacaksın, hazır orman alanlarının yıllarca yakılmasına seyirci kalacaksın yani açıktan açığa halk düşmanlığı yapacaksın, sonra da sandıkta halk bana oy vermedi diye ağlayacaksın.
Ey CHP, sen bu kafa ve bu politikalarla yüz sene daha geçse, yine de iktidar olamazsın. Halkı arkana almak zorundasın. İktidar olmak için halkı arkana almak istiyorsan işte sana fırsat. Boş ver sen Türkiye’de toprağın, sermayenin, servetin ve ihalenin üçte ikisinin sahibi olan patron devleti. Boş ver sen halkın yüzyıllarca kullandığı toprağını keyfine göre ormana çıkarıp, keyfine göre ormandan 2B’ye çıkarıp, vatandaşın hak sahipliğini yok etmeye çalışan keyfi devleti sahiplenmeyi.
Boş ver sen içinde demokrasi, yani halk olmayan, otoriter, totaliter, despot ve dayatmacı cumhuriyeti. Boş ver sen kendi devletine karşı kul köle bazında bağlı insanlardan oluşan bir devletin dışarıda bağımsızlığını ve emperyalizme karşı çıkmayı.
Senin vatandaşın önce içerde kendi devletine karşı bağımsız olsun, hakkı, özgürlüğü mal varlığı devletin iki dudağının arasında durmasın, önce içerde devlet emperyalizmi dursun. Gel sosyal demokrat bir tavırla 2B mağdurlarına sahip çık. Halkın içinde dur ve halkı arkana al.
Sahip çık çünkü sosyal demokratlığın gereği budur. Sahip çık çünkü bu sorunun temelinde devletçi, cumhuriyetçi, ulusalcı CHP var. Çünkü AKP 2003’te bu tasarıyı getirdiği zaman karşı çıkmasan buralar sembolik fiyatlarla halka geri dönecekti. Çünkü o zamanlar AKP halktı. Devlete halkın baktığı yerden bakıyordu.
Oysa şimdi sayenizde AKP devlet oldu, halka tepeden bakıyor. Siz ise hiç devlet olamadığınız halde kendinizi devlet sanıp halka hep devletin zirvesinden bakıyorsunuz. Devletten aylık almak, devlet olmak değildir. Yanlış yerdesiniz ve yanlış pencereden bakıyorsunuz. Siz orada değil halkın içinde ama kendini halktan soyutlamış biçimdesiniz. İnip halkla bütünleşin ve devlete halkın içinden bakın.
Sonra da durup, 2B için düşüncelerinizi halka sıralayınız. Sıralarken de yine devlet cumhuriyet vs hastalıklarınızdan arınarak, daha bu TC Devleti yokken bu halkın bu toprakları kullandığını, devletin buraları önce gasp edip sonra da keyfi biçimde vazgeçtiğini dikkatinizden kaçırmayınız. Örneğin iktidar olunca devletin gasp ettiği bu toprakları, yüzlerce yıllık sahibi olan hak sahiplerine parasız veya sembolik bedellerle vereceğinizi söyleyiniz.
Varoşlarda olayı, Atatürk’ün topraksız köylüyü topraklandırma yasası gibi, evsiz vatandaşa arsa tahsisi olarak düşününüz. Unutmayın ki Türkiye nüfusunun % 23’ü kırsal kesimde yaşamakta olup, buradaki halkın % 90’dan fazlası 2B ile ilgilidir. Yine Türkiye Nüfusunun %40’a yakını varoşlarda yaşamaktadır ki, bunları da yarıdan çoğunun gecekondusu, 2B ile sorunludur. Halkı arkanıza almak ve iktidar olmak istiyorsanız, halk oradadır. Halkın devleti, cumhuriyeti, laiklik ve bağımsızlığı 2B’dir.
Yeni CHP’nin bunu fark ettiğini ve bu yönde büyük bir çaba sarf ettiğini biliyor ve takdirle karşılıyorum. Ama eski zihniyet halkın kafasını karıştırmakta ve maalesef 2B mağdurları çaresiz yine kendi cellatlarından yardım beklemektedir. CHP halkın yanında duruşunu netleştirmeli ve hemen tavrını ortaya koymalıdır. 2B sosyal demokratlığın en güzel test yeridir.
nazmioner@mynet.com
CHP'liler, uyusun da büyüsün... Milliyetçilestiler ya...!!!!!!!!!!!!!!!
chp liler yani biz şu an sayın öcalanla pazarlık yapıyoruz çünki millet onu istiyo askerleri içeri teröristleri dışarı cıkarıyoruz milli iradeye saygımızdan millet vekillerini tutukluyoruz komşu ülkelerin yıkıp israil veamerikaya hizmet ediyoruz