29
Nisan
2025
Salı
ANASAYFA

Orantısız güç kullanımına tepkiler (1)

Türkiye’nin parlamento içi ve parlamento dışındaki tüm siyasi partileri, işçi, sanayici ve sivil toplum örgütlerinin büyük çoğunluğu Gezi eylemine destek verip, eylemi gayet de normal demokratik, barışçı bir hak arama yöntemi ve insancıl bulurken, Başbakan yaşadışı bir anaşi ve terör olayı olarak görüyordu.

Yine bütün ülke siyaseti, sivil toplumu ve dış dünya, bu kadar barışçı ve insancıl bir demokratik hak talebi gösterisine, bu denli vahşi devlet müdahalesini, orantısız güç kullanımı, olarak kabul ederken ve hatta iktidar partisinden bile buna karşı çıkanlar varken, Başbakan orantısız güç kullanımını kabul etmediği gibi, göstericilerin polise karşı orantısız güç kullandığını savunacak kadar olayı saptırıp, istismar ve iftiraya götürerek, devletin vandallığını eylemcilere yüklemeye çalışıyordu.

Başbakan bu geçen zaman içinde inadından hiç vazgeçmediği gibi, tavrını daha da sertleştirip, ülkenin yüzde ellisini zor zaptetdiğini, hesap soracağını söyliyerek, yangına körükle giderken bir yandan da, adına milli irade dediği, alternatif gösteriler planlıyodu. Kendi söylemleri dışındaki her tür görüş, düşünce ve herkes milli irade karşıtı, iç ve dış mihrakların Türkiye ve hükümetine karşı uyguladığı fitne ve fesat planıydı.

Peki kim doğruyu söylüyor, kim yalan, iftira ve istismara başvuruyordu? İşte alıntılarla çeşitli kesimlerin görüşlerinden örnekler.

İngiliz BBC editörü Paul Mason, gösterinin barışçı olduğunu ve polisin hiçbir olay olmadan saldırıya geçtiğini ve kaçan insanlara dahi gaz sıkmaya devam ettiğini belirterek şöyle diyor.

"Ben açıkçası burada öyle çok sayıda terörist ya da aşırılık yanlısı göremiyorum." Ben, bu duman başladığında oradaydım ve bizzat o aşamada insanların tamamıyla barışçıl olduğunu söyleyebilirim. Meydanda bir vaka yoktu. Dolayısıyla sonuç, etrafta dolanan, iyi huylu bir protesto gününün parçası olmanın tadını çıkaran annelerin, çocukların, her türlü insanın gaz yemesi oldu."

Ana muhalefet Partisi genel Başkanı Kemal Kılıçtaroğlu “Başbakan Erdoğan merhametini ve hoşgörülülüğünü kaybetmiştir, herkesle ihtilaf halindedir. Başbakan ve hükümeti, hıncın adresi haline gelmiştir” dedikten sonra şöyle devam etti.

"O gençlerin elinde silah mı var? Kitap var, şarkı söylüyorlar, çadır kurmuşlar ağaçlara sahip çıkıyorlar. Toplumun vicdanı kanıyor ve toplum Taksim’e akıyor. Olağanüstü bir durum yok ortada. İşi olağanüstü noktaya taşıyan hükümetin yaptığı uygulamalardır. Başbakan'ın her sözü olay olmaktadır ve kimseyi dikkate almamaktadır, kibirli, kinli, kaba ve keskindir. Kendi dışındakilere hayat hakkı tanımayan başbakandır.”

Bahçeli “gaz altında gaza gelmeyin” dedikten sonra “Masum edebiyatıyla Türkiye’yi yozlaştıran, demokrasinin altını oyan, güveni boğazlayan başbakandır. Olaylar Başbakanın inadı yüzündendir” dedi.

CHP Milletvekili Muharrem İnce, “Başbakan'ın çapulcu dedikleri bu ülkeye vergi ödeyenler. Örtülü ödeneğin parasını, seçim döneminde devletin parasını AKP'nin parası gibi dağıttığın paraları ödeyenler. Bu ülkede bir çapulcular bir de parapulcular var. Biz çapulcu olmayı kabul ediyoruz ama biz parapulcu değiliz." Dedi.

Ve bir okuyucu değerlendirmesi de şöyle:

mehmethayri IP: 78.xxx.xx.xxx Tarih : 06.06.2013 19:12:21
Yazık ki ne yazık. Nedir bu milletle inatlaşma, nasıl bir siyasettir, neden bu kulak tıkama?Şimdiye kadar bu millet hangi icraatınıza bu kadar karşı çıktı? Tutturmuşunuz bir TOPÇU KIŞLASI teranesi. Orada daha öncede boydan boya ermeni mezarlığı mevcutmuş. Değer mi bu halkı bu kadar germeye, ezmeye. İllegal örgütler halkı değil, polisin yaptığı mezalimi kullanıyor. Emniyet güçlerinin davranışlarından vede sizin söylemlerinizden istifade ediyorlar. Şimdide yanlı medya başladı halkın hareketini yermeye, kötülemeye. İnşallah korkulan başa gelmez. Yüce Tanrı bu ülkeyi korusun. Sizlered e biraz sağ duyu ihsan etsin.Amin.”

Mağduriyet edebiyatıyla Türkiye’nin tek ve mutlak hakimi haline gelen Başbakan, şimdi de kendisini Menderes ve Özal’a benzeterek, sanki onların mirasçısı olduğu için, kendisini iç ve dış mihrakların ortadan kaldırmak istediği gibi saçma ve akla zarar mucizeler yumurtlamaya başladı. Yetmedi bu kez de olayın siyonizmin oyunu olduğunu ileri sürerek, kendisinden başka herkesin hatalı olduğunu, kendisinin kusursuz, doğru, haklı ve makul olduğunu savunuyordu.

Oysa kendisi eskiden Menderes ve Özal’ı en çok eleştirenlerden birisiydi. Her zaman ve her olayda olduğu gibi şimdi de, milletin değer verdiği isimleri sahiplenerek ve vatandaşın demokratik hak taleplerine karşı uyguladığı kendi akıl dışı vahşetini onlarla özdeşleştirerek halkı eylemcilere karşı kışkırtıyordu.

Ama Menderesin yaşayan gerçek varisi ve o hareketin siyasi temsilcisi olan Hüsamettin Cindoruk, Gezi Eylemini destekleyerek, biraz gecikse de, onur verici olduğunu söylemektedir.

"İstanbul'da Türk halkına onur verici eylemler oldu. Türk halkı ile ilgili bir umutsuzluk vardı. Ben o umutsuzluğa hiç kapılmadım. Ben halkıma güveniyorum. Süreler biraz uzamış olabilir. Ama Türk halkı 1950'den bu yana pek çok meşru devrimi yapmış, inançlı, demokrasiye var gücüyle sarılmış bir halktır” diyerek, Cindoruk eylemden duyduğu memnuniyeti dile getirmiştir.

nazmioner@mynet.com
 

Yayın Tarihi : 7 Ağustos 2013 Çarşamba 10:16:43


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?