2-TEKE SARAYI
Teke Sarayının bulunduğu kayaların önüne geldiğimizde eğimi 60-70 dereceyi bulan dik bir yamacı tırmanmamız gerekiyordu. Ama asıl sorun yerin ıslak ve kaygan olmasıydı. Bu yüzden adeta apalayarak çıktık Teke sarayı denilen mağaraya.
![]() |
Teke Sarayı: sağdaki iki giriş ile soldaki ikinci giriş görülmektedir. |
Sarayın uzunca bir koridor biçimindeki merkezi bölümünün eni girişte 3.20 Cm olup koridorun sonunda üç metreye düşüyordu. Uzunluk ise 15 metreye yaklaşmakta olup, 11 metreden sonra taban 40-50 Cm kadar daha yüksekti. Yükseklik ise 4 metreyi bulmaktadır.
![]() |
Duvardaki şekil ve oyuklar |
Koridorun sağında, giriş ile birinci oda kapısı arasında yukarıdaki fotoğrafta görülen oyuklar ve şekiller vardı. Bunlar tapınma veya adak sunumuyla ilgili olabilir ve burada yaşayanlarla ilgili bir fikir verebilir diye düşünüyorum.
Bu koridor veya salon diyebileceğimiz bölümden sağa ve sola ikişer kapı açılmaktadır. Yukarıdaki fotoğrafta görülen sağdaki ilk kapıdan girilen odanın fotoğrafı ise aşağıdadır.
![]() |
Sağda birinci oda |
Görüldüğü gibi oda normal oda ebatlarında 3x4 metredir. Fakat tavan 1.80 m. olup, biraz basıktır. İçinde ateş yakılmış olmalı ki, tavanlar islidir. Odalar kapının dışında başka bir yerden ışık almadığı için tamamen karanlık olup, fotoğraf makinesinin flaşının aydınlattığı kadar görüntülenebilmektedir.
Koridorun solundaki ikinci kapı (aşağıdaki resimde soldaki kapı) farklı bir odaya açılmaktadır. Çünkü buradan 18 basamakla bir aşağı kata inilmektedir.
![]() |
Koridorun sonundaki oda girişleri |
Aslında ebatları ve özellikleri itibariyle bu oda da diğer üç odadan farklı değil. Ama burada odanın sonunda, arka duvardan da biraz alarak eğimi sağlanmış bir merdiven var. Merdivenden aşağıya inilince, balkon benzeri bir açık alana çıkılıyor.
![]() |
Odanın sonundan aşağı inen merdiven. |
Merdivenlerin sonunda varılan açık alanın önü uçurum. Fakat sağa dönüldüğü zaman, kapıları vadiye bakan alt kat odaları var. Karşı yamaçta da benzer odalar var.
(Devam edecek)
Pardon, kazara elim kaymış---- cümlemi tamamlamadan mesajım gitti. Atnadaki yurt dışı temel antikite klasiği Akpopol'u, ancak o da yazlık komşuların motivasyonu ile geçen yaz görebildim. Hocam, asıl siz bizi utandırıyorsunuz emeğinize sağlık. Saygılar.
Hocam, afffınız dilerim, yazılarınız serial olduğu için, çoğu kez biriktirip toptan okuyorum; hani bütünlüğü kaybolmasın diye.. Bu bakımdan bir önceki bölümünüzde, Burdurlu olmanıza karşın Serençay Vadisini bu ana kadar görmeyi ihmal etmekden çok utanç duyduğunuzu ifade etmenize de yeni muttali oluyorum. Bence bu hiç utanılacak bir değil. Bu insanın doğduğu, büyüdüğü yere karşı gösterdiği genel tavırdır. "Çocukken, zaten çok yakın çevresi dışında böyle bir tecessüs oluşamaz. Daha sonra da, üstelik sabit bir uğraşı sahibi oldukdan sonrfa "nasıl olsa içindeyim, her an tanıyabilirim" savsaklaması içinde bu ihmal benim gibi ahır ömrüne kadar uzanabilir. Siz ise bu savsaklamayı uzatmayan nadir kişilerdensiniz: ve her yurttaşa örnek oluyorsunuz.. İşte "Serençay, Teke Sarayı" gibi mutlaka görülmesi gereke yurt değerlerinden benim hiç haberim yoktu. Tanrı sağlık verirse ziyaret edeceğim; çocuklarımı, torunlarımı da haberdar edeceğim. Hattâ, yurt dışı ziyaretlerde de, insan aynı ilgi distraksiyonu içinde kalabiliyor. Ço uzak diyarlarda: "Aman burayı bir daha göremem" endişesi ile oraya yoğun ilgi gösterebiliyorsunu. Fakat, mesela, benim, burnuzun dibi komşu Yunanistan'ın başkenti Atina'yı defalarca ziyaret imkânı elime geçetiği halde "nasıl olsa yakın, bir gün görürüm