29
Nisan
2025
Salı
ANASAYFA

Tarafsızlık ve taraf olmak (2)

Bence Türkiye’de ve genel güven eksikliği yaratılan toplumlarda kutuplaşmaları besleyen en temel kavram, insanları kamplaştırıp çatıştırmaktır. Demokrasinin güdük kaldığı ülkelerde egemen güçler bu güvensizliği sürekli besleyerek kutuplaşmalar yaratıp, kutuplardan birisini sahiplenince bir güç odağı haline gelir. Komplo teorileri ve kışkırtmalarla gurupta ret duygusu yaratıldıktan sonra, artık kişisel akıl ve irade sona erer, gurubun lideri ne derse doğru, karşıtların her şeyi yanlıştır.

Yani kutuplaşma bu güvensiz ortamda kendine güvenli bir liman bulmaktır. Fakat karşıt kümeler bunu kendilerine biçilmiş kahramanlık giysileri olarak görse de, bu aslında işin en kolay tarafıdır. Yalnız kalmaktan korkmaktır.

Alışılmışı yaşamak, sürü güdüsüyle kendini bir gölgeye atmak, nereye gideceğini bilmesen de herkesin bindiği gemiye binmek, herkesle birlikte yol almak, insana çok büyük bir rahatlık ve huzur verir. Bazen yüz yıl önceyi yaşayarak, bazen yüz yıl sonrayı hayal ederek ve birbirinden aldığın güçle, güven içinde yol alırsınız. Onun için en zor olanı tarafsız kalmaktır.

Özellikle kutuplaşmış toplumlarda, kutuplardan birisine –hangisi olduğu önemli değil- dahil olmayıp da ikisinin de dışında kalmak, en açık anlatımıyla belanı bulmaktır. Böyle gruplarda rahat yaşamak istiyorsan, sürü güdüsüyle hareket etmek ve guruptan kopmamak gerekir. Partili olmak böyledir. Takım tutmak böyledir. Milliyetçilik, cumhuriyetçilik, ulusalcılık, tarikatçılık, mezhepçilik, mafya üyeliği böyledir. Guruba körü körüne bağlılık gerektirir.

Aidiyet duygusu, insanı ayakta tutan en temel duygulardan birisidir. Güvenlik duygusuyla da beslenir. Çünkü doğa ve olaylar karşısında insan aciz ve güçsüz bir yaratıktır. Tarih boyunca insanlar bu boşluğu, bu eksikliği Tanrı kavramıyla doldurmaya çalışmış, fakat Tanrı kavramı görünmez ve daha ziyade ahretle ilgili soyut bir kavram olduğundan, insanlar yaşanan dünyada ilaveten, daha somut sığınaklar aramaktadır.

Yani bir yerlere ait olmak, bir yerlere sığınmak ve oralardan yardım almak, yolu birlikte ve birbirinden cesaret alarak yürümek ihtiyacı içindedir. Tarafsızlık ise tek başına yola çıkmayı göze almak, tek başına yürümek, birlikte olan her şeyi ve herkesi karşına almak gibidir.

Donkişotluktur. Farenin file meydan okuması gibidir. Hatta zorun da ötesi korkunç bir şeydir. Yalnızlığa sığınmaktır. Yalnızlığı tanrılaştırmaktır veya yalnızlığın tanrısı olmak gibidir. Yalnızlığın en tenha yamaçlarında yeni yerleşimler inşa etmek, yeni bir dünya yaratmaktır ve o dünyada tek başınıza yaşamaktır.

Yaratılmış ve yaşanan dünyanın, pisliklerinden, sevgisizliğinden, mutsuzluk ve hoşgörüsüzlüğünden, ikiyüzlülüğünden, kin ve nefretinden arınmış bir dünya yaratmak ve vicdanın rahat, orada kendi doğrularını yaşamaktır. Doğrunun tarafında olmaktır.

Fakat doğrunun tarafında olmak yalnız kalmaktır. Çünkü doğru her an için yer değiştiren bir olgudur. Hiçbir yer ve zamanda sürekli değildir. Bir gurubun doğruları kadar yanlışları da vardır. Ama siz o guruba dahil iseniz, gurubun yanlışlarını da doğru olarak savunmak zorundasınız. Karşıdan gelen doğruları da inkar etmek zorunda kalacaksınız. Yani gurubunuzu savunmak için, yalan söylemek, inkar etmek, istismar ve iftira etmek zorunda kalacaksınız.

Başbakanımızın Gezi Parkı olayındaki tavrı bunun en güzel örneğidir. Türkiye’de yarattıkları sevgisiz, kirli ve birbirine kin ve nefret yüklü, düşman kutupların, gençlerin yepyeni dostluk ve barış söylemleri ve sevgi yüklü yürekleriyle yıkılabileceği endişesini en korkunç biçimde ortaya koymuştur. Doğruyu görmüş, ama kendi çıkarının doğrularını koruyabilmek için, sokakta kullandığı orantısız güç kullanımının da ötesinde, orantısız bir iftira kampanyası başlatmıştır.

Önce gençlerin eylemi, yasa dışı örgütlerin ve marjinal gurupların, saldırganlığı olarak, arkasından sidik kokusuna, ahlak dışı ilişkilere, camide içki içmeye kadar varan en adi suçlamalarla yalan, istismar ve iftira almış başını gitmiştir. Ve taraftarları da bunu böylece kabul etmiştir. Çünkü gurubun doğrusu her koşulda doğrudur.

Taraflı birine göre tarafsızlık korkaklıktır, acizliktir, renksizliktir, fırıldak gibi sürekli yer değiştirmek, ot gibi rüzgarın önünde eğilmektir. Aslında bu tanım için tamamen yanlıştır demek de olanaksızdır. Çünkü çıkar için, mevki makam elde etmek için sürekli taraf değiştirenler de toplumda az değildir.

Fakat benim sözünü ettim kemikleşmiş taraftarlığın, maddi anlamda hiçbir kişisel çıkarı olmadığı gibi, sözünü ettiğim tarafsızlığın da hiçbir maddi çıkarı yoktur. Ama bu biçimde menfaat ve çıkar için sürekli taraf değiştirenlerse ne tarafsız, ne de belli bir şeyin tarafı değil, yalnızca kendisinin tarafındadır.

Çünkü bunlara tarafsız demek doğru değildir. Bunlar kurnaz ve ikiyüzlüdür, egosunun tatmini ve çıkarının tarafındadır. Oysa tarafsızlık bir çıkar meselesi değil, bir vicdan meselesidir. Kendinle yüzleşebilmek ve yüzleşme anında davranışından, tavrından utanç yerine gönül huzuru duyabilmektir. Vicdan sahipleri için, bu gönül huzuru, milyonların dostluğundan daha dost, düşmanlığından daha cesur ve huzurludur.

Aslında yukarıda taraflı olanların tarafsızlar için kullandığı suçlamaları, taraflılık için de düşünebilirsiniz. Yani taraf olmak korkaklıktır, acizliktir, renksizliktir, ot gibi rüzgarın önünde eğilmektir. Yani iradeni bir gurubun ipoteğine terk etmek ve hiçbir zaman için kendin olamamaktır. Çünkü taraf olmak birilerinin sığınmasına, himayesi altına girmektir. Çok sıkı bir baskı altında gurubun aldığı her kararı onaylamak ve harfiyen uymaktır.

Karşı taraftan korkmaktan veya tarafsız kalmayı göze alamamaktan yani korkak ve acizlikten kaynaklandığı söylenebilir. Renksiz değildir, ama renk kendi rengi değil, taraf olduğu kitlenin rengine girmektir. Rüzgârın önünde ottan da beterdir, grup veya lider ne derse onu kendi görüşü gibi canla başla savunmak zorundadır.

Aksi halde milim farklı görüş belirtse, dışlanır, hain ve dönek ilan edilir. Tarafsızlıktan daha kötü bir yalnızlık ve güvensizlik ortamına sürüklenir. Değil sıradan bir vatandaş, Milletvekili bile olsa, arkadaşları tarafından, karşı partinin ajanı olarak bile damgalanabilir.

O zaman bunun nesi tarafsızlıktan daha iyidir derseniz, kendiniz olmaktan vazgeçer, iradenizi bir gurubun ipoteğine terk edebilirseniz rahattır, güven verir, hiçbir şeye kafa yormanız gerekmez.

nazmioner@mynet.com

 

Yayın Tarihi : 20 Haziran 2013 Perşembe 09:53:07


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?