29
Nisan
2025
Salı
ANASAYFA

Temizlik (1)


1-YURT SEVGİSİ VE TEMİZLİK GELENEĞİMİZ

Türkiye dünyanın en güzel ülkesi, gözbebeği ve dünyanın cenneti diyoruz. Üstelik ülkemizi çok seviyoruz, çok beğeniyoruz, onunla öğünüyor, dünyada bir numara olsun istiyoruz. Uğruna can vermekten çekinmiyoruz.

Ama bir o kadar da hor kullanıyoruz. Tüm olumlu isteklerimizden daha fazla bir iştahla ve adeta bir gözü dönmüşlük içinde katlediyor, kirletiyoruz. Cennet ülkemizde insanlarımızın girdiği, elinin değdiği alanları, süratle cehenneme çeviriyoruz.

Türküm doğruyum çalışkanım; yurdumu milletimi çok severim diyoruz; yurdu acımasızca kirletiyor, katlediyoruz; sokakta birbirimize selam vermiyoruz. Doğrunun yakınından geçmiyor, akıldan bilimden ve genel faydadan uzak, ben merkezli bir yaşam sürdürüyoruz.

Öte yandan: Türk zeki, çalışkan ve akıllıysa neden temiz değildir? Bu olumlu özelliklerine, hatta bunların en başına bir de temizlik eklense iyi olmaz mı? Bence temizlik her tür olumlu özelliğin yanına yakışır ve onun değerini, birkaç kat daha artırır.

Elhamdülillah Müslüman’ım diyoruz. Temizlik imandan gelir diyoruz. Abdestsiz namaza yaklaşmaz kutsala el sürmeyiz. Ama caminin halılarından kalkan toz, ayak kokusuna karışarak genzimizi yakar, avlusunda poşetler, izmaritler, avlunun dışı daha da beter.

GAP gezisi sırasında Üç Haziran 2007 günü, Antakya’ya da uğramıştık. Rehberimiz Anadolu insanın farklı dinlere hoşgörü ile yaklaştığını vurgulamak için, burada cami, kilise ve havranın aynı yerde olduğunu söyledi.

Gidip gördük. Gerçekten de, cami ile Katolik kilisesi yan yana ve havra da 40-50 metre uzaklarında. Ama gel gör ki, Katolik kilisesi oldukça bakımlı, tertemiz pırıl pırıl bir görünüm sergilerken, cami felaket derecede pisti.

Sonra bunların 200 metre kadar çaprazında bir Ortodoks kilisesine gittik. Kilisenin genişçe bir bahçesi vardı, yapılar bir külliye gibiydi ve her taraf tertemizdi. Papaz her tarafı gezdirip gerekli bilgileri verdikten sonra ısrarla akşam yemeğine davet etti. Biz vaktimiz olmadığını söyleyince de: “Taa Antalya’dan gelmişsiniz, hiç olmazsa bir kahvemi için” diye, ısrar ettiyse de gerçekten vaktimiz yoktu.

Bu kilise de dikkatimi çeken bir başka şey de, papazın konut olarak kullandığı katın üstünde yaşlı bir adam oturuyordu. Papaz onun yaşlı ve kimsesiz olduğu için kiliseye sığındığını söyledi.

Konumuz temizlik belki ama bu durum benim içimi kanattı. Camiler sığınma evi değilse de, bizim din adamlarımız da en azından, neden onlar gibi hasta, yoksul ve sorunu olan Müslümanları ziyaret edip teskin etmez ve sorunlarının çözümüne yardımcı olmaz? Neden her Cuma her camide yardım toplamaya verilen önem, temizliğe ve bu alanlara da aksettirilmez?

Oysa bırakın Türkü, Müslüman’ı, kutsalı; Temizlik: en azından sağlıklı yaşamın ve uygar olmanın en temel şartıdır.

Temiz bir ülkede yaşamak, öteki kirlenmelerin de büyük ölçüde önüne geçecek, yaşama sevincimizi besleyecek, morallerimizi yükseltecek, Türklük ve Türkiye üzerine kurduğumuz güzel düşlerin gerçekleşmesinde temel oluşturacaktır; diye düşünüyor, temizlik konusunda daha duyarlı olamaz mıyız diyorum?

Yayın Tarihi : 31 Ağustos 2008 Pazar 11:23:43


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?