12-TUVALET SORUNU
Türkiye’de en önemli temizlik sorunlarımızdan ve millet olarak yüzümüzü kızartan durumlardan birisi de, parklara, sokaklara ve gözden uzak yerlere, özellikle erkeklerin fırsat bulunca çiş yapmasıdır.
Doğrusu burada çiş yapanın hatası kadar, yapılma nedenleri de önemlidir. Çünkü ülkede tuvaletler en önemli ticari sektörler arasında yer almakta ve 25- 50 kuruşa içtiğiniz bir çayın boşaltılması 50-100 kuruşluk bir ücreti gerektirebilmektedir.
Oysa 1998’de gittiğim, Bahreyn, Ummam, Taylant, Hong honk, Singapur ve Avustralya’da hiç paralı tuvalet görmedim. Hiçbir tuvaletin başında bir bekçi veya sürekli bir görevli de görmedim. Ama gördüğüm bütün tuvaletler bizim başında para toplayan ve görevlisi bulunan, paralı tuvaletlerden daha temiz ve daha bakımlıydı.
Özellikle Avustralya’da kaldığım üç aylık sürede, öylesine ıssız parklarda ve orman içi yerlerde bile tuvaletler temiz, bakımlı; kâğıdı, sabunu her şeyi eksiksiz oluyordu. Ben bu duruma hayret ve şaşkınlığımı belirtince Oğlum Hakan: “Görevlileri vardır belli aralıklarla kontrol ederler” dedi.
2002’de Avrupa’da dolaştığım beş ülkede de paralı tuvalete rastlamamıştım ama, 2004’de üç ay kaldığım Hollanda’da ve çevre ülkelere yaptığım gezilerde, yer yer, az da olsa paralı tuvaletler gördüm.
Gerçi sayıları az ve para cüzi olup, çoğunda ‘ne verirsen ver’ kuralı uygulanıyordu. Paralı tuvaletler, özellikle tren istasyonları gibi kalabalık yerlerde bulunuyordu. Yani bizdeki gibi bir sektör değildi.
Bir başka neden de yeterli tuvaletin bulunmamasıdır. Örneğin parklar bölümünde örnek olarak gösterdiğim Antalya’daki Dedeman otelinden başlayarak, eski mezbahaneye dek kıyı boyunca uzanan ve uzunluğu bir kilometreyi aşan parkta maalesef hiç tuvalet yok.
Bu yüzden kıyıdaki oturma yerlerinde çoğu zaman sidik kokusu, deniz kokusuna ya da kesilmiş çim kokusuna baskın gelmektedir. Buradaki sazlık kamışlık bitki örtüsü de kamuflaj görevi yapmaktadır ve aynı zamanda çöp deposudur.
En önemlisi de, Antalya’nın en merkezi ve en turistik yeri olan Kale kapısında Surların kenarlarından sidik kokuları gelir. Buraya en yakın umumi tuvalet Tophane parkında ve paralıdır.
Sorunun çözümü için belediyelerin gerekli yerlerde, mutlaka tuvaletler yapması ve parasız olması gerekir. Parasız olamıyorsa, ücret çay parasından az olmalıdır.
Bunlar birer örnek olup, tüm ülke için değişik biçimlerde genellenebilir. Örneğin Kemer hükümet konağında bile önceleri vatandaşlar için bir tuvalet yoktu. En yakın tuvalet de, iki üç kilometre uzaklıktaydı. Piknik alanları, Ören yerleri de tuvalet kıtlığının en çok yaşandığı yerlerdir.
Yani tuvaletler hem az ve yetersiz, hem paralı ve hem de pahalıdır. Bu sorunun bir şekilde çözümlenmesi gerekir.
Hani kimileri de çıkıp, “Ülkenin bunca önemli sorunu dururken, tutup da tuvaletle mi uğraşacağız” diyebilir. Ama onlara derim ki; “Dünyada hiçbir ülke, tuvalet sorununu çözmeden öteki önemli sorunlarını çözememiş ve belli bir yere gelememiştir.”