8-ŞEHİRLERARASI YOLLAR BEŞ YILDIZLI OTELLER
Köyünüzden ilçenize, ilçenizden ilinize veya kent yakınlarında bir pikniğe giderken, arabanızın pencerelerinden bir bakarsanız yol kenarına, yolun yakınlarındaki tarlalara ormana, şarampole, bu güne kadar çok gördüğünüz, ama kanıksadığınız için fark etmediğiniz, aldırış etmediğiniz bir çöp deryası çıkacak karşınıza.
Otuz kilometrelik bir yolun bir kenarına atılan boş sigara paketlerini toplasanız, koleksiyonu tamamlarsınız. İzmariti, jelâtini, filtresi caba.
Aynı biçimde arabadan atılmış, benzin ve market fişleri, sakız kâğıtları, cips, çerez, dondurma kapları, kutu bira ve kola kutusu veya şişesi, meyve suyu kabı, rakı şarap bira şişeleri, su veya meşrubat petleri, okunmuş gazete dergi kitap gibi basılı kâğıt atıkları, mukavva kutu ve diğer ambalaj atıkları; kâğıt mendil, peçete, kadın ve çocukların kullandıkları hazır bezler; CD, kaset, elektronik eşya ve bilgisayar parçaları; ilaçlar, iğne ampulleri, enjektörler; kirli çamaşır, eski çorap, uçmuş şapkalar; arabada yenilen yiyeceklerin kabukları, eşiği, çürüğü; yemek artığı, fındık fıstığın ayçiçeğinin kabuğu; kullanılıp atılan bardak tabak kaşık çatal bıçak; kullanma süresi dolmuş ilaç ve besinler; kırık gözlük, tarak ve daha neler neler…
Şehirlerarası yolların kenarlarında aradığınız her şeyi bulabilirsiniz. Tabii ki en çok da poşet vardır. Beğendiğiniz bir şey olursa, hazır poşet yanında, doldurup götürebilirsiniz.
Havaalanına inen bir turist, beş yıldızlı otellerimize işte bu yollardan geçerek gelmekte ve tatil süresince bu yollardan geçerek çevreyi gezmekte, tatili bitince de aynı yoldan geri dönmektedir.
Biz kanıksadığımız için farkında olmayabiliriz ama bu durum: onlar için belki de ülkemizden daha çok ilgiyle izlenmesi gereken, ilginç bir manzara olarak hemen dikkatlerini çekecektir.
Sonra da soracağız kendi kendimize. En güzel doğa bizde. En temiz deniz bizde. En son teknolojiyle donanmış en lüks oteller bizde. Öyleyse neden bizim bu harika otellerin, her şey dahil gecelik fiyatı, bir pansiyonun oda kahvaltı fiyatına gitmekte? Çünkü oteller beş yıldızlı pırıl pırıl ama pislik içinde çevre.
Oysa sanıyorduk ki, turizmde en zor olan şey sermaye. Parayı bulsak, oteli diksek, ne var temizliğe? Temizlik en kolayı sanıyorduk. Ama sermaye bulduk, otelleri eksiksiz kurduk, Pazar bulduk, personel yetiştirdik, işletmeyle ilgili her şeyi öğrendik de, en kolay sandığımız temizliği beceremedik. Turizmde üçüncü sınıf kaldık.
Mavi bayraklarıyla öğündüğümüz denizlerimizi, derelerden gelen zehirli atıklarla, fosseptik sızıntıları ya da, dolan fosseptiği geceleri çaktırmadan boşaltmakla, tur yatlarının tuvalet arıkları ve sintineleriyle kirletip, bazı yerlerde mavi bayrakları geri vermeye başladık.
Anladık ki bu iş: para işi, Pazar işi, bilgi işi değil bir kültür işiymiş, bir çevre bilinciymiş ve o kültürün, o bilincin de en başında temizlik varmış.
Ve yollardaki tüm bu pisliklerin sorumlusu, oradan geçen arabalar. Arabaların geçmediği, orman yollarında, patikalarda pislik yok. Çünkü insan 24 saat çöp üreten bir makine. Bu sürenin yarısı evde geçse yarısı dışarıda geçiyor. Ve neredeyse dışarıda geçen sürenin de yarısına yakını taşıtlarda geçmekte olup, çöp üretimi burada da devam etmektedir. Arabanın gitmediği yerde doğa doğallığını koruduğu gibi pislik de yok.
Bu yüzden tarihi turistik ve doğal alanların mümkün olduğunca araba ulaşımına açılmaması, araba yollarının birkaç kilometre uzakta, piknik yapmaya elverişli olmayan yerlerde sonlanması ve bu güzellikleri görmek isteyenlerin bedel olarak birkaç kilometre yürümeyi göze almaları; arabaların şehirlerarası yolculukları için de önlem alınması gerekir diye düşünüyorum.