6
Mayıs
2025
Salı
ANASAYFA

Temizlik (9)


9-ÇÖZÜM NEDİR?

Çözüm nedir deyince duyar gibiyim sesinizi; diyorsunuz ki: “Önce eğitim.” Ben katılmıyorum bu görüşe. Çünkü herkes bilmektedir ki, yere tükürmek, izmarit atmak, pislemek, dine imana uymaz, Türklükle bağdaşmaz, uygarlık, insanlık ve vicdana sığmaz. Ve bu kadarını herkes, okula gitmese de bilir.

Çünkü bilgilendirme (öğretim) tamam. Peki, eğitim öğrenilenlerin davranış haline getirilmesi değil mi derseniz; evet, haklısınız ama bizde eğitim: öğretilenlerin tersinin yaşama dönüştürülmesi biçiminde geliştiğinden, eğitimden bir fayda sağlayamazsınız.

Örneğin, yıllar yılı içinde bulunduğumuz bu pislik üreten sistemde, hiçbir öğretmen, hiçbir öğrencisine çalın, çırpın, yalan söyleyin gerçekleri çarpıtın, insanları üçkâğıda getirip dolandırın dememiştir. Tam tersini söylemiştir. Ama nedense şark kültüründe hep söylenenin tersi anlaşılır, her şey tersinden alınır. Onun için siz temizlik kampanyalarında eğitimden yararlanmayı düşünmeyin.

Öyleyse ne yapalım derseniz; eğitimle şark kültürünün çakışma noktalarından faydalanabiliriz. Şöyle ki: bizde eğitim yapılan araştırma inceleme, deney gözlem, muhakeme ve tartışmalarla, beyinleri açmak, geliştirmek yerine; ezberci eğitim sistemiyle beyinleri köreltmek için yapıldığından, beyinsel faaliyetlerden fayda beklemek gereksizdir.

Ama aynı eğitim sistemi, hiçbir temel esas ve bağlantı aranmadan, akla ve bilime uygunluğuna bakılmadan, yaratılacak bir milli birlik ve beraberlik ruhu ile, milliyetçilik okşanarak, yurt sevgisi kaşınarak, faydalar anlatılarak, bu alanda bir yarışma yaratılarak, insanlar temizlik kampanyasının içine sokulabilir.

Siyasi partiler eğitimimizin yarattığı bu şartlanmalara uygun ortamdan yararlanarak parsellemektedir milleti. Tabi orası daha acımasız bir kurtlar sofrası olduğundan, orada ret duygusu yaratmak, komplo teorileri ile rakibi düşman göstermek gibi daha acımasız yöntemler de kullanılır.

Her ne kadar siyasi partilerimizin, ne zaman neye karşı ve ne zaman neye taraftar olacağı tam kestirilemese de, sanıyorum hiç birisi, yurt çapında genel bir temizlik kampanyasına karşı çıkamazlar. Gerçi sekiz yıllık eğitime ve çağdaşlık projesi demek olan AB’ye bile karşı çıkıldığı düşünülürse: “Ülkeyi temizleyip uzaylılara daha pahalıya satacaklar;” diye, bu güne dek karşılaştığımız komplo teorilerinden daha akılcı bir komplo teorisiyle karşılaşırsak da, artık hiç şaşırmayacağım.

Ama her şeye rağmen ülke temizliği konusunda tam bir mutabakat olmasa da, büyük çapta destek geleceğinden, ret duygusu yaratmak gibi, komplo teorileriyle halkı korkutmak gibi, vahşi yöntemlere başvurulmaya gerek kalmaz sanıyorum.

Din ve milli duygulardan hareketle insanlara gereği anlatılıp, bu yönde bir isteklendirme yaratıldıktan sonra da, kendiliğinden şark kültürünün gereği, olay yarışa dönüştürülüp, bir temizlik modası yaratılırsa, bilinçli ve kararlı bir denetim sayesinde, zamanla alışkanlık haline getirilebilir.

Ama tüm bunlar sorunu çözmek için tek başına yeterli değildir. Türkiye’de her alanda en büyük eksiklik uygulama ve denetimidir. Denetimsiz devlet bir hiçtir. Devletin aldığı kararlar, kurallar ve yasalar uygulanamıyor yahut ta uygulama denetlenemiyorsa, hepsi boş çabadır ve hepsi havada kalır.

Demokrasi en çok denetim demektir. Bazılarının düşündüğü gibi hak ve özgürlüklerin sorumsuzca kullanıldığı başıboşluk değildir. Demokrasiden uzak, hantal, despotik yönetimler, denetimden de uzaktır.

Bu yüzden burada sözünü ettiğim tüm kampanyaların başarıya ulaşmasında, olmazsa olmaz koşul denetimdir. Denetim sağlanamazsa eğer, çoğu boşa geçen 85 sene gibi, bu kampanyalarda boşa gider.

Peki bizde denetim nasıl yapılıyor, neden başarılı olamıyor ve denetimde başarı nasıl sağlanabilir. 

Yayın Tarihi : 2 Ekim 2008 Perşembe 12:11:48


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?