Her ne kadar arkeolojik araştırmalar Tiflis’in altı bin yıl öncesine dek uzanan bir yerleşim alanı olduğunu gösterse de, bu günkü Tiflis’in kuruluşu MS 4. yüzyıl sonlarına rastlamaktadır.
Kral Varaz Bakur’run burada bir kale inşa etmesiyle başlayan kuruluş çalışmaları bir süre İran işgalleriyle sekteye uğrasa da, 5. yüzyıl ortalarında Kartli Kralı şehri tekrar geri alarak geliştiriyor. Fakat Tiflis’ gerçek anlamda kurup imar eden ise Kral Vahtang Gorgasal oluyor.
Gorgasal’dan sonra kral olan 1. Daçi ise 6. yüzyıl başlarında Tiflis’i İberia ve Kartli bölgelerini kapsayan Doğu Gürcistan’ın başkenti yaparak kale inşaatını da tamamlıyor.
Fakat Tiflis Avrupa ile Asya arasındaki ulaşımda Kafkasya’nın en önemli kenti konumuna geldiğinden 6. yüzyılın ikinci yarısından 11. yüzyıl sonlarına dek, Bizans, Arap, İran ve Selçuklular arasında el değiştirmiştir.
![]() |
Tiflis Kalesi |
Ve şimdi ben tarihi bin altı yüz yıl önceye uzanan bu kaleye doğru ilerliyorum. Kaleye neresinden çıksam diye düşünüyorum. Aslında Kura’ya bakan tarafında bir çıkış yolu görünüyor. Ama ben kaleye çıkmadan çevresini gezmek istiyorum.
Ayrıca nehir boyunca solumda uzanan dağ: burada geri çekilerek derin bir vadi sıkıştırıyordu kale ile arasına. Böylece kale, Kura ile bu vadi arasında yükselen bir tepeden bakıyordu şehre. Ve şehir sanki kalenin ayaklarının altındaydı.
Kura Türkiye’den küçük bir çay olarak, yola çıksa da, şu anda burada büyük bir nehir ve Kızılırmak’tan daha fazla su akıtıyor sanki.
![]() |
Aliyev Parkı |
Solda küçücük fakat çok güzel bir park var. Haydar Aliyev anısına düzenlenmiş. Parkın dağdan tarafta az ilerisinde Şeytan Pazarı bölgesinde çok miktarda hamam kubbesi görünüyor. Bu hamamların çoğunun Osmanlı döneminden kaldığı söylendi.
İleri devam ediyorum. Çınar ve yayvan yapraklı ağaçların yükseklerde birbirine karışan dallarının gölgelediği bulvardan çıkarak meydana ilerliyorum.
Kura sağımda köprünün altında, dağ solumda, şimdi burada dört yolağzı bir meydandayım. Solda dağa tırmanan rampa sokaklar. Sağda falezlerin bitiminde tarihi bir kilise ve at üzerinde bir savaşçı heykeli var.
![]() |
Falezlerin sonunda köprü |
Burada Kura bir köprünün altından eğim boyunca durgun ilerlerken, nehri izleyen yol da köprünün altından ileri devam ediyor. Bu heykelin önündeki köprü ise Falezlerin sonunda, Tiflis’in iki yakasını birbirine bağlayan önemli bir köprü. Fakat bayram nedeniyle trafik neredeyse yok gibi.
Yukarıdaki fotoğraftaki falezlerin bitimindeki köprünün sağında ve solunda meydanlar var. Soldaki meydandan, karşıya devam edersem eski Tiflis’e gideceğim. Sağa dönersem köprüden geçip yeni Tiflis’te dolaşacağım. Fakat ben, meydanın soluna, Kalenin doğusundaki evlerle hamamların arasındaki yola girdim.
![]() |
Kaleye doğusundaki evlerin arasından çıktım |
Aliyev parkı ile hamamların arasına sola dönüp Azeri Mahallesine giden yola girmeden karşıya devam ettim. Burada yol bitince de kaleye çıkan yol geride kaldığından, kalenin doğusundaki evlerin arasına girdim. Buradan kaleye bir çıkış yolu bulmaya çalışıyordum.
O bölgede evlerin arasındaki iki üç metrelik dar sokaklarda belki biraz fazladan gidip gelsem de, kaleye çıkmayı başardım. Girişte kilise, çarmıhta İsa, bir kuyu, haç, kilise çanı ve mezarlar oldukça ilginç görüntüler oluşturuyordu.
![]() |
Kalenin aşağısında Kura ve meydanlar |
Surların üzerinden aşağılara bakıyorum. Aşağıda boz bulanık Kura manzaralı Tiflis sokakları, sakin ve dingin bir yaşamdan kesitler sunuyor gibiydi. Ve bu boz bulanık renk, sanki mavi duru renklere göre nehri daha belirgin hale getiriyor ve daha fazla fark edilmesini sağlıyordu.
![]() |
Kalenin arkasındaki vadi. |
Kalenin görkemli giriş kapısından etrafı seyrettikten sonra doğruca arka tarafına doğru ilerliyorum. Arkası uçurum ve yemyeşil doğa harikası bir vadi var. Vadinin derinliklerinden su sesi geliyor. Fakat bu gür tabiat ve derin vadi içinde suyu görmek olanaksız.