29
Nisan
2025
Salı
ANASAYFA

Türbandan Sonra (II)


2- GAZANIZ MÜBAREK OLSUN TÜRBANCILAR

Yasa parlamentodan geçti, türban şimdilik serbest bırakıldı. Türban taraftarları büyük bir zafer kazandı. Davalarında da, bireysel hak ve özgürlükler açısından haklı olduklarını düşünüyorum. Ve hatta laikliğin bundan büyük bir yara alacağına inananlardan falan da değilim. Fakat yine de, bu zaferin toplumsal çıkarlarımız ve hatta türban taraftarlarının kendi kişisel çıkarları açısından bir kazanç değil bir kayıp olduğunu düşünüyorum.

Örneğin soruyorum türban taraftarlarına: kazandığınız zaferden memnun, mutlu ve huzurlu musunuz? Halkın yarıdan çoğunu karşınıza aldınız. Laikliği tekeline aldığını söylediğiniz kesimlerden daha beter, dini türbanınızın altına ve tekelinize aldınız. Ayrıca bu zaferi kime karşı kazandınız. Yenilen taraf Afrika’nın putperest kabileleri ya da Amerika’nın Hıristiyan halkı mı, yoksa kendi halkınız mı? Peki, bu dışlamadan sonra, hala Türkiye’de halkın yüzde 99’u Müslüman’dır diyebilecek misiniz? Yoksa onları dışladığınıza göre, artık azınlıkta kaldığınızı kabul edecek misiniz?

Hakkınıza ve haklılığınıza saygı duyanlardanım. Fakat böylesine çatışa çatışa, dışlaya dışlaya, tüm sıradan Müslümanları ve dindarları dinden bezdirip kaçırtarak, (İslam’ı türbana indirgeyerek) İslam’ın salt size kalacağını mı düşünüyorsunuz. İslam’ın tümü sizin olsa, daha mı mutlu olacaksınız ve tek başınıza Müslümanlığı ne yapacaksınız. Oysa bilmiyor musunuz ki, İslam tüm insanlığa açılmış en büyük kucaktır. Ve bilmiyor musunuz ki, hiçbir şey tek başına güzel değildir. Ne din, ne ülke ne de servet. Her şey, hep beraber güzeldir.

Bunca kavga, gürültü ve düşmanca tavırdan sonra, o sıralarda huzurlu oturabilecek ve huzur içinde eğitim yapabilecek misiniz? Karşı taraf huzurlu olacak mı? Huzursuzluklarınız birbirinize yansımayacak mı? Bunca huzursuzluktan nasıl huzur çıkacak? Kazanılan zafer türban. Ama kaybedilen, halkın öteki yarısı… Kaybedilen dostluk kardeşlik ve barış… Kaybedilen huzur. Peki din bu mu? İslam bunun için mi var? İslam’ın tüm şartlarını, dostluğu, kardeşliği, barışı ve insanların iç huzurunu tesis ettik de, bir tek türban mıydı eksiği?

Oysa ben, şu andaki türban sorununun, dini bir vecibeden, dinsel bir gerekçeden kaynaklandığına inanmıyorum. Eğer dinde saçların saklanması ve gösterilmemesini çok önemsiyorsa bazı insanlar, kendilerini böyle rahat hissediyorsalar, buna saygı duymak gerekir. Ama başı örtmenin, saçları saklamanın tek geçerli yöntemi türbandır, örtünmekten kasıt türbanla örtünmektir deniliyorsa eğer, burada durup düşünmek gerekir. Tülbent, yazma, eşarp vs. geçerli değil, yalnızca türban olması gereklidir gibi bir düşünce maalesef geçerli bir yaklaşım değildir. Aslında önemli olan türbanın bürüdüğü başın içindeki düşüncedir. Türban saçları değil de beyni bürümüşse eğer maalesef yapacak pek bir şey kalmamış demektir. Bakın “TESETTÜRLÜ KADIN” adlı şiirimde, bunu nasıl dile getirmişim.

O insan mı ki, o bir kadın
O bir süs bitkisi, bir arzu bahçesi
İştah kabartan bir yemek
Ağız sulandıran bir içki
İslam, onun saçının tek bir teli.
Etrafı aç, susuz erkekle çevrili
Ve yaşamın tek amacı, cinsellik sanki.

Oysa namus ne kendini gizlemektir
Ne de bedenini sergilemektir.
Gerekenin ötesinde örtünmemek
Olağan ve doğal görünmek
Ölçüsünü iklimle, ihtiyaçlarla belirlemektir.

Ve sen, kimliğini örtülere kaptırmış kişi
Görmüyor ve bilmiyor musun ki
Gizler üstünde yoğunlaşır insanların tüm ilgisi.
Ne dersiniz, örtünmekten amaç gizlenmek mi
Bir çıkar elde etmek, ya da ilgi çekmek mi?
Oysa İslam olmak için, insan olmak yetmez mi?

Çünkü namus senin saçında, başında
Kolunda, bacağında değil yüreğindedir.
Çünkü namus salt cinsellikten ibaret değil
Namus akılda, erdemde, beyninin içindedir.
O yüzden namusu gizlemek değil
Açmak, sergilemek, göstermek gerekir.

Namus: iyilik güzellik ve hoşgörü olarak
Sevgi ve mutluluk olarak, fark ettirilmelidir
Namus beden dilinden, gözlerinin içinden
Ve yüzünün ifadesinden gözlenebilmelidir
Saklanmaksa kendine güvensizliktir.       “Kültüre Eleştirel Bakış”tan


Dinsel bir vecibe ve temel bir şart değilse eğer, öyleyse türban nedir? Bence türban, baş örtmede bir modadır. Başörtüsü dediğimiz, tülbent, yazma gibi geleneksel halk örtüleri karşısında, eskiden seçkin kesimin çarşafla yarattığı farklılık yasaklanınca; eşarp benimsenmiş, ama eşarp da, geniş kitlelere yayılınca, kendisini avamdan farklı görenlerin türban modasını yaratmasına neden olmuştur diye düşünüyorum.

İşte bu yüzden de bu sorunun sürekli bir çözümü olamaz. Çünkü bu bir modadır ve sürekli değişir. Örneğin ilerde bazı kadınlar, saç uzatmayı ve omuzlarından kalçalarına doğru sarkıtmayı benimseyebilirler. O zaman da sarkan saçlarını saklamak için türbana, kalçalara kadar inen bir kuyruk takabilirler. Mesela ona da süper türban denilebilir.

Peki şimdi yasaları türbana göre düzenlesek on sene sonra bu kez süper türbana göre yeniden düzenlemek zorunda kalmayacak mıyız. Biz Türkiye olarak, bu tür sıradan yaşanıp gitmesi gereken en basit konuları, hep gündemimizin başına oturmayı çok iyi beceren bir ülke olarak, türban çözüldüğünde, süper türban gelinceye kadar, bir süreliğine de olsa, bu kısır çekişmelerden kurtulacağımızı mı sanıyorsunuz. Asla! Asla gündem boş kalmayacaktır. Örneğin, bunun yerine hemen, kadın eli sıkılmalı mı, sıkılmamalı mı sorunu gelecektir. Ve bu böyle sürüp gidecektir.

Peki derseniz ki, olay bu kadar basit midir? Evet basittir. Çünkü başın açılması veya örtülmesi değil, örtünmenin şeklinden kıyametler koparılmaktadır. Yani birileri de çıkıp, ben mevcut pantolonla değil de, şalvar pantolonla veya menevrekle gireceğim kamusal alanlara dese ve bunu da partilerden birisi simge olarak benimserse, işte size şalvar krizi. En önemlisi, bu yaşananlar başka bir ülkede olsa, şu anda ciddiye alıp kriz çıkaranlar, katıla katıla güler hepsi.

Peki türbancıların hiç haklı bir tarafı yok mudur? Elbette ki vardır. Ama bu ne dini, ne de hayati bir olaydır. Siyasi bir simge olarak değil ama, moda olarak; kişisel bir hak ve özgürlük olarak yadırganacak bir yanı yoktur. Bu yüzden bunu istemek de, ne ayıp ne de suçtur. Ama ülkenin ekonomik, sosyal ve kültürel durumu, hak ve özgürlüklerin mevcut anayasal boyutu dikkate alındığında, bu durum, bu ülkeye ve bu günkü gündeme çok lükstür. Eğer haklar bir sıraya konulacak olursa bu son sırada kalır.

Örneğin, babası bu ülke için askerlik yaparken; çatısı ve sobası olmayan, üstü branda ile kaplı evde soğuktan donarak ölen bebeğin hakkı ödenmiş midir ki sıra türbana gelsin. Kocası askere alınan kadınların, kendisi ve çocuklarının geçiminin sağlanmasını istemesi, bundan daha önemsiz bir hak mıdır? ( Ki; bugüne dek hiç gündeme bile gelmemiştir.) Çöpten beslenen milyonların, insanca yaşamak istemesi, türban takmaktan daha mı önemsizdir. Düşüncelerinizi özgürce açıklamanın bile çeşitli biçimlerde engellendiği bir ülkede türban nasıl en öncelikli hak olabilir? Türban için verilen mücadeledeki kararlılık, donarak ölen asker çocuğu için verilse, çöpten beslenen insanlar için verilse, daha İslami ve daha insani olmaz mıydı?

Bana göre: savunulan bir hak bile olsa, on milyon insanın çöpten beslendiği bir ülkede türban tartışması, ayıptır, günahtır, insana ve insanlığa saygısızlıktır ve trajikomik bir vakadır. Türban karşıtları için de durum bundan hiç de farklı değildir. Bundan sonraki yazımda da olaya onların açısından bakacağım.

Yayın Tarihi : 3 Mart 2008 Pazartesi 00:06:09


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Yilmaz IP: 91.67.33.xxx Tarih : 5.03.2008 17:12:40

Sayin yazar abiy, bunlarin namuslulugundan degil namussuzlugundandir türbani konu edip durmalari, Bizim örtümüz bas örtüsüdur, Türban memleketim Araplastirilmasi icin namussuzlarin eline alet edilmesi icin Araplarin semboludür, ve onlarin müslümanliklan ilgileri olmadigini Peygamber kendi söylemistir.Bunlar nicin kendi Örf adetlerini savunmuyorda cikp onlari savundugunu anamis degilmiyiz halan. Benim anmin bacimin basida kapali öyle is olsun diye türbanlan degil,duydunuzmu


duygu IP: 78.179.98.xxx Tarih : 4.03.2008 10:00:53

kesinlikle tüm yazdıklarınıza katılıyorum.tabi ki en büyük sorunumuz türban değil hak anlamında da öyle.başta insanca yaşamak olmak üzere hemen hiçbir hakkımızın olmadığı bir ülkede türban takma özgürlüğü ya da hakkı komik geliyor kulağa.(aslında buna bir nevi kadının köle olma hakkı da diyebiliriz)ama bu konular yani dini meseleler tabiri yerindeyse bizim halkımızın yumuşak karnıdır.ne zaman bişeylerin üzeri örtülmek istense bu gibi konular gündeme getirilir,başka bir konu ülkeyi bu derece hızlı ve etkili bir şekilde karıştıramaz çünkü.yaşam hakkı için mücadele edilse örneğin ya da engelli hakları için(ki sayıca türbanlı olup üniversite okumak isteyenlerden çok olduklarından eminim) bir mücadele verilse kim ne diyecek ki hayır olmaz yapmayın diyecek bir karşıt grup yok,anayasal düzene aykırı değil,aksine anayasal düzenin sosyal devlet ilkesini destekler nitelikte..eee nasıl tartıştıracaklar insanları.nasıl kırdıracaklar birbirlerine..yoksa başımızdakilerde az çok aklı başında okumuş yazmış insanlar Türkiyede ayaklar altına alınan ve iyileştirme için hiçbirşey yapılmayan hakları görmüyor olamazlar.bir de tabi bunları yapmak külfetlidir bazı iyileştirmelere para lazım devletten bütçe lazım,ama o zaman milletvekilleri bir gecede maaşlarına %25 zam yapamazlar,çünkü devlet kaynakları başka yerlere aktarılır,cepleri boş kalır,aç kalırlar:) ama türban yasasını çıkarmak bedavadır,karşılığında ödenen maddi bir bedel vardır sadece,manevi kısım önemsizdir ki zaten cumhuriyetin anayasal düzenin laikliğin aldığı yara da maneviyatla ilgili birşey değildir,aksine olması gerekendir onların anlayışına göre.maneviyatı temsil eden tek şey dindir ne de olsa.e zaten yapılan düzenlemeyle sadece islam kesimine yani kendi dinlerine hizmet ettikleri için manevi bir zarar söz konusu bile olamaz.üstüne bir de devletin hiçbir dine ayrıcalık tanımaması anlamına gelen laikliği feda edersiniz.mis gibi bir taşla iki kuş.ne de olsa yarın öbür gün farklı dinlerden insanlar da dini inançları gereği birtakım şeyler isteyebilirler.işte laiklik burada adeta bir emniyet sübabı olarak bir dakika der,burası laik bir devlet ve öyle benim dinim bu ben bunu isterim benim ki şu ben de şunu isterim olmaz..o zaman karmaşa çıkar toplumda..yani ne kadar gereksiz anlamsız değil mi şu laiklik bence de feda edelim türban gibi önemli mevzulara gitsin.ülkenin en önemli kaleleri bir bir teslim edelim ki düzeni sistemi koruyacak hiçbirşey kalmasın.birgün yeniden özgürlük mücadelesine girmek zorunda kalırsak türbanlarımızla boğuveririz düşmanları olur biter..neyimize gerek bizim özgürlük demokrasi hak hukuk laiklik cumhuriyet falan..


only godwilljudgeme IP: 88.230.76.xxx Tarih : 4.03.2008 12:50:50

artık bu türban konusu inanın çok sıktı bu ne düşüncesizce davranışlar, kadınlarımız zaten düşünce yetilerini kaybetmişler ki bu utanç verici bir durum kendi bendenleri üzerinden rant sağlanmakda uyanın demekde nafile öylesine körelmişki beyinleri siz kadınlar herşeyden önce insansınız kadın olmanız aşağalanmanızı, kullanılmanızı gerektirmiyor bu nasıl zihniyet mantığım almıyor elbette inançlarınızı yerine getirmek hakkınız bütün insanların hakkı ama ben sizin kendi özgür iradenizle bunları savunduğunuza inanmıyorum ayrıca islamiyet sadece namaz kılmak,oruç tutmak örtünmekden vs... ibaret değil boş olan beyinleri bir bez parçasıyla kamufle edemezsiniz istediğiniz kadar kapanın istediğiniz kadar islamın bu kurallarını yerine getirin beyinlerinizi temizlemediğiniz sürece kirli beyinlerinizi arındırmadığınız müddetçe cennete falan gidemezsiniz kendinizi kandırsanızda Allahı kandıramazsınız