6
Mayıs
2025
Salı
ANASAYFA

Yeni Kuşak Köy Enstitüleri

Köy enstitüleri 1940’lı yılların, köylü toplumunu kalkındırmaya yönelik, sınırlı süreli eğitim kurumları değildir. Belki o okullar o dönemdeki, belli bir toplumsal kalkınmaya yönelikti ve orada kaldı. Ama Köy Enstitüsü sistemi, toplumların her kesimine ve her dönemde, ülke genelinde ve hatta dünya üzerindeki her ülkede her zaman güncellenip uygulanabilecek bir sistemdir.

Çünkü Köy Enstitüleri sistemi durağan bir yapılanmanın değil, değişimin dönüşümün adıdır. Değişip dönüşerek gelişimin, ilerlemenin adıdır. Çağı yakalamanın ve zamanda yolculuğun adıdır. Birleşmiş Milletler Eğitim ve Kültür Kurumu UNESCO’nun, bir eğitim ve kalkınma modeli olarak, üye ülkelere tavsiye ettiği bir sistemdir.

Gönen’de yıkılmakta olan iş atölyesi

Fakir Baykurt, Talip Apaydın, Mahmut Makal, Mehmet Başaran ve Dursun Akçam gibi önde gelen yazar ve düşünürlerin yetiştiği bir sistemdir.

Bu yüzden Köy Enstitüleri sisteminden bu gün de yararlanılabilir. Ve hatta bana göre tam bir felaket haline gelmiş bulunan, sınav için ezber öğretim sistemini, yeniden eğitim için öğretim sistemi haline getirebilir.

İşte “Yeni Kuşak Köy Enstitüleri” ülkemize özgü ve zamanında başarıyla uygulanmış, ama en verimli döneminde egemen güçlerin çıkarlarıyla örtüşmediği için katledilmiş olan bu sistemin yeniden güncellenerek, hayata geçirilmesi için çaba göstermektedir.

www.ykked.org.tr adlı sitelerinde, derneğin niçin kurulduğu kısaca söyle açıklanmaktadır.

Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği, Aralık 2001'de Cumhuriyetimizin en önemli eğitim projesi olan Köy Enstitüsü çıkışlıların, kurucularının, çalışanlarının, yakınlarının bu aydınlanma projesi kültürünü, anlayışını gelecek kuşaklara taşımak amacıyla kuruldu.”

Gönen’de kaderine terk edilen müzikhane

Yine bu sitelerinde amaçlarını söyle açıklanmış.

O döneme özgü aklını kullanabilen, sorgulama kültürüne sahip, üretken, yaşama sımsıkı bağlı laik-demokrat yurttaşlar, öğretmenler, sağlıkçılar yetiştirme anlayışına sahip çıkmaktır.

Köy Enstitüleri dönemine ilişkin tüm zenginlikleri, birikimleri yeni yüzyıla taşımak ve Köy Enstitülerinin yetiştirdiği tüm aydın ve sanatçıların birikimlerini yeni anlayışlarla değerlendirmektir.

Toplumuzda akıl ve bilimin egemen kılmak ve daha demokratik ve bağnazlıktan arınmış bir toplum adına; 1940'ların aydınlanmacı anlayışını, bilim teknoloji ve sanatla donatarak, eğitimle ilgili her tür ilerici, insana özgü anlayışlarının merkezi olmaktır. Yoğun bir emekle, mimari proje yarışmalarıyla üretilen ve öğrenciler tarafından kurulan Köy Enstitüleri mekanlarının eğitim merkezlerine ve müzelere dönüştürülmesi ve bu mekanların korunmaları adına çaba göstermektedir.

Bu aydınlanma projesinin oluşumuna katkıda bulunan tüm aydınlarımıza, özellikle projenin yaratıcıları olan Hasan Ali YÜCEL, İsmail Hakkı TONGUÇ ve çalışma arkadaşlarına sahip çıkmaktır.”

Yukarıda sayılan amaçlara ulaşmak için neler yapıldığı da şöylece özetlenmiş.

“YKKED düzenlediği paneller, çalıştanlar, sempozyumlar, anma toplantıları, etkinlikleri ve açtığı sergiler, yarışmalarla aydınlanma ışığını gelecek kuşaklara taşımaya çalışıyor. Köy Enstitülerinin kuruluş yıldönümü olan 17 Nisan'da ülke çapında kutlama haftaları gerçekleştiriyoruz. Mustafa Necati, Saffet Arıkan, Nafi Atuf Kansu, Hasan Ali Yücel, İsmail Hakkı Tonguç, Ferit Özbayır, Nazım Hikmet, Sabahattin Ali, Sabahattin Eyüboğlu, Ruhi Su, Vedat Günyol, Fakir Baykurt, Dursun Akçam başta olmak üzere Anadolu aydınlanmasının öncülerini anma etkinliklerimiz ülke çapında sürüyor.”

İşte bu etkinliklerden birisi de 16-18 Kasım 2012 tarihleri arasında Antalya Grida otelde “2. Akdeniz Buluşması” adı altında ve bir panel şeklinde yapıldı. Panele 21 ilin dernek başkanları, üyeler, öğretmenler ve ilgi duyan vatandaşlar katıldı.

Konuşmacılar: Dernek Başkanı Prof. Dr. Kemal Kocabaş, Prof. Dr. Ayfer Kocabaş, Prof. Dr. Oğuz Makal, Prof. Dr. Songül Sallangül ve Mete Aka’ydı.

Konuşmacılar, Köy Enstitüleri, amaçları, sistemleri ve bu sistemden günümüzde nasıl yararlanılabileceğini anlattılar. Konuşmalardan sonra Öğretmen Okulları Marşı ve Köy Enstitüleri Marşı hep birlikte büyük bir coşkuyla söylendi. Atatürk ve öğretmenlikle ilgili şiirler okundu.

Toplantıda bir üye Özbek İncebayraktar’ın “Köy Enstitüleri Destanı” adlı şiirini ezbere okudu. Ve genel istek üzerine şiir bir kez de yazarı tarafından okundu. Köy Enstitülerini en iyi anlatan bir şiir olarak kabul ettiğim, Edebiyat Öğretmenim Özbek İncebayraktar’ın bu şiirinin tamamını aşağıya koyuyorum.

KÖY ENSTİTÜLERİ DESTANI
(Köy Enstitülü olmak demek cumhuriyetçi, Laik, demokrat, Atatürkçü, çağdaş ve üretken olmak demektir.)

Onlar
Köy çocuklarıydı.
Kurumuş çalılar
“Otlar, böcekler”
Kavrulmuş ekinler gibiydiler bozkırda.
Aç’tılar, yoksuldular,
Sırtlarında yüzyılların ağırlığı,
Yorgundular.
Geldiler,
Yalın ayakları,
Çatlamış dudakları
Ve
Yırtık mintanlarıyla geldiler.
Gönen’e, Aksu’ya, Kepirtepeye.
Ezilmiş, sömürülmüş, horlanmış
Ve
Unutulmuştular bin yıldır.
Ferhat oldular,
Yardılar İdris Dağını,
Gürül gürül akıttılar suyunu,
Hasanoğlan’a.
Köroğlu oldular,
Kafa tuttular Bolu Beylerine.
Yıktılar saltanatını ağaların.
Tolstoy’u, Balzac’ı okudular koyun güderken.
Mozart’ı, Beethoven’i çaldılar dağ başlarında.
Moliere’i, Sophokles’i oynadılar.
Horon teptiler Beşikdüzü’nde kol kola.
Halay çektiler Yıldızeli’nde türkülerle.
Diz vurdular Ortaklar’da efece…
Siz,
Her gece,
Mehtaba çıkarken Heybeli’de,
Onlar, Duvar ördüler
Çatı çattılar.
Yıldızlara bakarak yaz geceleri
Harman yerlerinde yattılar.
Kazma salladılar yorulmadan.
Kerpiç döktüler
Kerpiç.
Sızlanmadılar hiç.
Yakıştı nasırlı ellerine,
Kitap ve çekiç.
Başladı yurt harmanında imece.
Onlar,
Köy çocuklarıydı.
Toprak öperdi üretken ellerini.
Dudaklarında “Köy Enstitüleri Marşı”
Yürüdüler karanlığa karşı.
Unutmadılar,
“En büyük ahlaksızlık, üretmeden tüketmektir” diyen
Tonguç Baba’larını.
Unutmadılar,
“Çağın en güzel gözlü Maarif Bakanı”, Hasan Ali Yücel’lerini.
Ve
Başöğretmen,
Atatürk’ü.
“Komadı karanlığın ağaları,
Halk uyansın, ülke çiçeğe dursun,
Komadı aydınlıktan korkanlar…”
Bir gece,
Karanlık inlerinden sinsice,
Brutuslar çıktı ansızın.
Çektiler zehirli hançerlerini,
Vurdular sırtından haince…
Çıktı mağaralarından yarasalar,
Çıktı halk düşmanları,
Üşüştü sülükler gibi üstümüze.
Emdiler kanımızı,
Doymadılar.
Yıktılar umudunu Türkiye’min.
Aydınlık bir Türkiye gelir aklıma,
Kalkınmış bir Türkiye gelir
Köy Enstitüleri denince.

Not: Tırnak içindeki 4 dize Başaran’a aittir

Özbek İncebayraktar.
 

Yayın Tarihi : 9 Aralık 2012 Pazar 20:05:36


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
corrector IP: 58.172.236.xxx Tarih : 13.12.2012 15:52:17

bence de koy enstutulerine geri donulmesin. onun yerine "varos" enstituleri kurulsun.

eskiden nufus koyde idi. simdi ise varosta. eskiden ulkenin nufusunun cogu koyde yasadigi icin, ulkenin kaderini belirlemesi icin secilmis zumre koyluler idi. simdiki geldigimiz durumda ise "varoslular".

dogru, guzel, faydali, vs olan bir seyin gecen zaman zarfinda "sekil" olarak aynen muhafazasi, onun hep faydali kalacagi anlamina gelmez. diger bir degisle: onemli olan "oz"dur, "sekil" degil.

iste muhim olan bu oz'u muhafaza etmektir.

o halde, koy enstutulerini herkese sevdiren 'oz' neydi diye sormak gerekiyor.

bu soruya herkesin bir cevabi ve yuzlerce farkli cevap olabilir. ama bence isin ozu: yoksul ailelerin cocuklarina hem kendilerini, hem ailelerini ve hem de cevrelerini egitebilecek, onlarin dunyasinda farkli ve genis ufuklar acabilecek, onlari dusunduren bir insan yapabilecek bir ogretimi, bilfiil ogrenilen konu uzerinde deneyerek ve icra ederek ve pratik olarak vermektir.

hatta, iste bu ozu varoslardaki egitime katarak, ulke de kurtarilabilir. veya bunun tam tersi olan su anki durum ise sudur: varoslarda kendilerini yok oluyor gibi goren, kadinlarini cocuklarini, hic uyusamadigi ve cok korktugu yozlasmis ve marjinal sehirli hayatindan korumak icin dinin tekeline kendilerini hayasizca saliveren bir buyuk kitle vardir.

eger boyle bir kitle olmus olmasa bile ve/veya benim varoslar hakkindaki bu tasavvurum dogru olmasa bile, eger nufusun gozle gorunur bir cogunlugu buralarda yasiyorsa, yukaridaki ozu verecek egitim enstituleri buralarda olmalidir.

bu arada merak ediyorum: asirlar boyunca, 'yesiva' okullarinda da bile ogretim sekilleri degismis midir? mufredeta eklemeler yapilmis midir?


Yılmaz Ergüvenç IP: 88.251.84.xxx Tarih : 10.12.2012 11:46:02

Saygıdeğer Hocam. Müsaadenizle bu güzel yazınızın içinde köy enstitülerine emeği geçen, yerleri doldurulamayacak kişilere bir isim daha ilâve etmek istiyorum. Sabahattin Eyüboğlu hocamızın kız kardeşi, o zamanların çiçeği burnunda yüksek mimarı Muallâ Eyüboğlu (Anhegger), köy enstitülerinin gerek proje çizimlerinde, gerekse inşaatı fiilen yapan o güzel öğrencilerimize yapı metotlarını öğretmek üzere köy köy dolaşmış, adeta saçını süpürge etmiş meslekdaşımızdır. Bu vesile ile anmak istedim. Ruhu şad olsun. 


Teoman Törün IP: 88.240.24.xxx Tarih : 12.12.2012 13:37:50

Ben de "Köy Enstitüleri"nin yaşama yeniden geçirilemeyeceği iddiasını anlayamayanlardanım. Çok katıldığım "Köy Enstitüleri anı toplantıları"nda zamanına göre çok gerekli ve faydalı olmalarına rağmen artık bu sisteme geri dönülemiyeceğini ileri sürenlere rastladım. Neden gene uygulanmasın; ardında ideolojik ön yargı olmadıkça? 


Ali Tipi IP: 176.33.196.xxx Tarih : 22.03.2013 10:44:55

" Tesettürlü Kadın" şiirini araştırıken,öğretmen olduğunuzu öğrendim.Acaba dedim,bu şahsı muhterem,acaba "Köy Enstitü'sünde mi eğitim gördü"? diye düşündüm ve araştırdım.Ama bunun için yaşınızın müsait olmadığnı gördüm.Çünkü bu kurumlar,1954 veya 56 da kapatılmış.Siz ise 46 doğumlusunuz.Yorumum Bu kurumlarla ilgili devam edecek...saygılarımla


Ali Tipi IP: 176.33.196.xxx Tarih : 22.03.2013 11:38:39

 http://www.islamafaki.com/bir_donuthturme_projesi_olarak_koy_enstytulery8207-t10506.0.html;wap2=Yukarıdaki linktenLütfen Okuyunuz ve anlayınız:

Marksizm,Kominizm ARTIK DÜNYADA YOK,ÖLDÜ ÖLDÜ !!
Zaten onu icad edenler belli bir maksat için yapmışlardı,işleri bitince fişi çektiler.

Ama yorum yapanların derdinin bu ideolojiler olduğuna inanmıyorum.Onların davası,din düşmanlığıdır.Çünkü din (İslam'dan başka geçerli din yoktur.) onların 

canlarının istediği şekilde behaim gibi yaşamalarına engel oluyor.Zavallılar,Allah'a kul olmaktan kaçtıklarını sanarak binlerce İlaha kul oluyorlar.Halbuki Allah bu Yüce Dini,kullara kulluktan kurtarıp,tek bir Allah'a kul olmaları için gönderdi.