13
Haziran
2025
Cuma
ANASAYFA

Yine oyuna geliyoruz...

 

yusuf@kenthaber.com

 

Evet bugün bir ırk’a, milliyete, cinsiyete ve din’e mensup olmak için belki hiç kimseye ihtiyacın yok. Tıpkı siyasetçiye veya futbol maçı yöneten hakeme ihtiyaç duymadığın gibi. Tarihçiye,tıp doktoruna,öğretim üyesine, öğretmene, ilahiyatçıya, savcıya, hakime v.s.. ihtiyaç duymadığın gibi. Ama insan olmaya her günkünden daha fazla ihtiyacın var.

İnsan olmanın evrensel değerleri bellidir. Ve toplu yaşamın olmazsa olmazıdır bunlar. Bildiğin ve inandığın değerleri, sadece kendi hayatına uyguluyorsan mesele yok. Kendi hayatının tüm tasarrufları sana ait. Yok sen bunu aile bireylerine, çevrene ve tüm halka yaymaya çalışırsan o zaman yol şaşırılmış olur ve huzursuzluklar başlar. Sendeki bu rahatsızlıklar ve huzursuzluklar yavaş yavaş tüm halka yayılır, ve toplum birlikteliği, ülkü birlikteliği, dil ve din birlikteliği kısaca tüm diğer sosyal birliktelikler zarar görür.

Toplumumuzda, kendi başına bu huzursuzlukları yaratacak insan sayısı çok azdır. Ancak hainlik müessesi de yine her toplumda olduğu gibi, bizim toplumumuzun da vaz geçilmez bir değeridir.


Süper sermaye denilen güç, ülkeleri ve insanları çaresiz kılarak, tamamen kendilerine bağlı yaşama geçirmek için kültür mühendisleri yetiştirmediler mi? Bugün ekonomik olarak zayıf tüm ülkelerin, insanları da maalesef tüm değerlerini yitirmiş olarak yaşamaktadır. Direnen ülkeler de, ekonomik kalkınmasını tamamlayamazlarsa, onların da akıbeti farklı olmayacak.

Bu saydığım nitelikte onlarca ülke ve milyonlarca insan var. Ve maalesef her geçen gün sayıları azalacağına artmaktadır.


Toplumu aydınlatacak sözüm ona “aydın” zevat ve toplumun siyasetçileri, halkın kendilerine olan güvenini kaybettikleri için pek tabii etkili olamıyorlar. Bırakın etkili olmayı bir de gülünç oluyorlar. Kendi aralarında tartışmaları gereken konuları, daha çok seyredilip-seyredilmemek kaygısından başka amacı olmayan medya önünde, özenle bezenle seçilen üç-beş uyduruk katılımcı ile horoz döğüşlerinin çağdaş versiyonlarını icra ediyorlar!

Çoğu akademik kariyer sahibi olan bu aydın kesimin, medya önündeki uzlaşmaz ve anlaşılmaz tutum ve davranışlarından sonra, kendilerine göre konu hakkında daha az bilgi ve becerilere sahip olan halktan daha fazlası nasıl beklenir?

Süper sermayenin umurunda değildir konu. Ne olursa olsun, yeter ki o toplumda kaosa yol açabilecek dinamikler olsun. Bunda da çok başarılı olduklarını inkar etmek yanlış olur.Bugüne kadar bir çok uygarlık yok olmuş, bir çok ülke dağılmış ve yine birçokları parçalanmıştır. Tüm bunların kendiliğinden olduğunu düşünmek saflık olmaz mı? Ama saflığımızı sürdürmekte de inatçıyızdır. Tüm bu oluşumlara mazeret üretip, işte şöyle olmasaydı da yok böyle olmasaydı da filan falan gibi saçmalıklara devam edenlerimiz az değil.


Gün geçmiyor ki, yeni bir mesele çıkmasın! Mutlaka ama mutlaka bir konu bulunuyor ve hemen aşırı tepkiler geliyor. Vurmalar, kırmalar, yakmalar, protestolar…Süper sermaye, bu yapılan tepkilerin dozunun ayarlanamayacağını bildiği için her seferinde daha can alıcı noktalardan vurmaya dikkat ediyor. En haklı olduğun konuda dahi, tepkinin tipini ve dozunu ayarlayamadığın için haksız duruma düşüyorsun.

Tüm bu oyunlara soğuk kanlılıkla yaklaşmak ve adabınca tepki vermek gelişmiş medeni ülke ve insanlarının işi. Yani bizim işimiz değil! Maalesef değil. Biliyorum bana kızıyorsun ama yapacak bir şey yok. Bu eğitim ve uzak görüşlülük meselesi. Biz bu meseleyi yakalayamamışız.

Siyasetçimizde, aydınımızda başka dünyada yaşadıkları için bizler onların umurlarında bile değiliz. Neden olalım ki? Bizler adam olurmuyuz sanıyorsun?

Senin ve benim yaptığımız en kolay olanı. Günlük yaratılan huzursuzluk konularının üzerine balıklama atlayıp, birbirimizin gözünü oymak. Hal böyle olunca işin özü ve arkası görülemiyor ve toplum sürekli olarak geriliyor.

Arkadaşım, gözünü bırak kapamayı, kırpmayacaksın bile! Sen uyurken senin ülken adına, bugüne kadar sayesinde var olduğun değerlerin ile oynanıyor! Tüm tarihsel ve kültürel değerlerin bu güçler elinde soysuzlaştırılıyor. Ve bunlar sana ne ad altında yaptırılıyor? “sosyal adalet, hak, hukuk, düşünce ve inanç özgürlüğü, insanca yaşam, demokrasi, vs. vs.” Bu oluşumlara tepki vermek dediğim gibi vurmakla kırmakla olmaz. Sakin olup onların kullandığı yöntemleri kullanarak yapacaksın. Sonra da devlet veya hükümet yetkilileri yada ne bileyim konuyu ilgilendiren sivil toplum örgüt lideri çıkacak ve “bu yapılan olayı nefretle kınıyoruz” diyecek… Vatikan’ın yaptığı gibi…

Sevgi ve saygılarımla.

Yayın Tarihi : 6 Şubat 2006 Pazartesi 13:49:37


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?