'Alman usulü' İstanbul
İstanbul'a iz bırakan Alman kültürü, iki diplomatik yapının üzerinden oluşturulan belge ve fotoğraflarla birlikte derlenmiş yazılarla kitaplaştı. Boğaziçi'ndeki Almanya kitabı, iki ayrı kültürün iki dilde birikmiş akademik birikimini 'Alman usulü' bir yaklaşımla harmanlıyor
Eski Almanya Başkonsolosu Matthias von Kummer'ın imzası, Federal Almanya Başkonsolosluğu'nun katkısı ve Zero Production etiketiyle, dikkate değer bir kitap basıldı: Boğaziçi'ndeki Almanya kitabı. Yayın, Alman İmparatorluğu Sefaret Köşkü'nün 130'uncu ve Almanya Sefareti Tarabya Yazlık Rezidansı'nın 120'nci yılına rastlıyor. Kitapta Türk - Alman ilişkilerine dair hayli akademik, eleştirel ve karşılaştırmalı metinler, tarihi belge ve fotoğraflar eşliğinde Türk ve Alman akademisyen ile yazarlar tarafından kaleme alınmış. Boğaziçi'ndeki Almanya, doğrudan Alman Hükümeti'nin imzasını taşımıyor aslında. Kitapta, Türk - Alman ilişkilerinin 'İki cihan harbi' ile vaktiyle ister istemez kesilmiş ortak yazgısının İstanbul'daki akisleri, Gümüşsuyu ve Tarabya'daki iki resmi bina özelinden büyüteç altına alınıyor. Önsözü Hegel'in 'şimdi'yi öven bir vecizesi eşliğinde açılan kitapta, Alman ve Türk yazarların fikirlerinin aynı oranda yer alması ve kitabın iki dilli oluşu, esere ayrı, 'multikültürel' bir cereyan katıyor.
EŞYALARIN DİLİNDEKİ TARİH
Yazar Kummer için Alman İmparatorluğu'nun Sefaret Köşkü (Bugünkü Gümüşsuyu Alman Konsolosluğu binası) ile Tarabya'daki yazlık rezidans, geçmişle ilgilenmek için iyi bir çıkış noktası oluşturuyor. Yazara bakılırsa, binalardaki eşyalar dahi, Türk ve Alman ilişkilerinin tarihini bir bakıma kendi dilleriyle anlatıyor. Örneğin, 1889, 1898 ve 1917 yıllarında İstanbul'a üç kez gelmiş olan Kayzer II. Wilhelm'in Osmanlı paşası üniformasıyla resmedilmiş portresi, bugün Sefaret Köşkü'nün en önemli tanıklarından biri. Bu resim, Almanlar tarafından, dönemin lideri Sultan V. Reşad'a, 'Gelibolu Zaferi'nin onuruna armağan edilmesiyle de ayrıca ilginçliğini gösteriyor. Hatta konsolosluğun ziyaretçileri bugün için bu tabloyu önünde çektirdikleri bir 'İstanbul hatırası' randevu noktası haline bile getirmiş. Boğaziçi'ndeki Almanya kitabı başından beri bir albüm olarak tasarlanmış. Kitapta çeşitli fotoğrafların yanı sıra, daha önce yayımlanmamış değerde tarihi resim ve belgeler de öne çıkıyor. Fausto Zonaro'nun İstanbul'un bugününe dünden göz kırpan tanıdık tuvalleri veya çok ilgi çekici İstanbul kartpostallarıyla bezenen kitapta ayrıca, Alman Hastanesi'nin geçmişine yönelik bir bölüm de okurların ilgisine sunulmuş. 80 TL'dan satılan kitap, internette www.zerobooksonline.com adresi veya İstanbul'daki Alman Kitabevi ile Pandora Kitabevi'nden edinilebiliyor.
BAHÇESİNDE YATIR OLAN İLK SEFARET
Gümüşsuyu'nda, dönemin kuruyla 285 bin 095 Mark ödenerek yerleşilen Alman sefareti, Alman İmparatorluğu'nun dünyada açtığı ilk diplomatik mekân olması bakımından, Almanlar için de çok büyük simgesel değer taşıyor. Bu kapsamda kitapta binanın tarihi ile ilgili olarak şu detay dikkat çekiyor: "...Bab-ı Âli, Berlin'e, Taksim Tepesi'ndeki eski mezarlığın dört adasından birinin seçilmesi üzerine teklifte bulunmuştu. Resmî satış mukavelesi, 15 Mayıs 1874'te imzalandı. Alman İmparatorluğu, o zamanki adıyla Boulevard Ayas Paşa üzerindeki 4023 metrekarelik eski mezarlık arazisini, inşaat projesini gerçekleştirmek üzere satın aldı. Konsolosluğun bahçesindeki bir yatır, bugün bile arsanın bu eski işlevini hatırlatır."