18
Nisan
2025
Cuma
KİTAP

YEŞİL SAHALARDA BİR GLADYATÖR

Bir zamanlar ligde ve A Mili Takım'da fırtına gibi esen ve Amatör Sporcular Derneği'yle sporcu haklarını Türkiye gündemine getiren Metin Kurt'un futbol ve hayat hikâyesi, Gladyatör isimli bir kitapta toplandı

Şampiyonluklar, kupalar, yıldız futbolcular ve onların özel hayatlarına odaklı hikâyelerle dolu futbol dünyamızda zaman zaman ilginç karakterler, taraftar grupları ve sıradışı hayat hikâyeleriyle de gündeme geliyor. Bir zamanlar Galatasaray'ın ve A Milli Takım'ın değişmez oyuncusu Metin Kurt ise hem 'yıldız futbolcu' özelliği, hem de futbol içinde verdiği sporcu hakları mücadelesiyle ve bu mücadelenin bedelini ödemesiyle, Türkiye futbol tarihinin en farklı simalarından biri olma özelliğini hak ediyor.

Yazar Vecdi Çıracıoğlu'nun kendisiyle nehir söyleşi yaparak kaleme aldığı ve Everest Yayınları'ndan yeni çıkan Gladyatör isimli kitabı sayesinde, Metin Kurt'un hayatıyla ilgili bilmediğimiz bir çok hikâyeyi ve anıyı görme imkanı bulduk. Mahallede taş kalede oynadığı maçlardan, inşaatlarda yaptığı antrenmanlardan, Yıldız Yokuşu'nda belediye otobüsleriyle yarışmaktan, Altay, PTT, Galatasaray, Kayserispor ve A Milli Takım formasına kadar yükselen futolcunun, yıllar içinde futbol dünyasının karanlık noktalarını görmeye başlamasını, kendi deyimiyle 'sporcu köleliği'ne karşı duruşunu, yalnız kalışını ve Amatör Sporcular Derneği'ni kurmasını ve diğer birçok hikâyeyi kitap boyunca ayrıntılı bir biçimde görebiliyoruz. Şu an 59 yaşında olan ve sporcu örgütlenmesi çalışmalarına yeniden başladığını söyleyen Metin Kurt'la ve kitabın yazarı Vecdi Çıracıoğlu ile Gladyatör'ü konuştuk.

Fazla seçeneğim yoktu
Azgelişmiş ülkelerde kapitalizmin fırsat eşitsizliğinden yararlanıp yukarı çıkmak için görünürde birkaç seçenek var. Sesin güzelse şarkıcı olmak, güzelsen oyuncu olmak ya da çeviksen futbolcu olmak. Babasını erken kaybetmiş ve ailesinin yükünü mutlaka birinin üstlenmesi gereken bir aile yapısında tek başına çalışarak bu yükü taşımak bu ülkede mümkün değil. Çözüm belliydi ve futbolcu olmaya karar verdim .

Kendimi sorgulamaya başladım
İzmir' de Polonya milli maçı vardı. Polonya hep zor rakipti. O maçta 1-0 galip geldik. Halk maç sonrası coşku içinde otobüse abanıyordu. Savaş kazanmış askerler gibiydik. O sırada bir çocuk kalabalığı yarıp zıplayarak cama vurdu. Baktım ne istiyor diye. Ayakkabı bağımı istiyordu. Bir baktım çocuğun ayakları çıplak. 'Biz kime hizmet ediyoruz ve ne yapıyoruz?' diye sormaya başladım.

Torpil ve şans belirleyici
Kimsenin nasıl futbolcu olunacağı konusunda bilgisi yoktu. Amaca ulaşmak için ne yapmam lazım diyordunuz. Çevik olmak lazım. Çevik kim? Maymun. Aslan. Ne Yer? Et yer. Bunlarla beslenmeye çalışıyorduk. Kendi kendimize antrenman teknikleri geliştiriyorduk. Ben A Milli oluncaya kadar bir tek hoca bana şöyle oyna demedi. Futbolculuk sırf yetenekle olmuyor. Türkiye'de gerçekten futbolcu olmak hala hâlâ şans ve torpil işi.

Önce çocuklar oynayacak
Bugün bence amatör sporcuyla profesyonel sporcu arasında bir fark yok. Bu yılın sonunda iki grubu da kapsayan Spor Emekçileri Sendikası'nı kurmak için girişimlere başladık bile. Sporcuların demokratik bir spor ortamında çalışabilmelerini sağlayabilecek bir Spor Yasası'nın çıkartılması için mücadele vereceğiz. Dört temel ilkemiz var: Önce çocuklar oynayacak, sporcular örgütlenerek korunacak, Spor İş Yasası çıkartılacak, ve şike, siyaset, mafya, şiddet, kumar, küfür ve medya kuşatmasındaki finans kapitalin emrindeki sporun insanca ve hakça bir ortamda yapılması için uğraşılacak.

Topa değil oyuna bak
Müdafaayı açabilmek için bütün alanı kullanmak zorundayız. Halk oyuna değil topa bakıyor. Bana 'Çizgi Metin' derlerdi. Bir gün espri yaptım, "Bana halkçı demiyor musunuz. Sahada halka en yakın yer olduğu için çizgide oynuyorum," dedim. Sporun ne olduğu yerine sonuçların takip edildiği ortamda aslında hâlâ herkes topa bakıyor. Sonuçlar tartışıldığı için spor bir yere varamıyor.

Dopingsiz maç yoktu
Bu ülkede rüşvet varken sporda olmadığını düşünemezsiniz. Doping meselesi de ilginç. Bugün de devam ediyor. Özellikle amatör kümede yaygın. Galatasaray'da üç sene boyunca neredeyse dopingsiz sahaya çıkmadık diyebilirim. Almayınca vatan haini sayılıyorduk.

70 bin üyemiz vardı
O sıralar Futbolcu Sendikası vardı ama sadece bir addan ibareti. Sendikada dönemin yöneticileriyle anlaşamayınca ayrıldık. Tabandan örgütlenmeye giriştik ve Amatör Sporcular Derneği'ni kurduk. Derneğin 12 Eylül darbesi öncesinde 70 bin üyesi vardı.
 

- Kitabı yazma fikri nasıl ortaya çıktı?
- 2000'de Galatasaray Roma ile oynuyordu. Maçı Metin Kurt'la seyrediyordum ve seyrederken Roma takımının teknik direktörünün Dino Zoff olduğunu fark etim. Metin'in zamanında İtalyan Milli Takımı'nın kalecisiydi. 72'de Türkiye İtalya maçına aklım gitti. O sırada hüzünlendim çünkü Metin'in 50 metre mesafeden bir şut çekmiş, top kalenin üst direğini yalayarak dışarı gitmişti. Gol olsaydı kahraman Metin olacaktı. Maç öncesi Metin futbolcu haklarıyla ilgili bir bildiri yayınlamıştı ve maç yolculuğu için bulunduğu havaalanında 'Anarşist kaçıyor' diye gözaltına alınmıştı. Metin için olmak ya da olmamak maçıydı. İşte o zaman aklıma iki gladyatör fikri geldi. Önce bir roman olarak düşündüm. Kahraman ailesini geçindirmek için Roma'da paralı bir gladyatör olacaktı.

- Kitapta gladyatörlükle ilgili dipnotlar Metin Kurt'un hikâyesiyle hoş bağlantılar kurmuş.
- Artık gladyatörlükle çağımız futbolu arasında çok fazla benzerlik var. Ben bu özdeşliği görünce futbolun içindeki objelerle antik gladyatörlük arasındaki benzerliklere baktım.

- Metin Kurt'u diğerlerinden farklı kılan başlıca özellik ne?
- Metin'in hikâyesinde bir kahraman - hero kavramı var. Metin'in verdiği mücadele yerel değil, evrensel aslında. Sporcu köleliğine bakışı evrensel. Kurtulmanın hep beraber olduğunu savundu ve hâlâ savunuyor. Bugün yeni kuşaklar Bosman'ı tanırlar ama Metin Kurt bu mücadeleyi 70'lerin başında verdi. Kitabın başında da dendiği gibi hikâye baştan başlayabilir.

Özgür Çakır - Sabah
Yayın Tarihi : 11 Ekim 2009 Pazar 21:47:04
Güncelleme :13 Ekim 2009 Salı 21:27:05


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?