1
Mayıs
2025
Perşembe
KİTAP

Da Vinci hakkında her şey

“Aklın Uçuşları: Leonardo da Vinci”, dört başı mamur bir biyografi. Leonardo da Vinci’yi, Leonardo da Vinci yapan ne varsa anlatıyor, doğumundan ölümüne, sanatçının bütün hayatının maketini çıkartıyor.

Leonardo da Vinci hakkında ne biliyoruz? Evvel emirde, bir dahi olduğunu biliyoruz.. Başka? “Mona Lisa”nın ressamı olduğunu biliyoruz. Mona Lisa’nın gülüşünün ardındaki gize her yıl başka bir açıklama getirildiğini ve her yeni açıklamanın gizi daha da örttüğünü...
Başka? Yalnızca ressam ya da heykeltıraş değil aynı zamanda bir bilim insanı, bir mucit ve bir düşünür olduğunu biliyoruz.
Başka?
Dan Brown’un “Da Vinci Şifresi”yle da Vinci’nin kendisinin çözülmeyi bekleyen bir bilmece, bir giz olduğunu biliyoruz. İlk uçağı, ilk roketi, ilk asma köprüyü tasarladığını, çizdiğini biliyoruz.
Başka? Daha kişisel anlamda?
Solak olduğunu biliyoruz mesela. Ayna yazısı yazdığını biliyoruz. Yani, tersten, sağdan sola. Etyemez olduğunu biliyoruz sonra. Dünyaya gayri meşru bir çocuk olarak geldiğini... Eşcinsel olduğunu...
Başka?
İşte, Charles Nicholl, bütün bu başkaların karşılığını veriyor “Aklın Uçuşları: Leonardo da Vinci” adlı kitabında. Nicholl, öyle dört başı mamur bir biyografi hazırlamış ki, biyografi, hele ki iyi biyografi kitapları açısından pek de verimli sayılmayan bir coğrafyanın okuru olarak daha ilk on sayfada şapka çıkartıyorsunuz.

Leonardo’nun ilk anısı
Bu arada, kitap, 111 sayfalık dipnotlarıyla birlikte tam 792 sayfa. 8 ana bölüm, bölümcüklerle birbirine bağlanıyor ve kitap, son derece akıcı bir anlatımla, Leonardo da Vinci’yi, Leonardo da Vinci yapan ne varsa anlatıyor. Hatta, anlatmakla kalmıyor, izini sürüyor, zihninin haritasını çıkartıyor.
Bunu da Rönesans İtalya’sını, Kilise’siyle, Medicilerle, gece bekçileriyle, krallarıyla, kargaşalarıyla yeniden canlan- dırarak yapıyor Nicholl.
Yazar, biyografisini Leonoardo da Vinci’nin defterlerine - da Vinci’nin günümüze ulaşabilen 7 bin sayfalık elyazması varmış - ve başka Leonardo biyografilerine dayandırdığının altını çiziyor.
Kitap, “Beş yüz yıl önce ortam çok da farklı değildi. Vinci adlı küçük Toskana kasabasının üzerindeki bir tepede dururken, insanın bakışları tıpkı şimdi olduğu gibi, yüzyıllardır yapılan tarım çalışmalarının şekillendirdiği bir toprağın üzerinde yol alırdı”, diyerek başlıyor.
Ama, işte, “Aklın Uçuşları”nı ilginç kılan yalnızca ayrıntıdan yana zengin olması değil. Kuşkusuz, malzeme zenginliği ya da anlatım biçimi, kitaba kolay okunurluk getiriyor. “Aklın Uçuşları”nı asıl besleyen ise yorumları.
Örnek mi? Sözgelimi, Leonardo’nun ilk anısı... Dahinin ilk anısı başka oluyor tabii. Ne anası ne de babası... Da Vinci’nin ilk anısı: Bir kuşla ilgili. Bir çaylakla. O anıyı Freud’un analiziyle ele alıyor yazar. Da Vinci’nin öz yaşamına oturtuyor. Sonra da, Freud böyle böyle diyor, ama işin bir de şöyle bir yanı var diyor.

Gönderen: Lionorda adlı kafir
Nicholl, e harfini kullanmadan kallavi bir yapıt ortaya koyan George Perec gibi neredeyse dahi sözcüğünü kullanmadan biyografisini yazmaya göstermiş. Anlaya- cağınız, gizemleştirmeye ve güzellemeye, geçit vermiyor. Tam aksine, Leonardo’nun 14 yaşında çıraklığa başladığını, on yıl boyunca dönemin ustalarından birinin atölyesinde çalıştığını, modellik bile yaptığını aktarıyor; genç Leonardo’nun gurularını anlatıyor.
Ha, bu arada, kitabın en okunası bölümleri nelerdir diye soracak olursanız, hemen her bölümü diyebiliriz. Ama ille de bir seçki yaparsak: Leonardo’nun dönemin ahlak zabıtası sayılabilecek Gece Bekçileri’yle başının derde girmesi, soyluların şenliklerinde hazırladığı temsiller, şiirleri, hikayeleri (evet, da Vinci’nin bilmeceleri gibi şiirleri ve hikayeleri de var).
Tabii, Mona Lisa’yı atlamamak koşuluyla... Nicholl, burada Yeats’den Oscar Wilde’a, Somerset Maugham’dan E. M. Forster’a, Nat King Cole’dan Bob Dylan’a uzanarak Mona Lisa’yı tartışıyor.
Lionardo adlı kafir meselesine gelince, o, da Vinci’nin, Sultan Beyazıt’a gönderdiği ve 1952’de Topkapı Müzesi Devlet Arşivleri’nde“Lionardo adlı kafirin Cenova’dan gönderdiği mektubun bir nüshası” notu düşülen mektubu. Dediğimiz gibi kitapta yok yok. O da var...

Milliyet
Yayın Tarihi : 6 Ekim 2008 Pazartesi 15:10:31


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
abdullah avcı IP: 212.175.115.xxx Tarih : 20.11.2008 12:46:12

çok iyi bir ressam fakat çok fazla rastlantıya denk gelmiş