Kurulun başına 1 ay kadar önce geçen Prof. Mert Savrun: Cinsel suçları düzenleyen 103'üncü madde değişmeli. Biz de travma yaşıyoruz ve ailemiz bundan etkileniyor..
Vakit Gazetesi Yazarı Hüseyin Üzmez'in tahliye edilmesi sürecinde, verdiği raporla çokça eleştirilen Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulu'nun başına, 1 ay kadar önce gelen yeni Başkanı Prof. Dr. Mert Savrun'dan çarpıcı açıklamalar... 'Üzmez Kurulu' olarak anılmaktan hem kendisinin hem de kurul üyelerinin çok rahatsız olduğunu anlatan Savrun, "Kurumdan çıkıp eve gittiğimizde aynı travmaları biz yaşıyoruz. Eşimiz, çocuklarımız bunu görüyor ve söylüyor" şeklinde konuşuyor. Üzmez raporunda, isimlere bakılmadığını da belirten Prof. Savrun, "Kuruldaki arkadaşları bana, '70 yaşında bir adam, 14 yaşında bir kızın dosyası. Kim olduğuna bakmadık' dediler. Bu arkadaşlarımızın çoğu üniversitede öğretim görevlisi. Travmayı görüp, 'görmedim' diyemez" şeklinde konuşuyor.
'SADECE 380 TL ÜCRET ALIYORUZ'
Üniversitedeki görevinden fedakârlık ederek kurula geldiğini ifade eden İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Savrun, aldıkları ücretin sadece 380 TL olduğunu belirterek içindeki bulundukları ruh halini ise şöyle özetliyor: "Her gün buradan çökmüş olarak çıkıyoruz. Kendi çocuklarımı bir yere gönderirken yüz kez düşünüyorum. Cinsel tacize uğrayan çocukların ruhu ölüyor. Eskiden günde 60 - 70 dosyaya bakılırken biz en fazla 15 dosyaya bakıyoruz. Her dosyaya da en az 45 dakika ayırıyoruz."
'BU KANUN GÖZDEN GEÇİRİLMELİ'
Cinsel suçları kapsayan Türk Ceza Kanunu'nun 103. Maddesi'nin kesinlikle yeniden gözden geçirilmesi ve değiştirilmesi gerektiğinin altını çizen Savrun, kamuoyunda oluşan tepkilere hak verdiğini de ifade ederek şunları anlatıyor: "Kanun 'Ruh sağlığının ve beden bütünlüğünün bozulduğu durumlarda ileride ceza verilir' diyor. Ruh sağlığının bozulması çok geniş bir kavram. Tecavüz ve taciz vakalarında ruh sağlığının bozulmaması düşünülemez. Travmanın çok yoğun olduğu kişilerde ilave olarak bozukluklar ortaya çıkabilir. Bunun kararı da ağırlaştırılmış ceza olur. Bu kanun maddesinden dolayı, kanun önünde ruh sağlığı bozulmamıştır kanaati öne çıkıyor. Biz olaylara tamamen bilimsel bakıyoruz. İnsanız, biz de hata yapabiliriz."
'YILLAR SONRA DA ÇIKABİLİR'
Üzmez olayından sonra çıkan haber ve yorumların üzerlerinde bir baskı oluşturduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Savrun, sözlerini şöyle sürdürüyor: "Tacize uğrayan çocuğun ruhu ölüyor. Travmanın sonuçları 15 - 20 sene sonra ortaya çıkabiliyor. Üzmez'in tacizine uğrayan B.Ç.'de de böyle bir şey görmüş olabilir arkadaşlar. Onun için kanun maddesinin kesinlikle değişmesi gerekiyor." Türkiye'de taciz ve cinsel istismara uğrayan çocuklarda son yıllarda ciddi bir artış olduğunu belirten Savrun, çocukların kamuoyu önüne çıkmasının travmalarını artırdığına dikkat çekiyor. Aynı durumun Üzmez olayında da yaşandığına dikkat çeken Prof. Savrun, "Son bir aydır çocuklarla resim yaparak, yerde minderlerde oturarak, oyun oynayarak muayenemizi yapıyoruz. Çocuklar aynalı odada doktorla birlikte eğlenerek konuşuyor" diyor.
TACİZCİLERİN ÇOĞU ÖNCE TACİZE UĞRAMIŞ
"Tecavüze uğrayan çocuklar içe kapanık olur. Akraba tecavüzünde mağdur çocuk kendini çok çaresiz görüyor. Travmanın akut sonuçları uzun dönemde ortaya çıkar. O an neyi görüyorsak onu yazıyoruz. Ama bu ileride hastalanmayacağı anlamına gelmez."
"Rızası olsa bile 15 yaşından küçük bir çocuğa dokunmak Türk Ceza Kanunu'na göre yasak. O çocuk onu o an gönüllü yapmış olabilir. Ancak beş sene sonra 'ben ne yaptım' diyebilir. Üzmez olayındaki çocuk mutlaka, yaşadığı tacizden etkilenmiştir. Ancak kamuoyunda bu kadar tartışılması çok daha fazla tesir etmiştir."
"Çocuk tacizlerinin çoğunda sanık daha önce mutlaka tacizle karşılaşmış. Biz çocuk tacizlerini engellersek, ileride belki de sanıkları da engelleriz. Tacizi yapanlar genelde yaşıtlarıyla ve karşı cinsleriyle ilişki kurmakta çekingen davranabilir. Bu sapıklar filmlerde gördüğümüz kişilikler değil. Hepsi toplumun içinde. Ailesi, çocuğu olan, düzenli yaşayan insanlar."
KAMUOYU İLE YASA ARASINDA SIKIŞTIK
Kurullarının siyasetle ilgisi olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Mert Savrun, "Ceza maddesinin 6'ncı fıkrasıyla ilgili kamuoyunda yanlış algı var. Adli Tıp sanıkları koruyor imajı oluşuyor. Adli Tıp yaklaşımını kamuoyuna doğru ve aydınlatıcı bir tarzda anlatmak gerekir" diye konuşuyor. Üzmez raporuyla ilişkili haber ve yorumların kendilerini çok yıprattığını savunan Savrun, sağlıklı çalışabilmeleri için basının kendilerine yardımcı olması gerektiğini belirterek şöyle diyor: "Sabah kalktığımızda gazetelerde kurulla ilgili haberler çıkmış mı diye tedirgin oluyoruz. Bu bizde baskı oluşturuyor. Bilimsel kriterlere uygun kararlara veriyoruz. Biz kanun maddesi ile kamuoyu arasına sıkışmış durumdayız. Bu sorunun bir an önce giderilmesi gerekiyor."