TÜRKİYE'NİN EN BÜYÜK İHTİYACI YARGI REFORMU

Yargı, yıllar süren davalar, bir türlü mahkemelere ulaşmayan evraklar ve siyasi kararlar sebebiyle en az güvenilen kurumlar arasında görülüyor. Hukukçular Birliği Başkanı Sinan Kılıçkaya, Türkiye'de siyasetin yargı yoluyla dizayn edilmeye çalışıldığını, bunun da kuruma olan güveni iyice sarstığını söylüyor.

Adalet sistemindeki en önemli sorunlardan biri de davaların uzaması. Ağır işleyen yargının kimseyi memnun etmediğine dikkat çeken Kılıçkaya, Avrupa ile kıyaslandığında Türkiye'deki dava sürelerinin çok uzun olduğunu belirtiyor. "Yargıyla muhatap olan insanlara sorun, çok büyük oranda memnuniyetsizlik çıkacaktır." diyen Kılıçkaya, kazanan veya kaybeden hiç kimsenin sonuçtan memnun kalmadığını söylüyor. Türkiye'nin acilen hukuk reformuna ihtiyaç duyduğunu vurgularken, birinci önceliğin dava süresinin kısaltılması, ikincinin yargının tarafsızlığı olduğunu ifade ediyor.

Hukukçular Birliği Başkanı Sinan Kılıçkaya, yargıdaki sıkıntıları ve çözüm önerilerini Zaman'a değerlendirdi. Kılıçkaya, vatandaşların yargıyla ilgili en büyük problemlerinin tarafsızlık, bağımsızlık ve davaların uzaması olduğuna dikkat çekiyor. Avrupa standartları bakımından dava süreleri en uzun olan ülkelerden birinin Türkiye olduğunu belirterek, yıllarca süren davaların çoğunun birtakım değişikliklerle 3-6 ay arasında bitebileceğini vurguluyor. Mahkemeyi kazananın dahi memnun olmadığını dile getiren Kılıçkaya, "Çünkü hakkını üç sene sonra almışsa artık hakkı almış gibi olmuyor. Uğradığı zarar telafi edilmiyor. Onun için acilen Türkiye'de yargının işleyişindeki bu aksaklıkları giderecek, bu süreyi kısaltacak tedbirlerin alınması lazım." diyor. Ardından şunları öneriyor: "Amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Bunu Avrupa Birliği ve Batı ülkeleri çözmüşler. 3 ile 6 ay arasında davalar bitebiliyor. Biz de Türkiye'nin hukuk koşullarını dikkate alarak yasal düzenlemeleri yaptığımızda, davaların süreleri kısalır."

En büyük siyasallaşma, Köşk seçimindeki 367 kararı ile oldu

Sinan Kılıçkaya, Türkiye'nin hukuk reformunu yapmada çok geç kaldığını kaydediyor. Özellikle yüksek yargının siyasallaşma eğilimi gösterdiğini anlatarak, "Yakın zamanda siyaset, yargı eliyle düzenlenmeye çalışıldı. Burada kapatma davaları ve Anayasa Mahkemesi kararları devreye girdi. Bir kısım çevreler Türkiye'de siyaseti, yargı eliyle dizayn etmeye çalıştı. Yargı siyasallaştı. Yargının bağımsızlığın ötesinde bağlantısız ve tarafsızlığı sağlanmalı." diye konuşuyor. Türkiye'de yargıdan hesap sorulamamasının da büyük sorun olduğunun altını çizen Kılıçkaya, sözlerini şöyle sürdürüyor: "En büyük problem yargının sorumsuz, hesapsız olması. Yetkisini halk adına kullanıyor. Fakat halkın, en ufak denetim-kontrol yetkisi yok. Anayasa Mahkemesi karar veriyor. Bunlar hiçbir şekilde denetime tabi değil, yanlış olsalar bile! 367 kararı çok tartışılacak, hukuk fakültelerinde okutulacak bir karardır. Ama bu karara karşılık hiçbir şey yapamıyorsunuz. Yargının üzerinde milletin denetimini sağlamak lazım. Yargı, adına yetki kullandığı millete karşı sorumlu olmalı."