25
Mayıs
2025
Pazar
POLİS/ADLİYE

İşkence davasına Yargıtay beraati

Son günlerde işkence olaylarındaki tırmanışa Yargıtay’ın verdiği bozma kararı da eklendi.

İzmir’de 14 Temmuz 1999’da Emniyet’te fenalaştığı için hastaneye kaldırılan ve orada ölen Alpaslan Yelden’in ölümünden sorumlu tutulan sekiz polisle ilgili hapis cezalarını Yargıtay bozdu. Bunun ardından polisler tahliye edildi.

İZMİR’de bir cinayet soruşturması kapsamında evinden gözaltına alınan ve emniyette fenalaşan Alpaslan Yelden’in kaldırıldığı hastanede 14 Temmuz 1999 günü ölümünden sorumlu tutularak üç yıl dörder ay hapis cezasına çarptırılan sekiz polis, Yargıtay’ın bozma kararının ardından beraat etti.

Alpaslan Yelden bir cinayet soruşturması kapsamında 2 Temmuz 1999 tarihinde, İzmir Emniyeti Asayiş Şube Müdürlüğü Faili Meçhul Olayları Araştırma ve İnceleme Büro Amirliği’nde görevli polisler tarafından evinden gözaltına alınmıştı. Yelden’in ailesi, oğullarından herhangi bir haber alamayınca aramaya başlamıştı. Ailesinin üç gün sonra Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde bulduğu Yelden, 14 Temmuz’da ölmüştü. Gözaltında işkence yapıldığı ileri sürülen Yelden’in, polisler tarafından hastaneye getirildiği anlaşılmıştı. Yapılan otopside de, vücudunun çeşitli yerlerinde travmatik bulgulara rastlanmıştı.

Yelden’in ölümü üzerine Başkomiser Cemil B. hakkında ’görevi savsaklamak’ suçundan üç aydan bir yıla kadar hapis cezası istenirken, Başkomiser İ.P., komiser yardımcıları T.G. ve H.E. ile polis memurları M.Ç., A.A., H.K., Y. O., U.K. ve N.S. hakkında da ’suçunu söyletmek için işkence yaparak ölüme sebebiyet vermek’ suçlarından dava açılmıştı. İzmir 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi sekiz sanığa, kastı aşan müessir fiil suçundan üç yıl dörder ay hapis cezası vermiş, iki sanık ise beraat etmişti.

Dosyayı inceleyen Yargıtay 1’inci Ceza Dairesi, suçun işlendiğine dair yeterli kanıt olmadığını, sanıkların beraat etmesi gerekirken, ceza verildiğini belirterek, yerel mahkemenin verdiği mahkûmiyet kararını bozdu.

Hürriyet
Yayın Tarihi : 15 Kasım 2008 Cumartesi 23:08:30


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
mehmettiflis IP: 85.98.199.xxx Tarih : 19.11.2008 11:24:05

Yargıtay ın ben dedim oldu kararlarından biri daha.işkence gören ve vücudunda travmatik bulgularla hastanede tedavi de ölen bir olayda başkaca nasıl delil gerekir ve böyle bir delil nasıl elde edilerek zatı alilere sunulur bilinmez.Yargıtay hukuk dairelerinde akla hayale sığmayan öylesine birbirine zıt ve içtihatlardan uzak kararlar ın çıkmasında insan bazı nedenler görebilirken ceza dairelerinde de aynı benzer kararlar maalesef suçtan sıyrılabilinileceği ihtimali açısından işkencenin önünün alınmasında elbet zaaf yaratır ve olan kolluktaki bilinçsiz personele ve işkence görenlere olur.Yoksa kararın isabetli olup olmamasında gerekli özeni göstermeyenlere bir zarar vermez.tabi bu zarar maddi bakımdan.manevi bakımdan ise yüksek yargıyı yıpratır.suçun işlendiğine dair yeterli kanıt bulunamadığı gerekçesi bir gerekçe konumu taşımazken adamın nasıl öldüğüne dair bir ifade ye de gerek görülmediğine göre yargıtay da c.savcılığı makamı yok hükmü sergilemiş demektir.gerçi o polisler adamı camiden alıp götürmemişler ve işlenen bir suçun ortaya çıkması gibi bir görevi yapma çabasıyla ölüm hadisesinde ilgili olmuşlar ama yargıtay öleninde yargıtayı idi.