30
Nisan
2025
Çarşamba
YAŞAM

HANGİ DİLİMİZDEN VAZGEÇELİM?..

UNESCO'nun geçenlerde yayımladığı rapora göre dünya giderek kadim dillerini yitiriyor. Türkiye ise bu açıdan bereketli bir coğrafya. Rapora göre Anadolu'da konuşulan 15 dil her an yok olma riski altında. Bu dillerden 10'unun mensuplarını bir araya getirdik, dillerini, kültürlerini ve taleplerini anlatmalarını istedik.....

UNESCO 21 Şubat'ta açıkladığı Tehlike Altındaki Diller Atlası'nda Türkiye'den 15 dilin de yok olmakla karşı karşıya olduğunu duyurdu. Buna göre 10 yıl önce bin kişinin konuştuğu ve Türkiye'de sadece Siirt'te konuşulan Arami kökenli Hertevin dili her an yok olabilecek bir dil. Gagavuzca, Türkiyeli Yahudilerin dili Ladino ve Süryanice ikinci risk grubunda, ciddi anlamda tehlike altındaki diller. Abazaca, Hemşince, Lazca, Pontus Yunancası, Romani, Süryanice'ye benzeyen Suret ve Ermenice ise 'kesinlikle' tehlikede olanlar. Güvensiz durumda olanlar ise Abhazca, Adige, Kabar-Çerkes dilleri ve Zazaca. Atlasa göre sadece Türkiye'de konuşulan Kapadokya Yunancası, Diyarbakır Lice'deki Kamışlı köyünde konuşulan Mlahso ve eski bir Kafkas dili olan Ubıhça ise tamamen kayboldu, artık bu dilleri bilen hiç kimse yok. Biz de insanlığın en önemli değerlerinden biri olan dile dikkat çekmek amacıyla, dilbilimcilerin hazırladığı atlasta yer alan 10 dilin mensuplarını bir araya getirdik ve birçoğumuzun ilk defa duyduğu dillerini bize anlatmalarını istedik... İşte Yaşar Nogay (Adigece), Remzi Yıldırım (Osetçe), Abdurahman Özdil (Çeçence), Sait Genç (Dağıstanca), Rahmi Tumay (Kabarteyce), Valentine Kuleva (Gagavuzca), Tuma Özdemir (Süryanice), Mahir Özkan (Hemşince), İsmail Avcı (Lazca) ve Caner Canerik'in (Zazaca) öyküleri, dilleri ve dilekleri...
Ben Rize Pazarlıyım, yaklaşık 20 yıldır Lazcanın yok olmaması için çalışıyorum. Lazca, Güney Kafkas dil grubundadır. Lazca'nın Latin harflerinden oluşan 35 harfli bir alfabesi var. Geçen sene Laz Kültür Derneği diye bir dernek kurduk.

LAZCA

İSMAİL AVCI (39, Araştırmacı)

Laz dili ve kültürü konusunda çalışma yürütmek isteyenler, bu dernek altında örgütleniyor. Türkiye'de Lazca bilen, anlayan insan sayısı yaklaşık 500 bin. Türkiye'de yok olma tehlikesi altında bulunan dillerin durumu bir enkazı andırıyor. Lazcanın birkaç üniversite çatısı altında geliştirilmesi gerekiyor, akademisyenlerin yetiştirilmesi gerekiyor. Toplumun Lazca'ya, Lazların da anadiline bakışının değişmesi de işin başka bir yönü. Uzun yıllar Lazların zekâları konusunda negatif fıkralar üretirseniz, o dili konuşan insanlar da konuştukları dili aşağılamaya ve çocuklarına öğretmemeye başlayacaktır. Devletin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan dillere karşı pozitif ayırımcılık yapması gerekiyor. Türkiye'de ben eminim nüfusun üçte ikisi Lazca diye bir dilin olduğunu bilmiyor. Bu dili bilen insanların çocuklarına mutlaka öğretmesi gerekiyor, zaten devlet ne yaparsa yapsın televizyon da açsa, okul da açsa, enstitü de açsa bu dillerde eğitim verse dahi halkların kendi dillerine karşı tutumları değişmedikçe herhangi bir başarı şansı yoktur. Bunlar yapılmazsa herhalde 20 sene olmayan dillerin yazılı metinlerini konuşacağız."

ÇEÇENCE

ABDURRAHMAN ÖZDİL (41, Avukat)
"Ben bir Çeçenim, dedelerimiz 1860'lı yıllarda Kafkasya'dan gelmiş. 1960'lı yıllarda köyden kente göçle birlikte dilimiz kaybolmaya başladı. Babalarımızdan, dedelerimizden binlerce yıl boyunca aldığımız bir mirası çocuklarımıza aktaramıyoruz. Bunun en önemli nedeni dilimizin, yazıya geçmemesi. Fakat gerçekte, bu bir zenginlik. Çocuklarımıza yabancı dilleri öğretmek için dünya kadar para harcıyoruz ama kendi dilimizi öğretemiyoruz. Halbuki edebiyatı, kültürü ve anlatımı zengin bu dillerin yaşaması için ciddi önlemler almak gerekiyor. Kültürü dil taşıyor, dil gidince örf ve anane de gidiyor. Burada devlet kadar, anne-babaya ve çevreye de düşen görevler var. Bizim ülkemiz ve devletimizle hiçbir sorunumuz yok. Bizim dedelerimiz bu ülkede kan da vermiş, can da vermiş. Biz bu ülkenin birinci sınıf insanıyız, ancak dilimizle birlikte düğün törenlerimiz, cenaze törenlerimiz, her şey yok oluyor. Bundan muzdaripiz."

HEMŞİNCE

MAHİR ÖZKAN (33, AraŞtırmacı)
Hemşince köken itibariyle Ermenice'nin bir lehçesi ama zaman içinde bugünkü Ermenice'yle farklılıklar oluşmuş. Çünkü yaklaşık 400 yıldır yazılı olmayan bir dil ve yaşanan coğrafyadaki diğer halklarla etkileşimden kaynaklanan bir farklılaşma var. Türkiye'de toplam Hemşinli sayısı 60-70 bin civarında ve bunların 30-40 bin civarı Hemşince konuşuyor. Hemşinceyi konuşanların azalmasının nedeni şu: Hemşinlilerde yaylacılık çok önemli. Yayla geçmişte dilin korunmasında çok büyük işlevler görüyordu. Köylerde iş yapılırken, çocuklar yaylalara gönderiliyordu. Yaylalarda da 'momi'leriyle yani babaanneleriyle kalıyorlardı. Babaannelerin de çoğu Türkçe bilmediği için çocuklar doğrudan Hemşince öğreniyordu. Şimdi herkes kentlerde yaşamaya başladı, çay toplama işi uzun sürmüyor artık. İşçi tutup, kısa sürelerde çayı toplayıp gidiyorlar. Dolayısıyla yayla bir yaşam alanı olmaktan çıkıp, bir turist mekânına dönüştü. Ben kişisel olarak Hemşinceyle ilgili derlemeler yapıyorum, Hemşince bir Latin alfabesi üzerinde çalışıyorum. Yaylalarda ihtiyarların mânilerini, türkülerini, masallarını, hikâyelerini, dualarını derliyorum. Hıristiyanlık öncesinden bile gelen dualar var."

ADİGECE

HALİT YAŞAR NOGAY (66, THY emeklisi)
"Benim anadilim Adigece, yani Türkçe'de Çerkesce denilen dil. Kayseri, Tokat, Kahramanmaraş ve Orta Anadolu'da birçok bölgede konuşulan bir dildi eskiden. 1965 nüfus sayımına göre altı bin 500 kişi bu dil dışında dil bilmiyordu. Adigece dili, Kafkasya'da, yani bizim atavatan dediğimiz topraklarda konuşuluyor, yazılıyor, resmi dil olarak kullanılıyor. Fakat orası da bir federe cumhuriyet olduğu için, Rusça daha ağırlık kazanıyor. Türkiye'de zaten köy toplumundan şehir toplumuna intikalle beraber, dil ve kültür büyük ölçüde yok olma sürecine girmiş durumda. Adigeceyi Türkiye'de çok sayıda konuşan var fakat yazı dili olarak kullanılmadığı için, sadece konuşma dili olarak biliniyor. Şehirlerde yaşayan insanlar süratle dili unutuyorlar. Yeni kuşaklar hemen hemen hiç bilmiyor. Dilin korunması için devletin desteğine, kültürel faaliyetlerin desteklenmesine ihtiyaç var. Dilin öğrenilmesi, kullanılır, konuşulur halde kalması için dil öğretimine destek verilmesi lazım."

DAĞISTANCA

SAİT GENÇ (42, İşadamı)
"Türkiye'de Dağıstan kökenlilerin en önemli kısmını Avarlar oluşturuyor, ikinci büyük grup Kumuklar, üçüncü grup ise Lezgiler. Fakat bunların içerisinde en önemli kitleyi Avarlar oluşturuyor. Şimdiye kadar Türkiye'de ne dedelerimize ne de bize dil konusunda hiçbir sıkıntı yaratılmamıştır. Dillerin kaybolmasının tek nedeni şehirleşme. Dillerin okullarda öğretilmesinin zor olduğuna inanıyorum, bence bu sivil toplum örgütlerinin görevi olmalı. Türkiye'de 200 ile 500 bin arasında Dağıstanlı var. Dağıstan'da 33 tane dil konuşuluyor, biraz daha köylere indiğimizde konuşulan dil sayısı 110'a kadar çıkıyor. Ben bunların her birini konuşturayım desem, inandırıcı olmaz. Kendi dilimle ilgili en büyük sıkıntının, Dağıstan'da yani atavatanda olduğunu düşünüyorum. Dağıstan'a da gittiğim zaman da gençlerin dillerini öğrenemediğini görüyorum."

GAGAVUZCA

VALENTİNA KULEVA (31, Yönetici)
"Biz Gagavuzlar olarak Oğuz boyundanız, öz Türkçeyi biz kullanıyoruz. Komünizm zamanında tamamen Rusça konuşuyorduk, kendi anadilimizi sadece evlerimizde konuşuyorduk. Şu anda Türkiye'de 30 bin Gagavuz var. Moldova'nın güneyindeki özerk Gagavuzya ise 250 bin nüfuslu ve 1994'ten beri eğitim dört dilde yapılıyor: Türkçe, Moldovanca, Rusça, İngilizce. Gagavuzcanın yok olmaya başlamasının nedeni ekonomik göçler, Türkiye'de dilinden uzaklaşmıyor ama Yunanistan'a, İspanya'ya, Brezilya, Rusya'ya gidenler dillerini tamamen unutuyor. Yunanistan bizi sadece Ortodoks Hıristiyan olduğumuz icin sahipleniyor ama o yüzden iş için daha çok Türkiye'ye geliyoruz."

SÜRYANİCE

TUMA ÖZDEMİR (43, Kuyumcu)
"Süryanice iki lehçeye ayrılır: Doğu Süryanice ve Batı Süryanice. Ben daha çok Batı Süryanice'yi konuşuyorum, Doğu Süryanice'yi de iyi bir şekilde anlıyorum. Süryanice'nin giderek yok olma riskiyle karşı karşıya olmasının sebebi; Süryanilerin topraklarında bu dili eğitim dili olarak kullanmamaları. Eğitim görülmeyen bir dil kaybolmaya müsaittir. Süryaniler 30-40 yıldır öncelikle Avrupa'ya ve dünyanın dört bir tarafına göç ediyor. Süryanice beş bin yıldır konuşulan bir dil, ilk harfler bu dilde yazıldı, ilk kanunlar olan Hammurabi kanunları bu dilde yazıldı, şehircilik bu dilde oluştu. Devletimizin bu antik dili koruması ülkemizin de yararınadır. İsa Mesih öğrencileriyle Süryanice konuştu. Bütün dünyada üniversitelerde Süryanice kürsüleri var, bizde bunun düşünülmesi daha yeni bir şey. Türkiye bu dili kaybederse, çok önemli bir değer kaybolacaktır."

KABARTEYCE

RAHMİ TUMAY (Avukat)
"Çerkezce soyadım Tuma'dır. 'Tuma' bir asil ile az asil olandan doğma anlamına gelir, yani ben soy itibariyle melezim. Kabarteyce Adıge grubunun bir alt grubunu oluşturur. Aslen Maraş'ın Göksun kazasındanım. Kabarteylerin güzel bir tarafı var, bizim kazada 17 tane Kabartey köyü vardı ve hemen hemen köylerde yetişen çocukların yüzde 80'ine yakını anadilini konuşabilir. Uzunyayla'da da 70'e yakın Kabartey köyü var, onların da ilk öğrendikleri dil anadilleridir. Ama zaman geçip de ben ilkokula giderken, her Kabarteyce konuştuğumuz bir kelime için, üç defa sopa vururlardı. Bu yöntemle asimilasyona tabi tutulduk. Kabarteyce'de güzel bir laf var: 'Dilini, şarkılarını, yaşam kurallarını yaşatamayanlar soy olarak kalmaz.' Ben de kültür ve dil ne kadar yaşatılırsa, bundan birliktelik ve sevginin doğacağına inanıyorum. Biliyorsunuz asimilasyonun iki tarafı vardır; pozitif ve negatif ayrımcılık şeklinde. Sizin kanalınızla devlete bir çağrıda bulunuyorum: Korkmasınlar, biz dilimizi, kültürümüzü yaşattığımız sürece; bu toprağın sevgilisi olmaya devam ederiz."

ZAZACA

CANER CANERİK (36, Gazeteci)
"Tunceli Pülümürlüyüm. Zazaca'nın yaşaması için bireysel bazda çalışmalarım oldu. Dünya çocuk klasikleri arasında yer alan çeşitli öykü ve masalları Zazaca'ya çevirdim. Bilgisayar programlarını da anadilime kazandırdırdım. 2005 yılından itibaren Zazaca belgesel filmler yapmakla uğraşıyorum. Bizim 'Kırmançiki' olarak tanımladığımız dilimizin, konuşulduğu en merkezi yerlerden birisi olan Tunceli'de baskı politikaları ve asimilasyon çabaları bugün bu dilin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmasına yol açtı. Anadilde eğitim verilmemesi, son yüzyıl içerisinde üç önemli sürgün politikasına maruz bırakılması, 1960'lı yıllarda başlayan ekonomik nedenli göç, dilin ve bu dille birlikte gelişen kültürü yok olma noktasına getirdi. Zazacayı kaç kişinin konuştuğu bilgisine ulaşmak mümkün değil, ancak Tunceli, Erzincan, Erzurum, Bingöl, Elazığ, Diyarbakır ve Urfa gibi illerde çok sayıda insan bu dili konuşuyor. Devletin ve özel kuruluşların bu dili ekonomik getirisi olan ve insanlara fayda sağlayan bir hale dönüştürmesi ilk aşamada yapılması gereken önemli bir görev. İnsanlara bu dilde düşündürtemedikçe, rüyalarını bu dilde görmelerini sağlayamadıkça, bu dilde seviştiremedikçe yapılacak her çalışmanın mahkûm olması kaçınılmazdır."

OSETCE

REMZİ YILDIRIM (48, Mali Müşavir)
"Osetler bugün Türkiye sınırları içinde büyük şehirlerin yanı sıra Yozgat, Sivas, Muş, Erzurum, Tokat, Bitlis ve Kars gibi Anadolu şehirlerinde yaşıyor. Osetlerin Türkiye'deki nüfusu 20 bin civarında. Bunların içinde dili bilenler 10 bine yakındır. Ancak bir dil konuşulamadığı, onu hayata geçirmediğimiz sürece ölmeye mahkûm. Ve Türkiye'deki dillerin önündeki en büyük handikap da bu. Biz Türkiye'de yaşayan Osetlerin çok az bir kısmı dilini okuyup yazabiliyor. Onun dışındakiler sadece konuşabiliyor. Dilini konuşmak, insanların birbirine düşman olmasını gerektiren bir vaka değil, dilini-kültürünü kullananan insanlar çok daha mutlu, çok daha sevecen olur."
 


 

Müjgan Halis - Sabah
Yayın Tarihi : 11 Mart 2009 Çarşamba 14:23:17


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
ahmet IP: 88.245.51.xxx Tarih : 11.03.2009 19:26:21

bu sayılan ve kendi diğer dillerden ayrımış gibi iddia edilen lehçelerin sadece anadoluda konuşulan başka dillerin farklı şekilleridir anadoluda gerçek bir dil olan ve hiç bahsedilmeyen romanların konuştuğu dildir hiç bir dilin lehçeside değildir mesela kürtçe zazaca farsçadan türmiş ayrılmış bir dildir  kaybolsa ne olur orjinalini zaten iranlılar konuşuyor