''Ateş parçası'' veya ''kor halindeki ateş'' anlamına gelen ve ısınmayı ifade eden cemrenin ilki havaya düştü.
Bartın Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İsmet Emre, AA muhabirine yaptığı açıklamada, cemrenin tabiatın gözlenmesi ile deneyimlerin paylaşılmasına yönelik bir döngüsel takvim bilgisi olduğunu söyledi.
Cemrenin halk arasında kış aylarının bitmesi anlamına geldiğini ve kelime anlamının da “ateş parçası” veya ''kor halindeki ateş'' olduğunu ifade eden Emre, "Eskiler 365 günlük yılı 179'u 'Kasım' ve 186'sı 'Hızır' günleri olarak ikiye ayırmaktadır. Miladi takvime göre 20 Şubat'ta havaya düşen birinci cemre, Kasım günlerinin 105. gününe tesadüf eder. Halk arasında kasım günlerinin 100'ü geçmesi aynı zamanda kışın biteceğine olan ümidin sembolüdür" diye konuştu.
Prof. Dr. Emre, ilkbaharın gelişini temsil eden cemrenin, Osmanlı Türkçesi'nden miras kalmış Arapça kökenli bir kelime olduğunu ifade ederek, "İlkbaharda yaşanan hava değişimini tasvir etmek için cemre tabiri genellikle “düşmek” fiiliyle birlikte kullanılır ama aslında fiilen toprağa, havaya ya da suya düşen herhangi bir şey yoktur. İlkbahar aylarının başlamasının ardından birer hafta aralıkla havaya, suya ve toprağa cemrenin düştüğü söylenirken aslında havada, suda ve toprakta yaşanan sıcaklık değişimi kastedilir."
Her yıl 20 Şubat tarihinden başlayarak birer hafta arayla havaya, suya ve toprağa düştüğüne inanılan cemrenin iklimin değişmesine neden olduğu fikrinin tahmin edilenden çok daha öncelere dayandığını anlatarak, "Türk mitolojisinde bir cin olduğu söylenen cemrenin ilk olarak 'İmre' olarak dile getirildiği, ışıklar saçarak göğe yükseldiği ve böylece göğün, yani havanın ısınmasını sağladığı anlatılır. İlkbaharın gelmesiyle birlikte dünyada görünmeye başladığı inanılan bu mitolojik karakterin iklim değişikliklerine neden olduğu ve parıltılı bir ışık olarak görüldüğü söylenegelmiştir" ifadesini kullandı.